"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bozgunculara karşı asayişten yana

M. Latif SALİHOĞLU
14 Ekim 2014, Salı 00:01
Daha çok Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren dindar kisveli IŞİD, en büyük zararı İslâma ve Müslümana veriyor.

Öncelikli hedefi Türkiye olan Kürt kisveli PKK, en büyük zararı Kürtlüğe ve Kürtlere veriyor.
Zira, bu vahşi iki örgütün biri dinî hisleri, diğeri millî duyguları istismar ederek, kendileriyle birlikte pekçok mâsumu ateşe atıyor.

* * *

Asayiş ve emniyet, bizim açımızdan en mühim bir meseledir.
Bunun sağlanamadığı yerde, maddî-manevî her türlü terakkinin, kemâlâtın yolu kapanır.
Dolayısıyla, dahilde asayişi bozan her kim olursa olsun ve bozgunculuğu her ne maksatla yaparsa yapsın, hiçbir tevile sapmadan peşinen reddedilmeli ve şiddetle kınanmalı.
Esasen, asayiş bozulduğunda, en büyük zararı hiç şüphe yok ki masumlar görür. En büyük mağduriyeti yine onlar yaşar.
Şefkat mesleği ise, buna izin vermez ve asla rıza getirmez.

* * *

PKK, Kobanî bahanesiyle millete ve millî servete çok büyük zararlar verdi. Bilânço dehşet verici.
Kırka yakın insanımız öldü, yüzlerce yaralı var; okullar, kütüphaneler, müzeler, evler ve işyerleri tahrip edildi. Bu arada, Van’da yeni inşa edilen bir Nur Külliyesi de ateşe verilerek vahşetin son raddesi sergilenmiş oldu.
Bütün bunlara rağmen, bu vahşî ruh, yine de yakıp yıkmaya, vurup öldürmeye doymuş değil. 
Doymaz da. Onun gıdası ve temel besin kaynağı kandır, ateştir, baruttur, kaostur, kargaşadır...
Bu sebeple tetikte duruyor; ortalığı yeniden karıştırmak için fırsat kolluyor. Allah, fırsat vermesin. Hem ona, hem onun fesad ikizi IŞİD’e...

* * *

HDP Eşbaşkanı S. Demirtaş’ın—sonradan telafi etmeye çalıştığı—şu “sokağa çıkın” çağrısı, tam bir felâket tellâllığına dönüştü.
Oysa, Cumhurbaşkanlığı seçimi süresince vermiş olduğu müsbet, yapıcı ve kucaklayıcı mesajlarla hemen herkesi şaşırtmış ve hiç de hakketmediği seviyede bir oy oranını elde etmişti.
Demek ki, değişen birşey yokmuş. Son hadiselerle, tıynetlerini bir kez daha sergilemiş oldular.
Güyâ Kürtlere hizmet ediyorlar, güya öncelikle onların menfaatini düşünüyorlar... Fakat heyhat! En büyük kötülüğü yine Kürtlere yapıyorlar; velev ki farkında olmasalar da...

* * *

Irak ile Kuveyt arasındaki ihtilâflı bölge, Körfez Savaşını (1990...) netice verdi. Oyuna getirilen Saddam’ın burayı ve ardından Kuveyt’in tamamını işgale yeltenmesi, dünyanın yırtıcı kuşlarını harekete geçirdi.
Körfez’de başlayan kanlı boğuşma, ne yazık ki bütün Ortadoğu coğrafyasını sarıp sarmalayarak, o müzmin “Şark Husûmeti” hastalığını yeniden alevlendirdi.
Bu geniş coğrafyanın yüz milyonları bulan sakinleri, çeyrek asırdır huzurdan, sükûndan mahrûm vaziyette yaşıyor.
Bunca zamandır ölüm kusan dalgalar, ayrıca milyonlarca sivil mâsumu da muhacerete zorladı. Bu muhaceret dalgaları ise, ne yazık ki en çok ülkemizi zorluyor. Üstelik, bu durumun daha ne kadar süreceği ve muhacir sayısının daha ne miktarda yükseleceği de meçhûl.

* * *

Korkumuz, Kobanî’deki durumun Körfez Savaşına benzer bir fecâate dönüşmesi.
Zira, burası da gitgide Irak ile Kuveyt arasındaki o meşhûr ihtilâflı bölgeyi andıran muammalı bir vaziyete bürünüyor.
Mâlum, Saddam Sünnî idi; Kuveyt Emiri Sabah ailesi de öyle...
İki Sünnî taraf birbirine düşürülerek, bölge ateşe verildi, sayılamayacak kadar çok insanın canı-malı hebâ edildi.
Şu an itibariyle, ihtilâflı bölge Kobanî meselesinde de Sünnî kesimler karşı karşıya getirilmiş durumda.
Zira, orada çatışan Araplar ile Kürtlerin tabanı da Sünnî Müslüman kesim. Keza, savaşmaktan beter faturalara maruz bırakılan Türkiye de öyle...

* * *

Öte yandan, dünyanın yırtıcı vahşileri burada da devreye girmiş durumda. Üstelik, ne yazık ki inisiyatif de onların eline geçmiş görünüyor.
Türkiye, burada çok dikkatli davranmakla mükellef. Sağduyu ve i’tidali hiç elden bırakmamalı.
Bu da yetmez, iç siyasette daha yapıcı, daha kucaklayıcı bir üslûba yönelmesi lâzım.
Zira, içimizde ve ülkenin hemen her bölgesinde Kobanî’de çatışan tarafların ateşli taraftarları var.
Takip edilecek yöntemde, bu iç dengelerin de hesaba katılması icap ediyor. Aksi halde, bünye zaafa uğrayabilir.
Problemleri çözmek ve mikroplardan arındırmak için, iç bünyenin güçlü ve sağlıklı olması lâzım.

* * *

Bütün bu iç ve dış gelişmeler karşısında, bizler, daima barıştan ve asayişten yana tavır koymak durumundayız.
Siyasî iktidarın fikriyatını beğenip beğenmemek, bizim bu tavrımızı değiştirmemesi, menfî yönde etkilememesi lâzım. İktidar partisi ile kimin ne hesabı varsa, bunu demokratik ortamda ve seçimler esnasında görmeli, göstermeli.
Öyle bir kısım bozguncunun yaptığı tarzda asayişi zedeleyerek, mâsumların hak ve hukukuna girerek olmaz.
Evet, müsbet hareketi ve şefkat mesleğini esas alanlar, asayişi ihlâl edecek hiçbir harekete taraftar olmalı; bilâkis, bütün kuvvetini asayişin temin ve tesis edilmesi yönünde sarf etmeli.

***

salihoglulatif’ten: Hükûmetin ve siyasî iktidarın suçu, hatası, ihmali ne olursa olsun, öncelikle cana-mala kast edenleri, ortalığı yakıp yıkanları kınamalı, tel'in etmeli. Siyasî hesaplaşmayı ise, sonraya, özellikle seçim zamanlarına bırakmalı.

Okunma Sayısı: 3355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • R.Kalyoncu

    15.10.2014 10:20:58

    Allah razı olsun, kaleminize kuvvet versin.. Sağ duyunun sesi olarak hislerimize tercüman oldunuz. Keşke bölgeyi yakınen tanıyan her aydın kişi, aynı akl-ı selimi gösterip, insanları doğru yola davet edebilse..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı