"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yağmur ve su arşı (1)

M. Fahri UTKAN
18 Eylül 2016, Pazar
Su, canlıların en temel ihtiyacı olma ve başlıca ekonomik faaliyetlere kaynaklık etme özelliği ile milletlerin devamlılığı için hayatî bir kaynaktır.

Sosyal ve ekonomik faaliyetlerin sürmesi büyük ölçüde temiz ve yeterli su arzına sahip olmaya bağlıdır. Su kaynaklarının geliştirilmesi ekonomik üretkenlik ve sosyal refaha doğrudan katkı yapmaktadır. Öte yandan, nüfus ve ekonomik faaliyetler arttıkça birçok ülke hızla su sıkıntısı çeker duruma gelmekte ya da ekonomik gelişmeleri kısıtlanmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma politikası doğrultusunda, su kaynaklarını tasarruflu kullanma bilinci mahalli, bölgesel, millî ve uluslar arası her seviyede geliştirilmelidir.

İnsanoğlu, su ihtiyacını yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış miktarı yaklaşık 500 bin m3 olup, her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır. (Bu durum Cenâb-ı Hakk’ın, kemal-i rububiyetini, merhametini, mizanlı ve adaletli oluşunu görmek isteyen her kişiye açıkça göstermektedir.) 

En iyi sular tepelerden, toprağı taşsız olan yüksek yerlerden gelir. İçimi hoş ve hafiftir. Kaynakların derinde olmasından dolayı kışın sıcak, yazın soğuktur. Bu suların doğuya doğru akanlarının tadı ilkbaharda daha iyidir. Kabızlık çekenler, tatlı ve berrak su içmelidirler. Yumuşak sular yemeklerin çabuk pişmesinde etkilidir ve bağırsakları yumuşatır. Yağmur suyu bütün sulardan daha hafif, tatlı ve berraktır. Yağmur sularının en iyisi de sisli havalarda yağandır. Yağmur suyu saklanacaksa kaynatılmamalıdır. Kaynatılmazsa suda meydana gelen koku, ses kısıklığı yapar.

Yağmur hakkında Üstad Bediüzzaman Said Nursî aşağıdaki tesbiti yapıyor ve yağmurun hakikatini bizlere en ince ayrıntısına kadar bildiriyor; “O yolcu, sonra yağmura bakar, görür ki: Yağmurun taneleri sayısınca menfaatler ve katreleri adedince Rahmânî cilveler ve reşhaları miktarınca hikmetler içinde bulunuyor. Hem o şirin ve lâtif ve mübarek katreler o kadar muntazam ve güzel halk ediliyor ki, hususan yaz mevsiminde gelen dolu o kadar mizan ve intizamla gönderiliyor ve iniyor ki, fırtınalarla çalkanan ve büyük şeyleri çarpıştıran şiddetli rüzgârlar, onların muvazene ve intizamlarını bozmuyor; katreleri birbirine çarpıp, birleştirip zararlı kütleler yapmıyor. Ve bunlar gibi çok hakîmâne işlerde ve bilhassa zîhayatta çalıştırılan basit ve câmid ve şuursuz müvellidülmâ ve müvellidülhumuza (hidrojen-oksijen) gibi iki basit maddeden terekküp eden bu su, yüz binlerle hikmetli ve şuurlu ve muhtelif hizmetlerde ve san’atlarda istihdam ediliyor. Demek bu tecessüm etmiş ayn-ı rahmet olan yağmur, ancak bir Rahmân-ı Rahîm hazine-i gaybiye-i rahmetinde yapılıyor ve nüzulüyle “İnsanlar ümitsizliğe düştüklerinde yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan da O’dur. O, kullarını gözetip koruyan ve her türlü övgüye lâyık olandır”1 âyetini maddeten tefsir ediyor.2   

Bu paragraftan anlaşıldığına göre, yağmurun yani suyun doğrudan doğruya Cenâb-ı Hak’tan biz insanlara gönderilen Rahmanî bir nimet olduğu anlaşılıyor.

Dipnotlar:

1- Şûrâ Sûresi, 28.

2- Âyet’ül-Kübra, Birinci Makamın İkinci Mertebesi.

Okunma Sayısı: 1905
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı