"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Düdüklü yönetimler

M. Latif SALİHOĞLU
26 Ocak 2016, Salı
Tepeden aşağıya doğru, yani emir-komuta zinciri içinde işleyen siyasî sistemler var.

Ama, bunların hiçbiri demokrasinin özüyle, ruhuyla bağdaşmaz.

Dolayısıyla, bir sistemin adının cumhuriyet, ya da demokratik olması, o sistemin “ismiyle müsemmâ” olduğu anlamına gelmez.

Türkiye’de ve dünyada bu tür ucûbe yönetimlerin örnekleri var: Şeflik dönemi Türkiye’si, faşist dönemi İtalya’sı, komünist dönemi Rusya’sı, Yugoslavya’sı gibi...

Bu tür otoriter-totaliter rejimlerde, emir, yukarıdan gelir, zincirleme şekilde en alt kademeye kadar arızasız, itirazsız şekilde sirayet ettirilir.

Aradaki kademelerden, buna karşı çıkanların vay haline...

Çünkü, devir artık “Dediğim dedik, çaldığım düdük” devridir. Zinhar, buna karşı gelinmez; itiraz-mitiraz kabul görmez ve ma’kes bulmaz.

Bu türden örneklere, kısaca “düdüklü yönetim dönemi” diyoruz.

* * *

İçinde bulunduğumuz dönemin siyasî işleyişi, fikrî veya itikadî yönden değil, ama kategorik olarak büyük ölçüde “düdüklü yönetim” dönemlerini andırıyor.

Meselâ, zirveden, tepe noktasından bir düdük sesi geliyor ve reayanın tümü ona göre “rahat-hazırol”a geçiyor. Başka türlü hareket, kimin haddine düşmüş. Anında had bildirilir ve “çıkıntılık” yapanın işi tez elden bitirilmeye çalışılır.

Etrafta, düdüklü yönetimin hışmına uğrayan mağdurların sayısı günden güne artış gösteriyor.

 * * *

Üslûbumuza itiraz serbest. Hiç de gücenmeyiz. Fakat, aşağıda zikredeceğimiz “çaldığım düdük” kabilinden misallere herhangi bir itirazın olacağını sanmıyoruz. 

Çünkü, hepsi de gerçek ve pek yakın zamanda olmuş, yaşanmış vakıalar zincirinin birer halkası...

İşte, içinde bulunduğumuz sürecin/vetirenin bir nevi “düdüklü yönetim devri” olduğunu çağrıştıran/gösteren birkaç misâl...

* * *

“Düt-düüüt!”

Hayırdır inşaallah, ne var yine?

“Artık o iş bitmiş ve o kapı kapanmıştır. Bunu da herkes böyle bilsin!”

Burada “bitmiş iş ve kapanmış kapı”dan kast edilen mânâ şudur: Seçim barajını aşmış ve Millet Meclisi’nde grup kurmuş olan HDP ile bundan böyle diyalog kurmayız, oturup konuşmayız ve bu partiyi asla bir muhatap olarak kabul etmeyiz.

Doğrusu, bu çok sert bir düdük sesi oldu... Oysa, daha bir sene kadar evvel her türlü diyalog yolu açık tutuluyordu. İmralı yolu, adeta “çeşme yolu”na çevrilmişti. 

Tayin edilmiş heyetler, İmralı ile hükûmet arasında mekik dokuyordu. Öyle ki, hükûmetin dahli ve bilgisi dahilinde “Dolmabahçe Protokolü” bile hazırlanıp düna âleme tebliğ olundu.

Ne var ki, bütün o diyalog ve görüşme süreci bir tek düdükle başlatıldığı için, yine şöyle bir düdük sesi ile anında bitirilmiş oldu: “Ben o ‘Dolmabahçe Protokolü’ denen şeyi tanımıyorum ve asla kabul etmiyorum!”

Siz artık ne deseniz deyin, “Bitti” denildiyse, siz o işi bitmiş bileceksiniz. Hele ki, içinde “asla!” diye bir kelime geçtiyse, artık siz o cümleyi kànun hükmünde bir kararnâme (pardon fermânnâme) belleyeceksiniz.

Özetle: Düdüklü yönetim “Yat!” diyorsa yatacak, “Kalk!” diyorsa kalkacak, “Sağa-sola dön!” diyorsa ona göre dönecek, hatta daha da ileri gidip “Sürün!” diye komut veriyorsa, ona da mecburen uyacak ve hiç çaresi yok sürüneceksiniz. Yani, yukarıdan ne emir geliyorsa, nasıl bir komut veriliyorsa, size düşen “Emret padişahım!” deyip ona harfiyyen uymaktır.

İşte size, bu meyanda ve peşpeşe yaşanmış çarpıcı diğer bazı örneklerle, karşınızda Emîr ve Mûtîler Korosu...

* * *

Emîr: Ben bu Ergenekon Dâvâsının savcısıyım. Bunu herkes böyle bilsin!

Mûtîler Korosu: Emrin olur padişahım. Öyle diyorsan, öyledir.

............................

Emîr: Vay canına! Bizi aldattılar, bize yalan söylediler. Ergenekoncular, meğerse mağdur edilmişler; onlara kumpas kurulmuş. Zinhar, umumen serbest bırakılmalılar.

Mûtîler Korosu: Öyle diyorsan, öyledir hünkârım.

* * *

Emîr: Ben gurbet eldeki Hocam’a hasret kaldım. Gelsin ülkesine. Gelsin de, bitsin artık şu hasretlik!

Mûtîler Korosu: Bravo! Yaşa! Varol!

.............................

Emîr: O Hoca var ya, o Hoca! Bence o bir numaralı hain ve terörist. Yüreği yetiyorsa, hadi bir gelsin bakalım.

Mûtîler Korosu: Bravo! Yaşa! Varol!

* * *

Emîr: Çözüm Sürecini ilân ediyorum. Bu projenin sahibi benim. Kimse kendine mal etmeye çalışmasın. Siyasî hayatıma da mal olsa, ben bunun takipçisiyim ve sonuna kadar sürdürmek kararındayım. Buna karşı gelenler, aslında “Çözüm”e karşıdırlar, çözümsüzlük istiyorlar, terör devam etsin, insanlarımızın kanı aksın istiyorlar. Bunu da bu kadar açık söylüyorum.

Mûtîler Korosu: Yaşa! Varol!

.............................

Emîr: Çözüm Süreci denen şeyi buzdolabına aldım, ona göre...

Mûtîler Korosu: En doğrusunu sen bilirsin, sen yaparsın. Arkandayız.

* * *

Emîr: Çılgın Proje: Kanal İstanbul’un müjdesini veriyorum. Seçimden (2011) hemen sonra kolları sıvayıp kazmayı vuruyoruz.

Mûtîler Korosu: Yaşasın! Gelsin oylar.

Çılgın Proje ............?

Fatih Projesi ...........?

* * *

Emîr: Esad benim kardeşimdir.

Mûtîler Korosu: Yaşasın Esad!

..................................

Emîr: Esed benim baş düşmanımdır.

Mûtîler Korosu: Kahsolsun Esed!

* * *

Emîr: İsrail terörist bir devlet.

Mûtîler Korosu: Kahrolsun İsrail!

..................................

Emîr: İsrail’in bize, bizim İsrail’e ihtiyacımız var.

Mûtîler Korosu: Abi su lâzım mı, su? Kıbrıs üzerinden onlara bol bol su bilem verebiliriz...

* * *

Gelinen noktada, gazete sayfalarının fikren boşaldığını, tv programlarının “Padişahım çok yaşa!” nakaratına dönüştüğünü teessüfle görüyoruz.

Hepsine ayrı ayrı bakmaya, seyretmeye hiç gerek yok, hiç ihtiyaç kalmadı. Çok merak edenlerin, sadece bir tanesine bakması yeterli. Çünkü, diğerlerinin hemen tamamı aynı sığlıkta ve monotonlukta: “Sayın Cumhurbaşkanımız, biliyorsunuz şunu söyledi... Peki, sizce acaba neden öyle dedi? Bunu bir açıklar mısınız?”

Bitti... Hepsi bu kadar. Zira, gerisi de aynı nakarattan ibaret. Merak sarmaya, vakit harcamaya değmez şeyler.

Okunma Sayısı: 2995
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • demokrat

    26.1.2016 18:46:47

    sizin anlattıkların siyasal dincilerin ne gündeminde var,ne de duyarlılıklarında.tamamen biat etmiş ve akıbetlerini bekliyorlar...üstelik karşı olanlara"hain"deme gafletiyle...

  • abdulkadir azmanoğlu

    26.1.2016 18:37:53

    26 ocak 2016 yazınızla ilgili değelendirme yazılmıştır..

  • HÜSEYİN İLHAN

    26.1.2016 12:38:37

    Ölçü ne MÜSLÜĞMAN ve EHLİŞ İMAN da.HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ,peki ahngi HUKUK,evvela YÜCE RABBİMİZİN EMRETTİĞİ HUKUK kaideleridir.Peki bu hukuka göre yaşayıp hareket eden ve kıyamete kadar ADALET ile anılacak HZ.ÖMER ne yapmış.Şahsi işi ile devlet işinde aydınlanacağı mumu dahi farklı olarak kullanmış,birbiri ile karıştırmamış. Peki bizdeki aklı evvellerin örnek aldığı ne diyor;NE İSTEDİLERSE VERDİM,NEREYE İSTEDİLERSE GETİRDİM,Adama sormaya dahi mecalleri yok efsunlanmış,akılları haraminin ağzına hapsolmuşların.KRALIMIZ NE DİYORSA o doğrudur,iyisini bilir.Mübarekler peki ya ALLAH ne emrediyor,RESULULLAH EFENDİMİZ NASIL YAŞAMIŞ,,ÜSTADIMIZ NASIL İZAH EDİP,ANLATIP İKAZDA BULUNMUŞ, Lafa gelince ağızda tükürük kalmıyor HAK-HUKUK ve ADALET olunca tarafgirlikten önünü göremiyor muhteremler.CEHENNEM LÜZUMSUZ,CENNET UCUZ DEĞİL veciz ifadesi ancak kalbi rahatlatıyor.

  • özgür

    26.1.2016 10:40:46

    Bu ve buna benzer hakikati bütün açıklığıyla ortaya koyan yazılar konuşmalar sohbetlere insaflı dostlar tarafından verilen cevap şu: doğru söylüyorsunuz ama ne yapalım başka parti yokki bu gitse chp gelcek bunlar ehvenişer hadi siz de çok uzatmayın da biat ediverin bu reislere en azından hizmetlerimizi serbest bırakıyolar filan filan...Bilmiyorki Üstad'ın İman noktasında kardeşiz FAKAT siyaset noktasında değiliz diye tarif ettiği kişiler bu adamlar.Bilmiyorki bu adamlar öyle bir hale geldi ki din hizmeti ifa eden cemaatleri tarikatları da kendi kontrolüne alıp ya işini bitirmek ya da dümen suyuna sokmak istiyor.Bilmiyorki chp nin tek parti zihniyetiyle inanılmaz benzerlikleri var zaten chp nin gelmesine gerek kalmamış.Tek fark chp göstere göstere dindarlara saldırıyordu bunlar farkettirmeden işini bitirmeye çalışıyo... Tarafgirlik çamuruna saplanıp insafını kaybeden dostlarla bunları konuşmanın imkanı bile kalmamış...

  • Garib Doğu

    26.1.2016 10:35:18

    Evet ''Düdüklü Yönetim''...Çelişkiler yumağı...İbret verici dönemeçler,zikzaklar.Bu kadar birbirine zıtlıkları millet nasıl hazmedebiliyor anlamak mümkün değil.Millet bir olaya evet derken neden evet,hayır derken nedene hayır diye düşünmüyor,tahlil etmiyor,muhakeme etmiyor?Körü körüne bir şeye inanmak bir mü'mine yakışır mı?Halbuki bir çok ayeti kerime meseleleri akla havale etmiyor mu? Tahkik bir müslümanın vasıflarından değil mi?Tahkiksiz bir şeye inanmanın ağır vebalini neden düşünmüyorlar? Yarın hakkın divanında bu tenakuzları nasıl izah edecekler? Ne cevap verecekler?

  • Ali KANDİL

    26.1.2016 09:44:10

    İdarecilerin bozulmasının kıyamet alameti olduğu ile ilgili Hadis-i Şerif'e masadak olan İdarecilerin vay haline...Ve böyle idarecilere uymayanlara Kevser havuzunda beraber olma müjdesi veren Habib-i Zişan'a binler salatü selam olsun...

  • Tekin SAHİN

    26.1.2016 02:07:37

    Yukarıda anlatılan son derece basit(anlaşılması hiç de zor olmayan) hakikatlerin kim neresine itiraz ediyorsa Allah rızası için yazsın da biz de diyelim ki yanılmışiz. Hiç olmazsa empati yapma imkânı buluruz. Buyrun... Hodri meydan...

  • Tekin SAHİN

    26.1.2016 01:48:26

    Şu basit gerçeğin daha basit izahını bilen varsa yazsın onu okuyalım. Vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı