Türkiye’den Almanya’ya ilk işçi kàfilesi 1961’de gitti. Bu tarihten yedi yıl kadar sonra da Avustralya Türkiye’den işçi talebinde bulundu.
1968’de Avustralya’ya giden ilk işçi kafilesinin içinde Nur Talebeleri de vardı. İlk başta dağınık da olsa, zamanla birbirlerini bulup kaynaşmaya başladılar.
Bu kaynaşma ve dayanışma ruhu ile, kendilerini o ecnebi diyârın fenâlıklarından muhafaza etmeye çalıştılar.
Aradan zaman geçtikçe, Nur halkası da genişleyip kuvvet buldu. Başlangıçta evlerde yapılan Risâle dersleri, bilâhare usûlünce tanzim edilen Nur Medreselerinde devam etti.
Bu iman ve Kur’ân hizmeti, kırk beş senedir kesintisiz ve günden güne genişleyerek devam ediyor.
Dünyanın en müreffeh, huzurlu ve güvenlikli şehri Melbourne’de Nur Vakfının başka şehirlerde de muhtelif hacimlerde şubeleri var.
Bu şubeler, bir yandan birer külliye hüviyetinde olup (erkek ve hanımlara ayrı ayrı olmak üzere) abdest, namaz, Kur’ân kursu, kütüphane, Türkçe-İngilizce imanî ders mahalleri, mevlid, düğün-nikâh vesâir dinî hizmetlerin rahatlıkla ifâ ve icrâ edildiği mekânlara dönüştürülüyor.
Diğer yandan, yeşil alan, geniş otoparklar, misafirhane, piknik alanları, spor sahaları, dinlenme mekânları tarzında aynı zamanda birer sosyal tesis hizmetini görüyor.
Nur Vakfının merkez binasının mescidinde yaklaşık bin kişi aynı anda namaz kılabiliyor. Cuma ve Bayram namazları da burada kılınıyor. Hutbeler, Türkçe ve İngilizce okunuyor.
Dünya vatandaşları
Avustralya’da dünyanın hemen her yerinden gelmiş insanlar var.
Dilleri, dinleri, mezhepleri ve bittabi renkleri ayrı ayrı olan bu insanları birçok yerde olduğu gibi camilerde, mescidlerde ve Nur meclislerinde de birarada görmek mümkün.
Hürriyet, demokrasi, kànun hâkimiyeti ve temel insan hakları en üst seviyede korunduğu ve işlerlik kazandığı için, kimse haddini aşma cihetine gitmiyor, gidemiyor. Gitse de, arkasında bir taraftar kitlesi bulamıyor.
Zira, orada kim nasıl istiyorsa o şekilde yaşayabiliyor. Fikir ve inanç hürriyetinin önünde de hemen hiçbir engel yok. Orada çalışan kazanıyor; inandıran, ikna eden ilmen/fikren terakki ediyor.
* * *
Maddî refah had safhada. Fakat, yine de ruhî bunalımların ve bilhassa ileri yaşlardaki intiharların önüne geçilemiyor.
Sebep: İnançsızlık ve mânevî buhran... Orada toplanmış dünya vatandaşlarının en büyük derdi, sıkıntısı budur.
Yani, insanlar orada her türlü maddî imkâna sahip olmuş, fakat iç dünyasını mamur edecek yeterli ilme, irfana, irşada nail olamamış.
Bu yüzden de bunalıma giriyor ve önemli bir kesimi intihara sürükleniyor.
Avustralya’da günlük ortalama 6-7 kişi bu sebeple intihar ediyor. Öyle ki, devlet tedbir olarak “İntiharı önleme merkezleri” kurmak durumunda kalmış.
İşte, işin bu manevî buhran cephesi, bilhassa Nur Risâlelerine ve Nur’un iman-irfan deslerine ne derece ihtiyaç olduğunu âyan beyan gözler önüne seriyor.
Bu ihtiyacın farkında olan şuurlu Nur Talebeleri de vargüçleriyle çabalıyor, hizmetten hizmete koşturuyor.
Bu meyanda, şu an itibariyle en çok ihtiyaç duyulan şey, dil/lisân meselesidir.
Dolayısıyla, orada bilhassa İngilizce lisanına hâkim olanların hizmeti çok daha ziyade görünüyor.
İngilizce, bir bakıma “dünya dili” haline gelmiş durumda olduğu için, biz de bütün genç ve talebe kardeşlerimize bu vesileyle şu tavsiyede bulunuyoruz:
Lütfen, lisân öğreniniz. En az okul diploması kadar, lisân sertifikasına da ehemmiyet veriniz. Bu, size hem iş, hem hizmet, hem seyahat hayatınızda çokça lâzım olacak. Bunu asla hatırdan çıkarmayınız.
(Devamı var)
@salihoglulatif’ten:
Üsküdar’da Sohbet
Bugün (Cumartesi, Saat: 20-22 arası) Üsküdar Fıstıkağacı’ndaki hizmet merkezinde okuyucularımızla sohbet edip “Ahirzaman Tarihi” isimli eseri tanıtma-imzalama fırsatımız olacak. Vakti müsait olanlarla inşaallah görüşmek dileğiyle. MLS
Avustralya Nur Vakfı Salonundaki ilk konferansımız yaklaşık iki buçuk saat sürdü.