"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Değişmek üzerine...

M. Latif SALİHOĞLU
22 Ekim 2014, Çarşamba 00:01
İnsanların değiştiği, değişime uğradığı bazı dönemler, yahut dönüm noktaları var.

Aynı şekilde, kişiyi değişmeye zorlayan bazı haller, şartlar ve çevre faktörleri var.
Bu değişimler, bazen iyiye, güzele, doğruya götürür, terakki ettirir. Bazen de kötüye, çirkine, yanlışa sevk eder, tedenni ettirir.

* * *

Değişim halleri, daha ziyade şu gibi zaman-mekân şartlarında vuku bulduğu görünüyor: 
Çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa geçiş dönemlerinde; yahut okul/tahsil hayatına başlarken, yeni bir çevreye girerken, mesleğe atılırken, askerlik yaparken, evlenirken, çocuk sahibi olurken, iş-meslek değiştirirken, siyasî iktidar el değiştirirken, yahut hicretle kişi muhit ve sosyal çevreyi değiştirirken, vesâire...
Evet, mekân, muhit ve içtimaî şartların insanın ruh haleti üzerindeki tesiri müsellemdir, teslim edilmiş bir hakikattir.

* * *

İşte, yukarıda sıralamış olduğumuz şartlar ve haller sebebiyle, çok yakından tanıdığımızı zannettiğimiz insanların zamanla değiştiğine şahit olmaktayız. 
İşte, bazen iyiye, bazen de fenâya doğru olmak üzere...
* Bir bakıyorsunuz, yeni başladığı okul hayatında, tanıdığınız o insan gitmiş, yerine bir başkası gelmiş.
* Bir bakıyorsunuz, evlendikten, ya da çocuk sahibi olduktan sonra aynı kişi tanınmaz bir hale gelmiş.
* Biz bakıyorsunuz, çok samimî olduğunuz kişiyle soğuk ve yabanî hale gelirken; bir de bakıyorsunuz ki, pek uzak durduğunuz kişiyle de samimî dost ve arkadaş olmuşsunuz. Vesâire...

* * *

Bilhassa, şu sür’at asrında, insanlar da sür’atle değişiyor, değişebiliyor. Esasen, bazen farkında olmadan kendimiz de değişime uğrayabiliriz.
Şuna duâ etmeliyiz ki, Cenâb-ı Hak, daima bizi iyiye, güzele, doğruya müteveccihen değiştirip geliştirsin.
İrade de çok mühim elbette; fakat, tek irademize ve amelimize güvenmeden, Rabb-i Rahîm’in şefkatine, merhametine sığınarak, daima onun yardımını, inayetini duâ ve niyaz ile talep etmeliyiz.
O, “Benden isteyin” diyen ve ciddî, ihlâslı taleplere mutlaka cevap veren Ganiyyü’l-Cevvâd-ı Mutlak’tır.

Mütalâa

“Bismillah”a başlamak

Enaniyeti ilminden ziyade olanlar, bazen en bâriz bir meseleyi dahi anlayamaz, idrak edemez hale gelir.
O enaniyetin kuvveti, gözüne kalın bir perde çeker, hakikati görmesine mani olur.
Aynen, Birinci Söz’deki “Besmele” bahsinde olduğu gibi.
Enaniyeti kuvvetli bazı zatlar, küçük çocukların bile doğru mânâda anladığı buradaki lâtif bir nükteyi idrak edemeyip tenkide yönelirler.
Böylelikle, esasen kendi sirkatlerini gösterip âleme müdhike olurlar.

* * *

İstifade niyetiyle okuyup ilgili bahisleri hatırında tutan herkes bilir ki, Sözler’in tamamı gibi “Birinci Söz” de Besmele ile başlar; fakat Birinci Söz’de, ayrıca “Bismillah”ın mânâsı unutulmaz temsil ve tasvirlerle izâh edilmeye çalışılır.
Bahsin hemen başlarında ise, şöyle bir ifade yer alır:
“Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız...”
Cehl-i mürekkep içindeki münekkitler meselâ diyor ki: “Böyle cümle olmaz. Bunda bir hata var. İkinci cümlede geçen ‘ona başlarız’ ifadesi yanlış. Doğrusu ‘onunla başlarız’ şeklindedir.”
Evet, tenkit niyetiyle okuyanlar, maalesef buradaki inceliği göremiyor, hikmetli mânâyı derk edemiyor.
Ey münekkitler! Eğer bir daha bakma zahmetinde bulunursanız, göreceksiniz ki, diğer Sözler gibi “Birinci Söz”e de “Bismillah” ile başlanmış zaten.
Yani, en başta “Bismillahirrahmanirrahim” var.
Tıpkı, Nur Külliyatındaki umum Risâlelerin bütün bahis başlarında olduğu gibi...

* * *

O halde, demek ki neymiş? Söz’e evvelâ Bismillah ile başlanmış. Hemen ardından, Bismillah’ın mânâ ve mahiyeti anlatılmaya başlanmış.
Dolayısıyla “Biz de ona başlarız” ifadesiyle “Biz de Bismillah’ın mânâsını anlatmakla başlarız” demek istenmiştir ki, bunda herhangi bir hata, sehiv yoktur. Bilâkis, ince nükteli ve gayet hikmetli bir mânâ vardır.

* * *

@salihoglulatif’ten: Hayat bütünüyle değişim ve gelişim (tebeddülât-tekemmülât) üzerinde cereyan ederken, dizgini (cüz-i iradesi) serbest bırakılan insanın iyiye ya da fenâya doğru değişmemesi mümkün mü?

 

Okunma Sayısı: 2969
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı