"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ayasofya’yı bırakın; Çamlıca’ya bakın (!)

M. Latif SALİHOĞLU
20 Mart 2019, Çarşamba
Milletimizin gönül verdiği ve büyük bir hassasiyetle takip ettiği Ayasofya meselesi, bundan altı-yedi sene evvel de ülke gündeminin ilk sıralarına kadar yükselip yerleşmişti.

Milyonlarca insan, “Ayasofya açılsın” talebine destek vermiş, imza kampanyasına hiç tereddüt etmeden iştirak etmişti.

Kampanya bilgileri, o tarihde Başbakan olan Erdoğan’ın önüne gidince, yine aynı cevabı vermişti: Sultanahmet Camii hele bir dolsun da, ondan sonra bakarız...

Erdoğan, hemen ardından Çamlıca Camii’ni gündeme getirmiş ve yoğunlaşan dikkatleri Ayasofya’dan buraya doğru kaydırmıştı.

Biz de o günlerde şu meâlde soru işaretli yazılar yazdık: Acaba hangi cami doldu taştı da, Çamlıca Tepesi’nde Türkiye’nin en büyük camii yapılıyor? Acaba hangi cami var ki, fetih sembolü olan Ayasofya ile eşdeğer tutulabiliyor? Acaba kaç cami bir Ayasofya eder? Acaba, acaba, acaba....

İşte bakın görün; altı-yedi sene sonra geldiğimiz yer, maalesef yine aynı nokta: Ayasofya’yı bırakın; Çamlıca’ya bakın.

Ne yazık ki dahası da var. Seçim mitingi esnasında bazı vatandaşların “Ayasofya açılsın!” tezâhüratları karşısında konuşmasının seyrini değiştiren Erdoğan’ın ağzından şu tarz ifadeler çıktı: Hem Sultanahmet’i doldurmayacaksın, hem tutup “Ayasofya açılsın” diyeceksin! Şu hale bakın! Tezgâh bu, tezgâh! Sakın ha bu tezgâha gelmeyin! ...Namussuzlar istiyor diye, biz bu konuda adım atmayız.

Aslında, bir cihette sözün bittiği nokta, yahut tuzun koktuğu yer burası....

Bu dâvânın peşini asla bırakmayız

Tabiî, başkası ne derse desin, ne yaparsa yapsın, biz yine inandığımızı söylemeye hiç çekinmeden devam eder gideriz. Herkesin mükellefiyeti kendine...

Bizim açımızdan, bu vatan ve milletin en mühim meselelerinden biridir Ayasofya. Dolayısıyla, bu ulvî dâvâdan vazgeçmek, yahut peşini bırakmak gibi bir niyetimiz yoktur. Esasen, böyle bir tercihte bulunma lüksümüz de yoktur. Hülâsa, asla ve kat’a vazgeçmeyiz biz bu haysiyet dâvâsından.

Ayrıca, şuna da inanıyoruz ki, Ayasofya ne halde ise, bu vatanın ve hatta bir cihette İslâm dünyasının durumu da aşağı-yukarı aynıdır.

Hemen her vesileyle nazara vermeye çalıştığımız bir diğer husus, Üstad Bediüzzaman’ın devlet ve hükûmet erkânına ifâ edilmesi gereken işler ve hedefler noktasında “Ayasofya’nın ibadete açılması” meselesini önemle zikretmiş olmasıdır.

İşte o ehemmiyetli beyanlardan birini, en ağır şartlar altında yargılanmış olduğu Afyon Ağır Ceza Mahkemesi’nde şu sözlerle dile getiriyor: “Bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’ân ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişânı ve kılıçlarının pek büyük ve antika bir yâdigârı olan Ayasofya Camii...” (Bkz: 14. Şuâ)

Evet, İslâmiyette “kılıç hakkı” diye bir hakikat var. Ayasofya’nın fetih sembolü olarak camiye çevrilmesi, aynı zamanda kılıç hakkının bir hediyesi bir yâdigârıdır.

Ama, Ayasofya meselesi, sadece bundan ibaret değildir. Meselenin daha başka yönleri ve boyutları da var ki, tamamını ifade etmek bir köşe yazısının hacmine sığacak gibi değil.

Velhâsıl, Ayasofya, kâmil mânâda hak ve hürriyetine kavuşuncaya kadar gündemimizde ve takibimizde olmaya devam edeceği gibi, Allah’ın izniyle bir gün mutlaka “vaziyet-i asliyesi”ne kavuşacağı ümidindeyiz. Tabiî, bu bir nasip meselesi ve bakalım, bu ulu mâbedin ibadete açılması şerefi kimlere nasip olacak...

Okunma Sayısı: 6492
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    21.3.2019 00:09:43

    Misallerle Ayasofya = Camlica olamiyacagini aciklayalim. Ayasofya ilk ibadethane olarak yapildiginda Islam Dini'nin gelmesine 300 yila yakin zaman varken Allah c.c. bu Mabedi kabul etmis zira Hristiyanlarin cogunda hâlâ Ariyanismus denen bir tevhid inanci var bunu da gücleriyle ROMAya kabul ettiren bahtiyar ALMAN irkindan Dogu Goten ler var. Dogu Gotenler KIRIM dan sonra bugünkü ZONGULDAK SINOP bölgesine HICRET etmisler güclenip Romalilari yenmislerdir. Konsatntin'in AYASOFYASI TEVHID dini esas Alinarak ve KUDÜS'deki bir baska TEVHID ibadethanesi MESCID-I AKSA'yi da gecen bir hasmete sahip olduguna inanilarak insaa ettirilmistir. Camlica Camii bu KULVARDA REKABET, ÜSTÜNLÜK ve dahi ESITLIK mesabesinden ISTANBUL ile KUDÜS mesafesi kadar uzaktir.

  • Ahmet Tikici

    20.3.2019 14:00:04

    Ayasofya ile Çamlıca eşit kriterlerde değiller. Başka bir Çamlıca da olabilir Fakat Ayasofya tek... Tarihten biraz haberiniz varsa bakın bakalım Önemi nasıl bir konumda...

  • Yılmaz

    20.3.2019 06:50:04

    Ayasofya, bir elektrik düğmesi hükmünde, ne zaman açılırsa o zaman bu ülkenin de, alemi İslam'ında bahtı açılacak diye düşünüyorum. Şunu da belirtmeliyim ki, Risale-i Nurun penceresinden herşeye bakan Yeniasya'mız bizleri Üstad hz.lerinin en büyük taleplerinden biri olan Ayasofya'yı açamayacak olan, demokrat hiç olmayan şahısların peşinde perişan olmaktan muhafaza ediyor, Şahs-ı Manevinin etrafında birleştiriyor, haza min fazli rabbi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı