Evet, besbelli ki, iki siyasî aktör kendi aralarında önceden bu işi pişirmişler ve konuyu bu tarz bir sunumla gündeme taşımayı öngörmüşler. Geriye kalıyor, parti kadrolarının ve teşkilâtlarının 24 Haziran 2018 tarihini içine sindirerek kabullenmesi. Haliyle, diğer partiler için de aynı...

AKP’liler yok diyordu; biz var dedik

Yazılı ve sözlü mesajlarımızı takip edenler bilir, mevcut siyasî iktidarın bir “erken seçim hesabı” içine girdiğini—tâ aylar öncesinden başlamak üzere—kuvvetli bir tahmin olarak hemen her vesile ile yazdık, söyledik, dile getirdik... Üstelik, iktidardaki partinin lider ve sözcülerinin defalarca çıkıp “Erken seçim-meçim yok kardeşim!” demelerine rağmen...

Bizim bu tahminimizin elbetteki bazı mesnetleri, belirtileri ve gerekçeleri vardı. Bunları topluca ve ana başlıklar halinde sıralamaya çalışalım. İşte, aylardır süren erken seçime yönelik hesap ve hazırlık çalışmalarından gerekçeli bazı göstergeler:

1) 16 Nisan 2017 Referandumunda, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, on yedi büyük şehirde yaşanan hezimetin, iktidar cenahını ciddî mânada endişelendirmesi.

2) Bu endişenin bir sonucu olarak, söz konusu büyük şehir belediye başkanlarının, bulundukları makamdan azledilmesi, uzaklaştırılması.

3) Normal şartlarda, mahallî seçimlerin daha evvel yapılacak olması ve fakat (Hezimetin devam edeceği korkusuyla) bu normal işleyişin göze alınamaması.

4) İktidar partisi ile ittifak kuran MHP’nin mahallî seçimlerde kendi partisi hesabına çalışacağından, muhtemel bir katmerli riskin göze alınamaması.

5) Muhalefet cephesindeki ikinci partinin (HDP) olabildiğince baskılanıp sindirilmeye çalışılması. (Bir taşla iki kuş: Hem küçük ortağı hoşnut etmek, hem büyük ortağa oy akışını arttırmak...)

6) Suriye cephesinde savaş halinin vücuda getirilmiş olması. (Vurulacak, yüklenilecek, dişe dokunacak ürkütücü bir iç düşman tehlikesi kalmadığı için, bu kez savaş hali manzaraları ile dış düşman tehlikesinin mevcudiyeti nazara verilerek duyarlı/duygusal kitlenin desteği sağlanmaya çalışılacak.)

7) Medya sektöründeki tekelleşme manevrasının sağlanmaya çalışılması. (Doğan Medya Grubuna bağlı gazete ve televizyon kanallarının satıldığı veya devredildiği şirketin, mevcut siyasî iktidarla dirsek temasında olduğunu Mısır’daki sağır sultan bile biliyor.)

8) Altın, döviz ve akaryakıt piyasasındaki tehlikeli dalgalanmaların bir türlü dizginlenememesi, bunların siyasî otorite tarafından kontrol altına alınamaması. (Bu cephedeki durum, vehâmet verici bir ivme seyrediyor. Dolaylı şekilde, bütün sektörleri, hatta bütün hayatı menfi yönde etkiliyor. Canı yanan insanların artmasıyla paralel şekilde, artık bastırılamayan feryâtların da artıyor olması.)

9) İyi Parti’nin hazırlıksız yakalanarak seçime bu isimle katılmasının engellenmesi.

10) Özellikle iktidar cenahı tarafından yaptırılan seçim anketlerinin, daha önceki dönemler kadar iç açıcı olmaması. Gerek fikrî, gerek siyasî ve gerekse iktisadî yönden günden güne artan memnuniyetsizlikler sebebiyle, iktidar partisinin oylarında ciddi oranda erime olduğu gözlemleniyor. Bu durumun daha da kötüye gitmemesi için, genel seçimlerin mahallî seçimlerden önce yapılması “Cumhur-İttifak”ın hesaplarına daha uygun görünüyor.

***

@salihoglulatif:

26 Şubat 2018 tarihli Twitter hesabımızda şu mesajı yazdık:

- Değişen siyasî dengeler,

- Yeni yeni ittifak arayışları,

- Savaş halinin dolaylı etkileri,

- Partilerin tuhaflaşan aritmetik tablosu,

- Miting-şova dönüştürülen il-ilçe kongreleri,

- Kabine değişikliği sinyalleri, v.s...

Bütün bunlar, genel (CB) seçimin öne alınacağını gösteriyor.