"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zindan-ı atâlete düşmenin sebeb ve çareleri - 1

M. Fahri UTKAN
28 Ağustos 2016, Pazar
Üçüncü hastalık ve çaresini şu cümle ile açıklıyor Üstad Said Nursî; “Sonra da ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar, himmetin ayağını kaydırır. Siz, “İbadette, musîbette ve günahtan kaçınmakta sabırlı olun; sabır yarışında düşmanlarınızı geride bırakın; her an cihada hazırlıklı bulunun.”1 âyetini siper ediniz.”

Birbirini tamamlayan olaylardan, merhalelerden, adımlardan oluşarak meydana gelen sonucun, adımlardan birini veya birkaçını acelecilikle atlamakla istenen sonucun meydana gelmeyeceğini söylüyor. Yani iş yapımında, hizmetlerin görülmesinde gerekli olan şartların tam olarak yerine getirilmemesi bir hastalıktır. Bu hastalıktan dolayı da toplum fertlerinde  gayret ve şevk azalır, insanlar adeta bir uyuşmuşlar, tembeller topluluğu haline gelir. 

Bunun çaresinin de, sabır olduğunu, bu sabrın kapsamının ibadetlerde devamda ısrar-bıkmamak, musîbete uğranıldığında sabretmek ve günahlara girmemekte inat etmek olduğu ortaya çıkıyor. İbadetlerin az, fakat devamlı olmasını emreden Peygamberimizin (asm) emrine uymak, bir belâya uğranıldığında da önce kendi nefsini hesaba çekmeden başkalara suç isnad etmemek, üçüncü olarak da günahların sel gibi üzerimize geldiği bu zamanda onlardan kaçınmak önemli bir sabır özelliği olmaktadır. Zaten günahlardan kaçınmanın Üstad Said Nursî’nin belirttiği gibi vacib hükmünde olması ve menfi ibadet sayılması da bizler için artısı olmakta.  

Dördüncü olarak bahsedilen hastalık ve çaresi ise şu şekilde açıklanmıştır; “Sonra da, medeni-i bittab olduğundan ebnâ-yı cinsinin hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükellef olan insanın âmâlini dağıtan fikr-i infiradî ve tasavvur-u şahsî karşı çıkar. Siz de, “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.”2 olan mücahid-i âlî-himmeti mübarezesine çıkarınız.

İnsanlar medeni ve muhatap alınmaya lâyık olduklarına, birbirlerinin haklarını çiğnemeyip başkalarının hakkını kendi hakkı gibi savunmalarına rağmen, onların hareketlerini yanlış yollara sevk edebilen kendi başına hareket etme ve ona göre davranma fikrinden dolayı diğer insanlarda dolayısıyla toplumda bir uyuşukluk baş gösterir. Bunun çaresi, Peygamberimiz’in (asm) “İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.” tavsiyesi-emri gereğince hareket etmek, karşılıklı yardımlaşmayı prensip olarak toplumda yaygınlaştırmaktır. Özellikle tabakalar arası yani, zenginle fakir, kuvvetli ile zayıf, avam ile havas arasında karşılıklı yardımlaşma en üst seviyede olmalı ki bu gruplar birbirlerinin hakkını çiğnemesinler ve toplum gelişme yolunda ilerleme kaydetsin.

Daha sonra ki hastalığı ise “..başkasının tekâsülünden görenek fırsat bulup, hücum edip belini kırar.” olarak tesbit ediyor. Yani, karşıdakinin, ötekinin tevekkül ve tevazu ile davranmasını tembelliğinden ve üşengeçliğinden kaynakladığını düşünüp bundan dolayı ona baskı yapıp, onun iş -hizmet- yapmasına engel olmaktır. Bunun çaresinin de Kur’ân’ın; ” Tevekkül etmek isteyenler Allah’a güvensinler (başkalarına değil).” 3 emrine, prensibine uymakla olabileceğini söylemektedir. Çünkü güvenilecek tek ve en yüce makam Allah’tır. İnsan O’na güvendikten, O’na dayandıktan sonra karşısına kim çıkarsa çıksın onu mağlûp edebilir. 

Tevekkül: Her şeyi Allah’a havale edip sırtüstü yatmak değildir. Buna tembellik denir. Gerçek tevekkül, kâinatın yaratıcısının koyduğu kanunlara, sebeplere müracaat ettikten, gerekli şartları yerine getirdikten, elinden gelen çabayı gösterdikten sonra sonucu O’na havale etmektir.  “Tevekkül edenler yalnız Allah’a dayanıp güvenmelidirler.”4 Yani, sonuca razı olmak, duruma kanaat etmektir. Kanaat ise gerekli çalışmayı yaptıktan sonra sonucuna razı olmaktır, mutlu olmaktır ve çalışmaya devam etmektir.

Dipnotlar:

1 -Âl-i İmrân Sûresi, 3:200. 2- el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:463; el- Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:481, no: 4044. 3- İbrahim Sûresi, 12. 4- age.

 

Okunma Sayısı: 2754
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı