Mersin’deki skandal hadise, iç siyasette bomba etkisi meydana getirdi.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Burhanettin Kocamaz ile ilgili patlayan bomba haber, daha çok Demokrat Parti’nin (DP) işine yaradı. Öyle ki, siyaset âleminde Demokrat’ın adını duymayan, seçime katılacağından haberdar olmayan hemen hiçbir seçmen kalmadı.
Şahsen de, siyaseten nisbeten mesafeli bazı kimselerden şunu duydum: Aa, “Demokrat” diye bir parti mi var? O da mı seçimlere katılıyor? Varmış, katılıyormuş demek ki... Başta Mersin olmak üzere, daha başka yerlerde de yaşanan benzer gelişmeler sebebiyle, öyle anlaşılıyor ki, 31 Mart’ta kadar Demokrat Parti’nin ismini de, isminden önemli misyonunu da duymayan, bilmeyen kalmayacak.
İsmi Demokrat Parti ile birlikte anılan adaylar, bundan sonra ister DP’de kalsınlar, ister ayrılıp gitsinler veya YSK tarafından engellensinler, şu ana kadar yapılmış olan ilân, reklâm ve tanıtım noktasında kaybedilecek bir şey yok. Yani, maksat büyük ölçüde hasıl olmuş durumda. DP milyonlarca lira harcasaydı, yine de bu ölçüde bir reklâm-tanıtım başarısını yapamaz, edemez, gösteremezdi.
Demek ki, “Her şerde bir hayır gizli” kàidesince, ilk bakışta şer gibi görünen bu hadiseden de, umulur ki bir hayır çıkar.
* * *
Bu arada, bilmeyenler için konuyu şöylece özetleyelim: Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, 31 Mart’ta tekrar seçilmek üzere İyi Parti’den aday oldu. Ne var ki, en geç 19 Şubat’ta YSK’ya yapılması gereken resmî başvuru işinde, yarım saat kadar bir gecikme vuku buldu. Bu sebeple, Kocamaz’ın adaylık hakkı suya düştü. Vaziyeti kurtarmak adına, aynı şahıs bu kez DP’den adaylık başvurusunda bulundu. Durum belli değil henüz. Bu konuda son sözü ve kesin kararı yine Yüksek Seçim Kurulu verecek.
Neticenin vatana, millete ve özellikle Mersin’e hayırlı olmasını diliyoruz.
* * *
Son birkaç günün gazetelerine baktık, ajans bültenlerine göz attık, tv’lerin siyasî haber ve özel programlarına şöyle bir nazar gezdirdik; sonunda şunu gayet net ve açık bir sûrette gördük ki: Şimdiye kadar kasten gizlenmeye çalışılan, adeta ademe mahkûm edilen Demokrat Parti’nin ismi, mecburen görülmeye ve zikredilmeye başlandı... Bize göre, bu durum hayra alâmet bir gelişmenin de habercisi. İlçe bazında olmak beraber, başka merkezlerde de benzer vakıalar söz konusu. Bununla beraber, kendi mahallinde fevkalâde güçlü durumdaki bazı adaylar, Demokrat Parti listesinden seçim yarışına girmiş bulunuyorlar.
Bütün bunları üstüste koyduğumuzda, seçimden sonra Demokrat misyonun nisbeten daha çok konuşulacağı, eskiye nazaran daha çok dikkate alınacağı, yahut hesaba katılacağı hususu, şimdiden anlaşılmış oluyor.
Bakalım, Demokrat kadrolar bu süreçte ortaya nasıl bir varlık koyacak, nasıl bir performans sergileyecek... Şu safhada “Bekleyip görelim” diyemeyiz; belki, “Netice ne olursa olsun, onlara nokta-i istinat olmaya çalışmalıyız” demek durumundayız.
GÜNÜN TARİHİ 23 Şubat 1966 -Suriye’de kanlı darbe
Suriye diktatörü Hafız Esad'ı Suriye'de rakipsiz hale getiren bir darbe, 23 Şubat 1966'da vuku buldu.
Esad Hanedanı, Şiî/Batınî fırkasından olup, Hz. Ali'ye (kv) kutsiyet izafe eden, hatta onu Hz. Muhammed'den (asm) üstün tutma eğilimi gösteren bir mezhebe bağlı.
Günümüzde "Numeyrî" de denilen Nuseyrî mezhebinin bağlıları, sayı itibariyle Suriye'de azınlık (nüfusun 1/4'ü) durumunda.
Hafız Esad
Ne var ki, bu azgın azınlık, dış dünyadan (ecnebilerden) da almış olduğu siyasî ve askerî destek sayesinde, çoğunluğu teşkil eden Sünnîlere galebe çalarak iktidara geldi.
Zaman içinde Dürzîlerin desteğini de alan Esad iktidarı, yarım asrı aşkın süredir devam eden iktidarları döneminde, ayrıca darbeler devrinde bile nadir görülen dehşetli ölümlere, katliâmlara imza attı.