"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beşinci Şuâ’daki şablon

M. Latif SALİHOĞLU
10 Kasım 2025, Pazartesi
Bediüzzaman Said Nursî’nin “Beşinci Şuâ” nâmını alan eserinin ilk telifi Meşrutiyetin tâ ilk yıllarına (1907-1908) kadar gidip dayanıyor. Bilâhare tekmil-tanzim edilerek neşredildi.

Bu risale, Cumhuriyetin ilânından 15 sene kadar evvel telif edilmesine rağmen, ne gariptir ki en çok Cumhuriyetin ilk yıllarında ve daha çok tek parti döneminde bu esere karşı takibat, tazyikat, muhakeme, müsadere muamelesi yapıldı.

Yapılan bu bed muamelenin asıl sebebi şudur: 

Beşinci Şuâ, âhirzamana dair sahih rivâyetlerin tevil edilerek günümüz idrakine sunulan bir eser. 

Kezâ, “Beşinci Şuâ, umumun ve bilhassa ehl-i ilmin imanlarını tashih edip kurtarıyor.” 1

Bu harikulâde eserde, çok net bir şablon gözler önüne seriliyor. İlgili rivâyetlere göre Süfyanın kim, Deccalin kim olduğu, onlara dair işaret ve alâmetlerin neler olduğu hususu, kuvvetli bir yakîn ile izah ve ifade ediliyor.

Jakoben Kemalistler, Beşinci Şuâ’daki o şablonun M. Kemal’e uyduğunu görünce küplere bindiler: “Sen böyle şeyleri nasıl yazarsın?” diye, Hz. Bediüzzaman ve talebelerinin üzerine hışımla gittiler. Eylül 1943’te 120 kadar talebesiyle birlikte Denizli Mahkemesine sevk ettiler. Orada da şiddetli ve hiddetli şekilde sorgu-suâle çektiler.

Ne var ki, yıllarca süren bu tarz inceleme, takibat ve tazyikat neticesinde, tutunabilecekleri hiçbir delil bulamadılar. Çünkü bu eser Cumhuriyet kanunlarından evvel yazılmıştı. Nihayet, 1956’da temyiz makamından da beraat kararı gelince, diğer risalelerle birlikte Beşinci Şuâ da matbaalarda basılmaya başladı.

«

Bediüzzaman Hazretleri, Beşinci Şuâ’nın Kemalistleri fenâ hâlde evhamlandıracağını bildiği için, o eseri mahrem tutup saklıyordu. Ne var ki, aynı Kemalistler araştırıp taharride bulunarak Beşinci Şuâ’yı saklı olduğu yerden çıkardılar ve götürüp mahkemeye sundular.

Bu safha ile ilgili olarak 1930’ların sonunda Kastamonu Lâhikasında şunu ifade ediyor Üstad: “Beşinci Şua, yirmi beş sene evvel mesâili yazılan, yalnız bir-iki sayfa tatbikat ilâve edilip Şualar’a giren Beşinci Şua ellerine geçmesi ehemmiyetlidir. Fakat, bunda da bir hikmet var. Belki onlara, kendi mesleklerini bildirmek ve Cehenneme gidenin mahiyetini bilmek için fevkalâde iktidar haricinde bir kazâ-i İlâhidir, diye Cenab-ı Hakkın hikmetine ve inayetine ve hıfzına itimad edip merak etmeyiniz.”

«

1944 yılı ortalarında beraatle neticelenen Denizli Mahkemesinden sonra, 1948’de aynı mesele bu kez Afyon Mahkemesinde gündeme getirildi. Bu safha ile ilgili olarak da Hz. Bediüzzaman, mahkeme huzurunda şunları anlatır:

“Beşinci Şua, iki sene Denizli ve Ankara mahkemelerinin ellerinde kalıp sonra bize iade ettiler. Gerçi, evvelce mahrem tutuyorduk; fakat, madem mahkemeler onu teşhir edip beraatle bize iade ettiler. Demek bir zararı yoktur diye teksirine izin verdim.”

Aynı mahkemenin bir başka duruşmasında ise, mesele hakkında daha detaylı bir cevap olarak eserini şu şekilde müdafaa ediyor Hz. Bediüzzaman:

“Sabık (önceki) mahkememizde Beşinci Şuaya dair suallerinde kanun hesabına değil, belki bir ölmüş şahsın dostluğu taassubu hesabına mânâsız ve lüzumsuz itirazları sebebiyle bu tafsilâtı vermeye mecbur oldum: Beşinci Şua’nın maksadı, avâmın imanlarını şüphelerden ve müteşabih hadisleri inkârdan kurtarmaktır. Hem, verdiği haberler doğrudur. Hem, ehl-i siyaset ve dünya ile mübareze etmiyor; yalnız ihbar eder. Hem, şahısları tayin etmiyor. Küllî bir surette, bir hakikat-i hadîsiyeyi beyan eder. Fakat, o küllî hakikati, bu asırdaki dehşetli bir şahsa tam tatbik etmişler. Onun için bu senelerde yeni telif edilmiş zannıyla itiraz ettiler.”2

Dipnotlar:

1- Kastamonu Lahikası: 32

2- Şualar, 14. Şuâ

Okunma Sayısı: 2675
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sedat Tosun

    11.11.2025 22:35:40

    Malumunuz üzere gizli düşman,açık düşmandan daha tehlikelidir.Münafık ,kafirden eşeddir

  • Abdullah

    10.11.2025 14:59:20

    "Üstad'ımız, 0 müthiş adamın mahiyetinin ne olduğunun bilinmesi için binler adam hapse girse, hatta idam olsalar dini İslâm cihetiyle yine ucuzdur " iki tane hoca bu mahiyetin bilinmesine engel oldular.Biri o müthiş adam hayatta olsaydı bizim partiye girerdi dedi.Diğeri ben onu da Bediüzzaman'ıda seviyorum dedi.Ve hayatları boyunca aleyhinde tek kelime söylemediler.Camiaları da aleyhte bulunmadılar.Ve millet ekseriyetle bu iki hocaya meyletti.Bu iki hocaya bağlandı. En sondaki de beni benzetecekseniz o müthiş adama ben zetin dedi.Ve adamın mahiyeti gizlendi bilinemedi ve millet onu tam tanımadı ğı için sevdi. Kemalist rejim hüküm sürüyor. Bu rejim ve başı doğru bilinme dikçe memleketin hiç bir sorunu çözülmez.Çünkü hürriyetin, serbest dü şüncenin önünde engeldir.Çünkü Otoriter bir rejimdir.

  • Ayhan Aydın

    10.11.2025 10:58:37

    Tebrik ederim, Allah kaleminize kuvvet versin.

  • Yıldız Fırtına

    10.11.2025 10:33:08

    "Ben bir manevî âlemde İslâm Deccalını gördüm. Ben bir elbise biçtim o giydi tam oldu. Ben bir taş attım o kafasını uzattı tam isabet etti." Buyuran üstadım hakikati önce ilmelyakîn sonra aynelyakîn göstermiştir. Bütün çektiği sıkıntılar ona dost olmadığındandı. Süfyaniyetin 4.devresi onu parlatarak tamire ve yaşatmaya çalışıyor. Ancak 1400 yıl önce hadislerin haber verdiği Mehdi-i Azam küfrün belini kırmıştır. Mevlüd okutsan da nafile. Rabbim bize Mehdi'yi Mehdi bilip ona tabi olmayı deccali deccal bilip ondan ictinap etmeyi nasip etsin. Allahümme ecirna min fitnetil mesihid-Deccali ves-Süfyan ❗ Amin

  • Zübeyir

    10.11.2025 07:45:54

    Ne zaman halas oluruz, şu deccal fitnesinden... feya lil acep. Kaleminize sağlık Latif Abi. Perde-i zulümat yırtılacak ama ehl-i imanın ölmüş adama muhabbeti artıyor diye endişe ediyoruz.

  • S.topuz

    10.11.2025 03:59:11

    ..."Rivayetlerde var ki: "Deccal'ın birinci günü bir senedir, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür." لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ bunun iki tevili vardır: Şualar[Y] - 479 ..."İkinci tevili ise: Hem büyük Deccal'ın hem İslâm Deccalı'nın üç devre-i istibdatları manasında üç eyyam var. "Bir günü, yani bir devre-i hükûmetinde öyle büyük icraat yapar ki üç yüz senede yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş."... Şualar[Y] - 480 😭🌍😢🇹🇷😪🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇩🇪🇷🇺🇺🇲🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    10.11.2025 03:50:41

    "SEKİZİNCİ MESELE: Rivayetler, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki bütün ümmet istiaze etmiş. لَا يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُ bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (ra) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa büyük Deccal'ın cebir ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehit olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar[Y] - 478 - 😢🌍😭🇹🇷😪🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇩🇪🇷🇺🇺🇲🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    10.11.2025 03:42:00

    ..."Ehadîs-i şerifede gelmiş ki: Âhir zamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhas-ı müthişe-i muzırraları, İslâm'ın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek az bir kuvvetle nev-i beşeri herc ü merc eder ve koca âlem-i İslâm'ı esaret altına alır. Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz aklınızı başınıza alınız! İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ (Mü'minler ancak KARDEŞTİRLER!) kale-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Mektubat[Y] - 295 - 😢🌍😭🇹🇷😪🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤🌙☝️🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇩🇪🇷🇺🇺🇲🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı