"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barajlı koalisyon; barajsız istikrar

M. Latif SALİHOĞLU
06 Aralık 2014, Cumartesi
Türkiye’de 30 yıldır uygulanmakta olan yüzde 10’luk seçim barajı, tek parti iktidarının, veyahut istikrarın güvencesi, ya da sigortası mıdır?

Şimdilerde Anayasa Mahkemesinin de gündeminde olan bu konu, günlerdir konuşulup tartışılıyor.
İşine gelmeyen hususlarda Evren gibi darbecileri ve 12 Eylül ürünü 82 Darbe Anayasasını yerden yere vuran, bunun bir an evvel değiştirilmesi gerektiğini hararetle savunan AKP, iş yüzde 10’luk seçim barajını kaldırma noktasına gelince, yüzünün rengi aniden değişiveriyor ve gayet hırçın bir edâ ile ortalığı toza-dumana boğmaya başlıyor:

  • Bu seçim barajını ben mi koydum?
  • Barajı kaldıralım da, istikrar bozulsun, koalisyonlar oluşsun, öyle mi?
  • Seçim barajını bizden önceki hükümetler niçin değiştirmedi?
  • Siyasî istikrarın sağlanması için, mevcut seçim barajının gerekli olduğuna inanıyoruz.

* * *

Bu lâfların sahibini gören-duyan da zanneder ki, seçim barajı kalktı mı, sahiden istikrar bozulur, ülke koalisyonlu hükümetlere mahkûm bir hale gelir.
Bunun hakla, hakikatla hiçbir alâkası yok. Temsilde adâletin uygulanmadığı bir sistemden memnun olanın, hele hele bunu savunanın vicdan terazisi bozulmuş demektir.
Kaldı ki, yakın tarihimizde yaşanmış siyasî tabloların birçoğu, seçim barajı lehindeki iddiaları esastan yalanlayıp tekzip ediyor.
İşte, o tablolardan birkaçı...

Sıfır barajlı istikrar dönemleri

1950-57 yılları arasında yapılan genel seçimlerin hiçbirinde seçim barajı yoktu. Buna rağmen, 10 yıl süreli istikrarlı bir dönem yaşandı. Toplam üç kez yapılan genel seçimlerden DP zaferle çıktı ve yüzde 50’nin üzerindeki oy oranıyla tek başına iktidar oldu.
Demek, sıfır barajla da iktidar olunabiliyor ve istikrar sağlanabiliyor.

* * *

1965 genel seçimleri sonuç tablosu:

AP:       Yüzde 52,8 oyla 240 mv.
CHP:    Yüzde 28,7 oyla 134 mv.
MP:      Yüzde 6,2 oyla 31 mv.
YTP:     Yüzde 3,7 oyla 19 mv.
TİP:      Yüzde 2,9 oyla 14 mv.
CKMP: Yüzde 2,2 oyla 11 mv.

Sonuç: Adalet Partisi tek başına iktidara geldi ve Türkiye en istikrarlı dönemlerinden birini yaşadı. Enflasyon yüzde 5’lerde, kalkınma hızı ise 8’lerde.

* * *

1969 genel seçimleri sonuç tablosu:

AP:     Yüzde 46,5 oyla 256 mv. 
CHP:  Yüzde 27,3 oyla 143 mv.
GP:     Yüzde 6,5 oyla 15 mv.
BAĞ:  Yüzde 5,6 oyla 13 mv.
MP:    Yüzde 3,2 oyla 6 mv.
MHP: Yüzde 3,0 oyla 1 mv.
BP:     Yüzde 2,8 oyla 8 mv.
TİP:    Yüzde 2,6 oyla 2 mv.
YTP:   Yüzde 2,1 oyla 6 mv

Sonuç: Adalet Partisi, Türkiye tarihinin bu en renkli ve demokratik Meclisi’nde yine tek başına iktidar oldu. Devam eden siyasî istikrar, 12 Mart (1971) Muhtırası ile bozuldu.
Darbe ve muhtıra türü antidemokratik müdahaleler, ülke ve millet olarak daima geri gidilmesine ve istikrarın bozulmasına hizmet etmiş.

Yüksek barajlı koalisyon dönemleri 

Dünyada ikinci bir örneği bulunmayan bizdeki yüksek seçim barajına rağmen, koalisyonlu ve krizli hükûmetlerden yine de kurtulamadık.
Meselâ: 1991, 1995 ve 1999 yıllarında yapılan genel seçimlerin hiçbirinden tek başına bir iktidar çıkmadı.
Bu demektir ki, bundan sonra da çıkmayabilir. Yani benzer türden, hatta daha beter mahiyette başka hükümetlere mecbur kalmak pekâlâ mümkün.
Dolayısıyla, hiç kimse çıkıp da yüzde 10’luk barajın, siyasî veya ekonomik istikrarın yegâne sebebi olduğu mavalını bizlere okumasın. Kimse böyle bir yalana sarılmasın.
Bunlar, çok adi ve basit hesaplardır. Üstelik, çok daha derin krizlere gebedir. 2001 krizi unutulmasın.
Kezâ, her tarafta bağımsız adaylarla seçime girip, hemen ardından bir partiye transfer olma komikliği bir daha yaşanmasın, yaşanmasına izin-fırsat verilmesin.
Cidden, dünyanın gözü önünde cereyan eden bu tür bir manzara çok ayıp ve utandırıcı oluyor.
Önemli bir başka husus şudur ki:
Hür irade, baraj sebebiyle Meclis’e hakkıyla yansımıyor. Seçmen iradesinin Meclis’te makes bulmaması, sokakların karışmasını, terörize edilmesini netice verir. 
Bunu bahane eden hükümetler de, maalesef faşizanca baskıları uygulamaya yönelir. Ona göre yeni kànunlar çıkartır ve kitleleri baskı altına almaya çalışır. Ki, bu metotla günümüz dünyasında istikrarın sağlanması asla mümkün görünmüyor.
..............................................

Muhterem Osman Karahasanoğlu,

Bediüzzaman Said Nursî’ye isnaden ve dahi iftiraen ileri sürülen “Kürtler evlenip çok çocuk yapsın; Türkler evlenmeyip nüfusu azalsın...” şeklindeki iddialar, ırkçı Nihal Atsız’ın uydurmaları olup tümüyle hezeyandan ibarettir. Ciddiye almaya değmez. İddia sahibi, ispat için kaynak göstermeli. Gösteremezler. Çünkü, yok böyle bir şey yoktur ve olması da imkânsız.

***

RUZNÂME
6 Aralık 1525

Fransuva’nın yardım talebi

1515-47 yılları arasında hüküm süren ve fakat 24 Şubat 1525'teki Pavia Savaşında Kutsal-Roma Cermen İmparatoru Şarlken'e yenilerek esir düşen Fransa Kralı Fransuva (I. François), annesi kanalıyla Osmanlı Padişahı Sultan Süleyman'dan yardım talebinde bulundu. Kànunî Sultan Süleyman’ın Macaristan Seferine karar vermesinin en önemli sebeplerinden biri bu yardım dâveti oldu. Kanunî, gönderdiği mektupta şu meâlde ifadeler kullandı:
France Vilayeti Kralı Françesko! Krallar, sultanlar da yenilip esir olabilir. Ama, sen gönlünü hoş tut. Düşman kuvvetleri kovmak ve ülkeler fethetmek için her zaman hazırız.
29 Ağustos 1526'da vuku bulan Mohaç Meydan Muharebesi, Osmanlı'nın kesin zaferiyle neticelendi. Fransuva da serbest bırakıldı. Krallığa kaldığı yerden devam etti.

Okunma Sayısı: 2344
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • hakan kagan

    6.12.2014 18:35:28

    Maalesef iktidar olmayi her turlu degerden yuce gorenler bu ulkeye cok buyuk zarari dokunacak fakat farkedilmiyor.Farkedildiginde is isten gecmis olacak.Biraksinlar halkin oylari tam anlamiyla meclise yansisin.Bugun olmazsa bir gun mutlaka olacak.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı