"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çöküşe götüren savaşlar

M. Latif SALİHOĞLU
18 Nisan 2018, Çarşamba
GÜNÜN TARİHİ: 18 Nisan 1877-97

On dokuzuncu asrın sonlarında yirmi yıl arayla ağırlık kısmı Rumeli’de vuku bulan iki mühim savaş var ki, koca Osmanlı Devleti’nin sonunu hazırladı. Garip bir rastlantı sonucu, her iki savaşın başlangıcı da 18 Nisan olarak görünüyor.

Bu iki savaştan birincisi ve en büyüğü, Osmanlı’yla-Rusya arasında yaşanan ve “Küçük Kıyâmet” diye de isimlendirilen meşhûr “93 Harbi” ki, bunun başlama tarihi 18 Nisan 1877’dir.

İkinci savaş ise, Mora coğrafyasının kaybı ile neticelenen Osmanlı-Yunan Harbi olup, başlangıç tarihi 18 Nisan 1897’dir.

Şimdi, Osmanlı Devleti’ni büyük ölçüde zaafa uğratıp çöküşe doğru sürükleyen bu iki mühim hadiseye biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

Yeşilköy’e kadar geldiler

Defaatle tekerrür eden Osmanlı - Rus Savaşlarının en büyük ve en dehşetlisi, 1877 - 78 yıllarında yaşanan meşhûr "93 Harbi"dir. 

Bu savaş, ismini Rumî takvimden alıyor. Savaşın yaşandığı tarih, Rumî takvime göre 1293 senesidir. 

Harbin başlangıç tarihi, 18 Nisan 1877 olarak kayıtlara geçmiş. Harbin bitişi ise, 31 Ocak 1878'de imzalanan Edirne Mütarekesi olarak gösteriliyor. Bu mütarekeyi (ateşkes) 3 Mart 1878'de imzalanan Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması, onu da 13 Temmuz 1878'de Almanya'da imzalanan Berlin Antlaşması takip etti.

Osmanlı Devleti, bu savaşta tarihinin en ağır yenilgisini yaşadı. Dolayısıyla, gerek insan kaybı ve nüfus göçü itibariyle, gerek toprak kaybı ve tazminat borcu itibariyle ve gerekse dahilî siyasetine (Kıbrıs ve Ermeni meselesi gibi...) yapılan müdahaleler itibariyle, menfî neticeleri günümüze kadar yansıyan son derece ağır bir faturayı ödemeye mahkûm olduğumuzun adıdır, 93 Harbi.

Dokuz ay müddetle, ağırlıklı şekilde Rumeli/Balkanlar coğrafyası olmak üzere birkaç cephede yaşanan ve "Kıyâmet-i Suğra" diye nitelendirilen bu dehşetli harbin yol açtığı maddî ve mânevî kayıplar, altı asırlık Osmanlı tarihinde yaşanmış ilk ve (I. Dünya Savaşı hariç) en büyük zarar listesinin başında görünüyor.

Ve “Elvedâ Rumeli”

Rumeli'de uzun süredir yaşanan gerginlik nihayet patlak verdi ve 18 Nisan 1897 günü itibariyle Osmanlı-Yunan Savaşı başladı. Tam bir ay süren bu çetin savaşın her safhasında ve hemen bütün cephelerde Osmanlı kuvvetleri galip gelmesine rağmen, bölgede istenen huzur ve sükûn yine de sağlanamadı.

Dahası, mevcut sıkıntılar yeni ve farklı boyutlar kazandı. Sıkıntılar yer yer büsbütün şiddetlenerek tâ on beş yıl sonraki (1912) Balkan Harbi’ne kadar kesintisiz şekilde devam etti.

Peşpeşe yaşanan Birinci ve İkinci Balkan Harbi sonrasında ise, Osmanlı Rumeli'ye vedâ etmek zorunda kaldı.

Bu süre zarfında, bölgede çok büyük dramlar yaşandı. Vaktiyle "Evlâd–ı Fatihân" olarak Rumeli'ye giden Müslüman nüfus, büyük acılar çekti ve çok büyük mühaceretler yaşandı.

Hicret edenlerin çekmiş olduğu büyük eziyet, fecî perişaniyet bir yana, kaçamayıp yerinde kalanların da çekmediği azap, işkence kalmadı. Öyle ki, neredeyse bir buçuk asır evvel yaşanan bu kahredici ıztırabın sonu hâlâ gelmiş değil. Rumeli'de, Batı Trakya'da kalmış Osmanlı bakiyesi Müslüman Türk azınlığı, yakın tarihte daha yoğun olmak üzere, ne yazık ki bugün de zalim Sırp, Yunan ve Bulgar ırkçıların ağır baskısı altında bulunuyor.

Hasılı, Osmanlı'nın Rumeli'den çekilmesinden ve orada zaafa uğramasından sonra başlayan huzursuzluk dalgası, bölgede hâlâ tümüyle dinmiş değil. Batı Trakya'da olduğu gibi, Arnavutluk, Kosova, Bosna, Makedonya gibi yerlerde, siyasî/sosyal sancılanmalar aralıklı şekilde günümüzde de devam edip gidiyor.

***

@salihoglulatif:

Üstad Bediüzzaman: Biz Kur’ân hizmetkârları ve Nurcular, …mümkün olduğu kadar dünyaya ve siyasete bakmamaya (1914+35 sene) mesleğimiz bizi mecbur ediyormuş. Şimdi (1949-50) mecbûriyetle bakmaya lüzûm oldu.(Emirdağ Lâhikası: 423 +Şahit: Ahmet Urfalı)

Okunma Sayısı: 3907
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı