"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Camide siyaset, dine hizmet midir?

M. Latif SALİHOĞLU
29 Mayıs 2019, Çarşamba
Herşeyin bir haddi-hududu ve nihaî bir sınırı vardır.

O sınır aşıldığında, yahut ısrarla ihlâl edildiğinde, bu kez aşılması pek zor ciddî sıkıntılarla karşı karşıya gelinir. (Derman bile haddi aşarsa dert getirir.)

İşte, ısrarla ve inatla “Dinin siyasete âlet edilmesi” meselesinde, ne yazık ki tam da böylesi bir “sınır ihlâli” vak’asıyla yüz yüze gelmiş durumdayız. Acı, ama gerçek...

Bu tür konularda, maalefes ölçü-mizân bilmez tuhaf bir kesim var:

En bâriz özellikleri, “dinde hassas, aklî muhakemede noksan” olmak.

Bu sebeple, dinî her türlü mukaddesatı siyasete, ticarete, hatta yer yer şahsiyete âlet ve tâbi kılmaya çalışırlar. 

Bunda da maalesef hiç hudut-sınır tanımazlar. Sınır tanımamalarından dolayı da, hemen her hamlede yüzlerce insanı dinden-imandan soğuturlar, yahut soğutmaya sebebiyet verirler. Vebâl büyük.

* * *

Düşünün ki, bir caminin açılış merasimi yapılıyor. Üstelik, külliyesi de olan bir cami.

Açılış merasiminin yapıldığı nokta, tam da caminin önü... Dünya siyasetinin, hele günlük siyasetin asla konuşulmaması, hatta medar-ı bahs edilmemesi gereken ulvî bir yer. Yani, apaçık bir ibadet mahalli. 

Üstelik, Diyanet Teşkilâtının başındaki zât da orada, huzurda hazır durumda.

Ama, siz gelin görün ki, işte tam da o yerde siyasetin daniskası yapılıyor: Atışmalı-sataşmalı sözler sarf ediliyor. Hatta, muhalif tarafa itham ve hakaret yüklü göndermeler yapılıyor; yetmiyor, ilâveten ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı mesajlar veriliyor.

Peki, Allah aşkına söyleyin, bütün bunlar ne için ve neyin hatırına? 

Tamamen oy kaygısıyla ve siyasî hesaplara mâtuf olarak yapılan şeyler değil mi?

Bize göre, böyle şeylere razı olunmaz ve asla rıza getirilmez. Dolayısıyla, kimse bizden bu tür durumlara hoşgörüyle, musamahayla bakmamızı beklemesin.

* * *

Bilvesile, akıl-vicdan sahiplerine de seslenerek, bilhassa şu birkaç noktayı düşünmelerini arzu ediyoruz:

* Cami içinde veyahut camilerin önünde siyasî mesajlar vermek, hele hele seçime endeksli olarak taraflı propagandalarda bulunmak doğru mudur? Böyle şeylerin dinde yeri var mıdır? Varsa, hükmü nedir?

* Umumun malı olan ulvî mâbedlerde, yahut kudsî mekânlarda propaganda tarzında siyasî mesajlar vermek, dine-imana hizmet hesabına geçer mi?

* Dinin özünde-ruhunda birleştirici bir mânâ olmasına mukabil, tarafgirâne yapılan siyasî konuşmalarda aynı birleştirici ruhu bulmak, yakalamak, yahut bunu sağlamak mümkün olur mu?

Bu ve benzeri soruların cevabını, herkesin kendi aklında-vicdanında bulması dileğiyle, bulabilmesi temennisiyle...

***

GÜNÜN TARİHİ:  29 Mayıs 1453

Fetih de, Fatih de Ayasofya’dır

Eskiden Kostantiniye olan İstanbul’un fethi ki, Peygamber-i Zişân'ın (asm) mû’cizevî müjdesine mazhardır.

29 Mayıs 1453'te tahakkuk eden bu mukaddes fethin en mühim sembolü, hiç şüphesiz Ayasofya'dır. Yani, bu mâbedin camiye çevrilmiş hâlidir. Siz tutup burayı cami-mâbed olma hüviyetinden çıkardığınız takdirde, fethin mânâsına perde çekmiş olursunuz.

Nitekim, Bakanlar Kurulunun 24 Kasım 1934 tarihli "müzeye çevrilmesi" kararıyla yapılan şey budur. Ayasofya, işte o gün bugündür melûl-mahzûn bir vaziyettedir.

Zira, kànunen olmasa da, fiilen cami olmaktan çıkarıldı. Dolayısıyla, "fethin sembolü" olmaktan da çıkarılmış oldu.

Üstelik, Sultan Fatih'in vakfiyeye koymuş olduğu lânet yüklü şu acip vasiyetine rağmen: "Ben burayı cami/mescid eyledim. Kim ki, bu vaziyetini değiştirirse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun."

Aciptir ki, mevcut değişikliği yapanlar da, o lânetli vasiyetten haberdar. Yani, biliyorlardı ve bilerek bu mâbedi müzeye çevirdiler.

İşte, bu mâbet “vaziyet-i asliyesi”ne çevrilmediği müddetçe, fethin ruhunu taşıyan aziz İstanbul, mânen işgal altında demektir.

Okunma Sayısı: 2989
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    29.5.2019 02:23:08

    İyi de tam olarak ne demiş?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı