"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi mi, AA+YSK kararı mı?

M. Latif SALİHOĞLU
08 Mayıs 2019, Çarşamba
Bugüne kadar sürüp gelen komedinin ilk işaretini, Anadolu Ajansı (AA) aslında daha ilk saatlerde vermişti:

AA, 31 Mart akşamı, özellikle İstanbul seçimlerinin sandık sonuçlarını, tam da sınır noktasında dondurup bıraktı. Evet, tam 12 saat boyunca “sınır”da bırakarak, bir yönüyle milleti de “sinir” etmiş oldu, ne yazık ki...

Aradan 36 gün geçti ve bu kez Yüksek Seçim Kurulu’ndan (4’e 7 oyla) çıkan “seçimi iptal” kararı milleti şoke etti. 

Bu “sinir” karara göre, aynı zarfın içine konulan 4 adet pusuladan sadece bir tanesi hileli, virüslü, cüzzamlı durumda...

Peki, ya diğerleri? Onlara itiraz edilmediği için, her üçü de tertemiz, pirûpâk, hatta zemzemle yıkanmış gibidir.

Oysa, bütün işlemler, “şaibeli” diye damga vurulan aynı sandık kurulu üyelerinin gözetim ve denetimi altında yapılmış.

İşte komedinin son perdesi...

Düşünün ki, ilgili-görevli kişiler aynı, işlem aynı, sandık aynı, zarf da aynı; ama, zarfın içindekiler için revâ görülen muamele farklı: Üç pusula tertemiz; sadece bir tanesi kirli!

* * *

Mesele, bir cihetiyle aslında gayet basit ve açık. Zincirin bazı halkalarını şöyle madde madde sıralamaya çalışalım:

• 31 Mart akşamı, seçim sonuçlarıyla ilgili olarak ekranlara yansıtılan AA’nın veri akışına yapılan müdahale ne ise, bir aylık sürüncemeden sonra açıklanan YSK kararında etkili olan müdahale de aynıdır.

• Birinci ayıbın esas faili kim veya kimler ise, ikinci ayıbın failleri de aynı kimselerdir.

• Birinci skandal hangi düşünce ve gerekçelerle işlendi ise, ikinci skandal da aynı gerekçelerle işlenmiş demektir.

• Birinci suçun işlenmesinde hangi faktörler devreye girmiş ve etkili olmuş ise, ikinci suçun işlenmesindeki faktörler de aynıdır.

• AA eliyle yaptırılan birinci muamele nasıl milletin içine sinmedi ise, YSK marifetiyle uygulanan ikinci muamele de seçmen vatandaşın içine sinmedi, vicdanına sığmadı. 

• Birinci ayıp bizi nasıl dünyaya rezil etti ise, ikincisi de aynı şekilde rezil û rüsvâ eyledi.

• Bu millet, birinci ayıbı nasıl kabullenmeyip karşı gelerek itiraz etti ise, işlenen ikinci ayıba karşı da gereken davranışı sergilemekten ve sandık başına giderek demokratik rüştünü ortaya koymaktan geri durmayacak.

Dolayısıyla, herkes hesabını-kitabını ona göre yaparak hareket etsin de, yarın-öbür gün kimse dövünüp durmaya kalkışmasın.

* * *

Gelinen nokta itibariyle durum şudur: 23 Haziran günü İstanbul’da seçim yapılacak. On milyon civarındaki seçmen vatandaş sandığa gidip oy kullanacak. Neticenin bu kez daha büyük bir farkla Ekrem İmamoğlu’nun lehinde olacağı kuvvetle muhtemel. Zira, mağdur durumda. 

Zaten, hiç de eşit ve âdil olmayan şartlar altında yarışa girmişti. Buna rağmen, yarışı önde bitirdi. Ama, hakkı gasbedildi. 

Şimdi ise, hem şartlar itibariyle, hem de kamu vicdanında makes bulması noktasında, eskisinden daha avantajlı durumda görünüyor. Neticenin bütün İstanbul halkına ve umum millet için hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

GÜNÜN TARİHİ  08 Mayıs 1972,

İsmet Paşa Ecevit’e yenildi

Mustafa Kemal’in öldüğü 1938'den beri CHP'nin Genel Başkanı olan İsmet Paşa’nın 33 yıllık saltanatı sona erdi. 

7-8 Mayıs 1972’de yapılan CHP 5. Olağanüstü Kurultayı’nda, biri Ecevit'e, diğeri İnönü'ye ait iki "parti meclisi listesi" yarıştı. Yapılan seçimler neticesinde, Ecevit'in listesi 709 oy alırken, İsmet Paşa’nın listesi ise ancak 507 oy alabildi.

Bu tablo, "İkinci Adam" olarak lanse edilen İsmet İnönü devrinin artık bittiğini gösteriyordu. İnönü, 8 Mayıs’ta CHP Genel Başkanlık görevinden, sonra da partiden istifa etti.

14 Mayıs'ta ayrıca bir "genel başkanlık özel kurultayı" yapıldı. İsmet Paşa burada da kaybetti. Ecevit, 913 delegeden 828'inin oyunu alarak bu partinin 3. genel başkanı oldu. 

Okunma Sayısı: 3005
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    8.5.2019 03:43:47

    "Aslınde hiçbir şey yasa dışı değildi. Çünkü artık yasa diye bir şey yoktu." Tespitine uygun bir hal var.Kuvvetin kanunda olmadığının en bariz misali İstanbul belediye başkanlığı seçiminin kısmen iptal edilmesidir.Çünkü bunun hukuki mesnetten mahrum olduğunu hukukçular söyliyor.Bu iptal kararı hukuku ciddi manada yaralamış,kamu vicdanında kolay silinmeyecek bir leke meydana getirmiştir.Yirmi birinci asırda ülke böyle bir görüntü verme meliydi.Bu durum,ülkenin içeride ve dışarıda itibarını sarsıyor,iç barışı da olumsuz etkiliyor.Dua ve temennimiz; ülkenin bu gayri hukuki durumdan bir an evvel kurtularak,kanun hakimiye tinin sağlanmasıdır.

  • Abdullah Tunç

    8.5.2019 03:05:50

    Aslında ortada yasa diye bir şey değildi.Çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.George Orwellz

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı