"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cunta, Darbe ve Zindan Duvarları

M. Latif SALİHOĞLU
27 Mayıs 2016, Cuma
Bundan 56 sene evvel bugün, genç demokrasimiz çok ağır bir darbe aldı.

Ordu içinde inisiyatifi ele geçiren azılı bir cunta, iktidardaki Demokrat Partiye karşı vahşiyane bir darbe gerçekleştirerek, bu vatan ve millete telâfisi imkânsız büyük zararlar verdiler; kelimenin tam anlamıyla “kanlı bir ihanet”te bulundular.

Hem orduya, hem hükümete darbe

Çoğunluğunu binbaşı ve albayların teşkil ettiği bir silâhlı cunta, 27 Mayıs 1960 gecesi harekete geçerek çifte darbe yaptı.

Birinci darbeyi, seçimle işbaşına gelmiş olan meşrû Demokrat hükûmete karşı yaptı.

İkinci darbe ise, cuntanın da bizzat içinde bulunduğu orduya karşı yapılmış oldu.

Bu düşük rütbeli cunta, ordunun hiyerarşisini bozmakla kalmadı, başlarındaki Genelkurmay Başkanı Erdelhun Paşanın yanı sıra diğer generallerin de büyük çoğunluğunun dahil olduğu beş binden fazla subayı zoraki bir şekilde emekliye sevk etti. (Bu gaddarca müdahale, bir bakıma “orduyu lağvetmek”le eşdere bir anlam taşıyor.)

Daha sonra “Eminsular” ismi alan bu darbe mağduları hakkında kısacık bir bilgiyi aktararak konuya devam edelim. Eminsular, yani “Emekli İnkılâp Subayları”, Ağustos (1960) ile Şubat (1961) ayları arasında zorla emekliye sevk edilmek sûretiyle ordudan atılan binlerce subayın kurmuş olduğu derneğin ismidir. 

235 general ve amiral ile 5000 kadar mağdur durumdaki subayın kurmuş olduğu bu derneğin asıl maksadı, âdil bir mahkeme ile yargılanmak ve yeniden ordudaki vazifelerine dönmek idi. 

Ne var ki, Millî Birlik Komitesini gayet sert ve keskin tavrı karşısında müsbet bir netice alamadılar; dolayısıyla, mağduriyetleriyle başbaşa kalmış oldular.

Yassıada Zindanları

Edebiyatçıların çoğu bilir, Faruk Nafiz Çamlıbel’in (1898-1973) “Han Duvarları” isimli gayet veciz ve dokunaklı uzunca bir şiiri var.

1946’da Demokrat Partiye giren Çamlıbel de, sayıları 600’ü bulan diğer Demokratlarla birlikte Yassıada’ya sevk edilir.

Duruşmasında “parti içindeki muhalif kanat”tan olduğunu belli etmekle beraber, Menderes veya bir başka arkadaşının aleyhinde tek kelime etmez.

Buna rağmen, diğer mazlûmlar gibi kendisi de insanlık dışı türlü muamelelere maruz kalır. Ada’da çok büyük sıkıntılar görür. Öyle ki, kişiyi canından bezdirecek türden.

Zaman içinde, orada yaşadıklarını ve şahit olduğu gayr-i insanî muameleleri şairâne bir edâ ile mısralara döker.

Bunları, meşhûr “Han Duvarları”na da bir nazire olacak tarzda “Zindan Duvarları” ismiyle neşreder.

Hiçbir yerde derli-toplu şekilde bulamadığımız bu şiirlerin, ayrıca iki ayrı başlık altında bir araya getirildiğini tesbit ettik: Ada’dan Kıt’alar ve Ölümle Kalım Arasında...

Şimdi, o günleri en tesirli şekilde anlatan bu kıt’aların bir kısmını burada gelişi güzel şekilde takdim edelim.

Biz de Şeyhoğlu Satılmış gibi çizdik duvara;

Nice yıl dillere destân olacak nâmımızı.

Bu canım yurt, ona gurbet, bize zindân oldu;

Geçtiler yanyana tarihe serencâmımızı.

***

Bilmiyor gülmeyi sâkinlerinin binde biri; 

Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada. 

Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür; 

Mavi bir gözde elem katresidir Yassıada.

***

Gün doğar; sohbetimiz yalnız ölümdür adada;

Gün batar; uykuda rüyâmız ölümdür yalınız.

Dersiniz: Böyle cehennem mi olur dünyada?

Çok değil, bir gecelik bizde misafir kalınız!

***

Kerbelâ akşamında Marmara ufkunda tüten;

Çölü deryaya çevirmiş sel olan göz yaşımız.

Görerek kanlı bulutlarda Hüseyn’in yüzünü,

On Muharrem gibi mâtem tutuyor yılbaşımız.

***

Gece zindanda Yusuflar, sıralanmış yatıyor;

Yüzlerinden okurum sapsarı rü’yâlarını...

Kimi sehpâda görür kendini, çarmıhta kimi;

Ve ararlar yine zindandaki dünyâlarını...

***

Evler yıkılır, köyler olur hâk ile yeksân,

Virân yeri birkaç yıla varmaz onarırlar.

Yalnız şu gönül mülkü harap olmaya görsün;

Tamire yetişmez onu dünyada asırlar.

***

Ya gezen bir ölü, yahut gömülen bir diriyim,

Mumyadır canlı da, cansız da bu kabristanda,

Gömdüler ruhumu yüz bir sene mahkûm gibi

Cismim ayrılsa da ruhum kalacak zindanda."

***

Vakit gecenin yalnızlığı, derin bir âlemdeyim

Hüzünlü zindan duvarının manalı seyrindeyim

Dalgalanmış şu yüreğim fırtınalı denizdeyim

Cismen burda ruhen şu anda bir sahra içindeyim

***

Baktım ki sahra ve denizlerde canavarlar bulunur

Kanlı iğrenç dudaklar mazlum kanına yumulur

Kimi diz çökmüş yalvarırken kimileri doğrulur

Aman ya Rabbim her taraftan feryad figan duyulur

***

Kimse cesaret etmezken, daldık bizler bu sahraya

Canavarlarla boğuştuk, yalnız dayandık Hüdâ’ya

Bedende çok yara aldık uğradık her tür belaya

Tökezlendik bedel verdik imanla geldik buraya

***

Bu yol zor ve zahmetliydi niceler yolda kaldılar

Rahatlıkta kükreyenler kaçıp bize taş attılar

Kimi dosttu düşman oldu acıya acı kattılar

Üç beş günlük dünya için ahiretini sattılar

***

Gülistanda nara atan birden baktımki sustular

Kaleminden bal damlayan nasılda zehir kustular

Cephe olup kılıç çekip zalimlerle saf tuttular

Yalanlara aldanıp da fitne peşinde koştular

***

Hakikatte pratikte görmeliydik bu dersleri

Tecrübelerle donattık zorlu geçen bu günleri

Görmeseydik hainleri anlamazdık gerçekleri

Bedel ağır sonu hayr şükür gördük o yüzleri

***

Çok hakikati anladık dertleştikçe bu zindanda

Musibetler bir rahmettir meyve veriyor zamanla

Düçar olduksa belâya ibret al hikmeti anla,

Bir daha düşmeyiz asla donansak halis imanla

***

Birden irkildim ve baktım şükür ki bu mekândayım

Rabbimin büyük lûtfuyla koruması altındayım

Canavarlarla boğuşan mü’minlerin yanındayım

Sana şükürler ey Rabbim, kereminle hak yoldayım

***

Bir avuç toprak, acep kimlere elvermedi ki?

Halkı ırgat sanıyor, kendini çiftlik ağası...

Ne onundur, ne senin; cümlemizindir bu diyâr

Başka sevdâya düşen başlara taş yağası...

***

Ezelî varlığa candan vurulan aşıklar,

Ses alır tâ ötesinden ebedî dünyanın.

Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,

Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyânın.

Okunma Sayısı: 6841
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    27.5.2016 22:11:03

    sayın yazar,sizi bir kez daha kutluyorum.bu hissiyatı demokratlara gönül veren ahalinin tam olarak hala kavradığını sanmıyorum.bir gün anlaşılırsa -ve gelecekte-nurculara beraberlik güneşi doğarsa inanın demokrat zihniyet ihtişamla ortaya tekrar çıkacaktır...

  • Ali Yardimoglu

    27.5.2016 11:34:04

    Salaam Aleikum, barekAllah, bravo ve tebrik sizeki,bu Han Duvarlari, huzunlu, aglatici, Risalei Nur mânâviyatli, siiri, yazarini, ve Yassiada mazlumlarini, yad ettiniz.. Allah rahmet eyleye,amin..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı