Yaklaşık bir ay süreli aradan sonra, tekrar birlikteyiz. Yeniden merhaba, yeniden Bismillah diyerek başlıyoruz.
Senelik iznimizi ancak kullanabildiğimiz şu geçen bir aylık süre içinde—çok şükür—öncelikle bol bol kitap/risâle okuma ni’metine mazhar olduk.
Hele ki, gece yarısından sonra saat 03-04’lere doğru gelen ve dünyamızı bütünüyle sarıp sarmalayan o derunî fezeyânı tarif etmekten cidden âciz kalıyoruz.
O anda, sahiden bir “kudsî halet-i ruhiye” içine girdiğinizi ve içinden çıkmak istemediğinizi yavaş yavaş hissetmeye başlıyorsunuz.
* * *
Kezâ, aynı zamanda birçok yeri gezip görme ve bilhassa buralardaki dost, kardeş ve okuyucularımızla görüşme, onlarla hemhâl olma, hasbihâl etme imkânını-fırsatını bulduk: Yalova, Eskişehir, Afyon, Kütahya, Bursa-İnegöl, Bozüyük, Sakarya, Gebze okuyucuları.
İlk olarak, birkaç günlüğüne Yalova Esenköy’e gittik. Hemen her mevsimi güzel olan temiz ve güvenli beldenin Ekim günlerinde apayrı bir nur, bir huzur ve sükûn halini müşahade ettik.
Kilometrelerce uzayıp giden o tertemiz sâhil şeridindeki daimî nüfusu 3-4 bin iken, Haziran-Eylül arası dönemde 30-40 bini geçiyor.
Üstad Bediüzzaman’ın doğduğu senelerde, Kafkaslar’dan gelen “93 Muhacirleri”nin gelip yerleşmesiyle kurulan bu eski “balıkçı köyü”ndeki Risâle dersleri ve okumalarının ayrı bir feyzini gördük, hazzını yaşadık.
* * *
İstanbul dışında geçen günlerimizin ikinci durağı Eskişehir oldu. Burada ilk kez düzenlenen kitap fuarına sohbet, seminer, konferans ve imza programlarıyla iştirak ettik.
3-4 günlük Eskişehir programı bir başka geçti. Kitap fuarına gösterilen ilgi, sair yerlere nazaran harikulâde olup had safhadaydı. Yeni Asya, Risâle-i Nur ve sair dinî yayınları bulunduran tek neşriyat idi. Bediüzzaman ve Külliyatın tanıtım posterlerinin bulunduğu platformlar, cidden birer iftihar tablosu teşkil ediyordu. O platforma kimse müdahale etmediği gibi, hemen herkes saygı ve anlayış ile karşıladı. (Bir de, Tokat’ta aynı tabloya şiddetli tepki gösteren ve zorbaca müdahale eden kabadayı taslaklarını hatırlayın...)
Fahri temsilci ve gönüllü çalışanlarıyla Eskişehirli kardeşler, doğrusu hem bizim, hem standımıza gelenlerin gönlünü de fethetti.
Orada, cidden olağanüstü bir hizmet ve faaliyet tablosu sergilenmiş oldu. Menfi yayınlara ve dine muarız cereyanlara karşı bilmâna zaferle neticelenen bu “1.Eskişehir-Sakarya Meydan Fuarı”nda emeği geçen herkesi tebrik ediyor, selâm ve duâlarımızı gönderiyoruz.
* * *
Tokat Kitap Fuarı, mâlum olduğu üzere, çok talihsiz bir vukuât olarak kayıtlara geçti.
Üstad ve Risâle platformunu âdeta bir “gece yarısı darbesi” tarzında tahrip edenlerin yüreksizliğine bakın görün ki, bu kabalığı şimdiye kadar kimse üzerine alınmadı. Tıpkı, 2001’de Çam Dağındaki o gazi (Çam-Katran) ağaçları motorlu testere ile gizlice kesip kaçan ödlek haydutlar gibi...
* * *
Bir kitap fuarı da Van’da düzenlendi. Arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre, orası da kendi şartları içinde başarılı bir organizasyon olmuş.
* * *
TÜYAP’ın organize ettiği Türkiye’deki en büyük ve en hacimli kitap fuarı ise, halen İstanbul Beylikdüzü’deki fuar alanında devam ediyor. Metrobüslerin son durağına çok yakın bir noktada... Yeni Asya standı, 12. Salon’un son etabında.
* * *
Sırada Mersin Kitap Fuarı var. Kasım’ın son haftasında inşaallah oradayız. 25-26 Kasım günlerinde sohbet ve imza programımız var. Merkez ve civardaki bütün dost, kardeş ve okuyucularımızla buluşmak-görüşmek duâ ve temennisiyle...
* * *
@salihoglulatif: TEOG kaldırıldı; ancak, yeni bir ayrımcılık ve yeni bir deneme tahtası ile daha karşı karşıya gelindi: İfade edildiği gibi bazı okullar GÖZDE ve NİTELİKLİ olarak kabul ediliyorsa eğer, diğer kısmı otomatikmen SÖZDE ve NİTELİKSİZ okullar sınıfına girmiş olur.
* * *
GÜNÜN TARİHİ 07 KASIM 1982
Utandıran referandum tablosu
Seçim ve referandum, demokrasinin vazgeçilmez adet ve usûlleridir. Ama, her seçim veya referandumun sonuç tablosu, demokrasi adına gurur verici olmadığı gibi sürûr verici de değildir.
Hatta, bazıları için “utanç verici ve yüz kızartıcı” demek bile mümkün. Meselâ, 12 Eylül Cuntasının hazırlatmış olduğu Darbe Anayasası için 7 Kasım 1982’de yapılan referandum gibi.
Korkunun dağları aştığı, kargaşanın zirveye çıktığı bir atmosferde yapılan o referandumun resmî sonucu, % 92 Kabul-Evet, % 8’i ise Red-Hayır şeklinde oldu.
Acaba, bugün geçmişe bakıp da şu veya bu sebeple, şunun veya bunun etkisi altında kalarak 35 sene evvelki referandumda “Kabul-Evet” tercihinde bulunanların içi rahat mı? Cidden çok merak ediyoruz.