"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Enkazdan kaçış

M. Latif SALİHOĞLU
23 Ocak 2019, Çarşamba
Bir siyasî partinin mensupları veyahut taraftarları, o partiyi normalde ne zaman terk etmeye başlarlar? Genelde “seçim mağlûbiyeti” kesinlik kazandıktan sonra değil mi? Evet öyle; ama...

Aması şu: 31 Mart’ta yapılacak seçimlerin tâ aylar öncesinden, iktidar konumundaki AKP’den bazı kopuşlar, hatta kaçışlar başladı.

Buna ilâveten, siyasî desteğini her ân bırakıp kaçma eğiliminde olanların da ciddî şikâyetleri, itirazları, serzenişleri başgösterdi.

Bu yöndeki yazıları, fazla da çaktırmadan baskı altına alınmış durumdaki bazı medya organlarında sıklıkla görmek mümkün.

*

Aydın Ünal’ın şu sözünü yabana atmamalı: Kaçıyor muyum? Evet, kaçıyorum… Lâkin kaçışımız çürümeden, seviyenin düşmesinden, tahammülsüzlükten kaçıştır... Kaçışımız, mâsumâne kaygılarla dostça uyarılarımızı sınırsız iştihalarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mania olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır.

* * *

Dikkate değer bir başka nokta da şu ki: Partiden kaçanlar kervânına hemen hergün etiketli, yahut vaktiyle parti içinde önemli görevlerde bulunmuş yeni bazı isimlerin katılması. İşte, o isimlerden biri de üç yıldır Yeni Şafak’ta köşe yazarlığı yapan Aydın Ünal.

Bir dönem AKP’den milletvekilliği de yapan Ünal’ın, “Müsaadenizle” diyerek yazdığı 21 Ocak 2019 tarihli “Vedanâme”sine şu sözlerle başlıyor:  Yaklaşık 3 yıl önce “Bismihi” diyerek başlamıştım Yeni Şafak’ta yazmaya. Bugün bu yazıyla müsaadenizi rica ediyorum…

Aşağıda okuyacağınız satırlar, yine aynı yazının içinde yer alan cümlelerden muktebes.

İşte, “Evet kaçıyorum” diyen Aydın Ünal’ın yeni bazı gelişmelerin de habercisi mahiyetini taşıyan çarpıcı ifadelerinden örnekler:

“Kaçıyor muyum? Evet, kaçıyorum… Bilen bilir: Hırsızla, arsızla, haşeratla, asalakla, hainle, münafıkla, yetimin hakkını yiyen yüzsüzle, dönekle kavgadan hiç kaçmadım, kaçmam.

“Lâkin kaçışımız çürümeden, seviyenin düşmesinden, tahammülsüzlükten kaçıştır. Kaçışımız düşmandan değil, dost görünenden kaçıştır. Kaçışımız korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil, aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten, hırstan kaçıştır. 

“Kaçışımız, mâsumâne kaygılarla dostça uyarılarımızı sınırsız iştihalarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mania olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır.”

* * *

Şöyle veya böyle, orta yerde bir “kaçış” gerçeği var. Üstelik, bu sıradan kimselerin sıradan sayılacak bir kaçış tarzı da değil. Son derece düşündürücü, hatta ibretlik sayılacak türden bir kopuş, bir kaçış, bir uzaklaşma halidir.

Aydın Beyin yanı sıra, daha başka isimlerin de “kaçış öncesi sancılar” çektiğini yakînen biliyoruz. Pek yakında bunların da ayyuka çıkacağı kuvvetle muhtemeldir.

Burada konuyu ele almamızın sebebi, asla sevinmek ya da üzülmek odaklı değildir.

Asıl nazara vermek istediğimiz şey, pek yakında yaşanacak riskli gelişmelere karşı insanlarımızı önceden uyarmak, ikaz etmektir.

Esasen, biz çoktandır görüyor ve söylüyorduk zaten “Gidişat, hiç de normal değil; siyasî fay hattı alabildiğine gerildi” diye...

İşte, bizim uzun süre önce gördüğümüzü, şimdilerde AKP’li bazı dostlarımız da yeni yeni fark etmeye başladı.

Evet, gördüler ve dikkatle baktıklarında dahi iyi görüyorlar ki, büyük bir sarsıntı artık kaçınılmaz bir hale geldi. Bu sarsıntı ile birlikte, kocaman bir siyasî kalenin temel taşları dahi yerinden oynayarak üstümüze doğru yuvarlanacak. Neticede, ortalık bir enkaz yığını haline gelecek. Ve, pekçok kişi ve çevrenin sermayesi, o ağır enkazın altında kalacak.

İşte, o muhtemel sarsıntıdan ve hasıl olacak ağır enkazdan kaçış süreci başlamış durumda. Meselenin özü, özeti budur.

Netice itibariyle, fanatik taraftar olmayan, yahut aklî muhakemesini bütün bütün kaybetmeyenler, yakın zamanda olacakları şimdiden hissetmeye, yahut dikkatlice düşünüp fark etmeye başladığı içindir ki, kendince bir tedbir alma ihtiyacını duymakta.

Duâ ve temenni edelim ki, şimdilik baskılanan, ama yakında bekleyen siyasî, içtimaî, iktisadî sarsıntılar, bu necip millete pahalıya mal olmasın, ucuz atlatılsın.

Okunma Sayısı: 4026
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Üzeyir

    23.1.2019 14:43:06

    Hükumetler ve iktidarlar ancak ve ancak adaletle, doğrulukla ve hakperestlikle ayakta durabilirler ve varlığını devam ettirebilirler. AKP ise maalesef, bunları başaramadı. Bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek adaleti felç etti. İsrafın önü alınamadı. İşsizliğe bir çare bulunamadı. Eğitim deneme tahtasına döndü. Hazineye ait yüzlerce, belki de binlerce fabrikalar yok pahasına elden çıkarıldı. Yaptıkları 3. köprüden ve G.O.P köprüsünden- aşırı geçiş ücreti sebebiyle- vatandaş geçmeye cesaret edemez hale geldi. Elektrik ve petrole yapılan aşırı zamlar sebebiyle, başta sebze ve meyveler olmak üzere her şey pahalılandı ve vatandaşın alım gücü zayıfladı. Bütün bu durumlara sebep olan bir iktidarın hayatta kalması mümkün değildir. Geçmişte Demokrat Parti yönetimlerinin başarılı icraatlarını görmüş ve yaşamış olan milletimiz yeniden Demokrat Partiye dönecek ve KIR ATI şahlandıracaktır. Gidiş orayadır.

  • Abdullah

    23.1.2019 13:27:57

    Hakikaten Sayın Aydın'nın itirafları İbret verici,bir o kadar dğşündürücü...Kaçtığı şeyler ilginç;çürümeden kaçıyor,seviye düşmesinden kaçıyor,doğrulara tahammul etmeyenlerden kaçıyor,sınırsız ve kifayetsizlerin ihtiraslarından ve ithamlarından kaçıyor.Dost görünenlerden,aldırmazlıklardan,gözü dönmüşlüklerden,hırslılardan kaçıyor. Hırsızlıkla, hainlikle munafıklıkla,yetim hakkını yiyyen yüzsüzlükle ve döneklikle mücadele ettiğini yazıyor.İşin en can alıcı ve kahredici tarafı bütün bunların dost görünen tarafta olmasıdır.Yani dostlardan zuhurudur.Demekki istikamet kaybedilince insan böyle tehlikelere günahlara maruz kalıyor.Böyle çukurlara düşebiliyor! Cenab-ı Hak bu son derece tehlikeli badirelerden,hallerden bu milleti bir an evvel kurtarsın.

  • Osman Yıldırım

    23.1.2019 07:37:56

    Sayın Salihoğlu; Bunlardan kaçış başlamıştır, bakalım bunları Allahı lutfu gören ve bunlara destek olmayanları anarşist olmakla suçlayan ve bunları üstadın tarif ettiği demokratlar olarak gören ihvanlar ne zaman uyanacak ve onların kaçışı ne zaman olacak çok merak etmekteyim.Bu cibali babalar kaçtığı zaman toplunun önündeki engel kalkacak ve herşey daha net görülecektir. Zira bu meczupları duaları hakikatların önünü perdelemektedir. İnşallah o perdelerde bir gün kaçmaya başlayacaktır. Selam ve muhabbetler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı