"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gereksiz yere yıkılan dostluklar

M. Latif SALİHOĞLU
17 Temmuz 2017, Pazartesi

Aynı hatalar tekrarlandığı için, biz de mecburen benzer mahiyetteki tembih ve tavsiyeleri tekrarlamak durumunda kalıyoruz. Bu yazı da, aynı mâna ve mahiyetteki yazılardan biri...

* * *

Son yetmiş yıllık demokrasi tarihimiz içinde kurulmuş yüzlerce siyasî parti var. Ama, bunlardan çok az kısmının ismi biliniyor.

Aynı şekilde, 1945’ten sonra kurulun bu partilerin başına geçen liderlerden, genel başkanlardan  çoğunun ismi dahi bilinmiyor.

Siyasî tarihte ismi şöhret bulan parti başkanlarından kimisi icraatıyla tanınıp unutulmaz oldu; kimisi de, daha çok fanatik (bir kısmı paralı, kadrolu) meddahları tarafından övülüp cilâlanarak bol bol reklâm edildi.

İşte, bu yazıda nazara vermek istediğimiz kesim, özellikle bu reklâmcı meddah gürûhudur.

* * *

Paralı ve gönüllü meddahlar, bağlı göründükleri partinin misyonunu veya icraatını anlatmaktan çok, parti genel başkanının meddahlığını, gözü kara avukatlığını yaptıklarından, kırdıkları insanların, yıktıkları dostlukların da haddi hesabı yoktur.

Evet, bir yerde dostlar, ahbaplar birbirini kırıp dökmekten çekinmiyorsa... Hatır-gönül demeyip birileri ortalığı tarumar ediyorsa... Hiç şüphe edilmesin ki, orada tarafgir siyaset, ballı ticaret, şahsî kin veya muhabbet ağır basıyor ve hükmediyor demektir.

Aksi halde, iş çığrından çıkmaz ve ortalık harabeye çevrilmez.

En azından, birbirinin yüzüne bakacak bir mesafe korunup kollanır da, konuşmalar, tartışmalar ona göre yapılır.

Özellikle son 30-40 yıllık çalkantılı süreçte, daha çok “şahıs merkezli siyaset” uğruna, pekçok dost ve ahbabın yakasında, gönüllü meddahlarla paralı saldırganların parmak izleri var. 

Bu zaman zarfında, yine aynı “şahıs merkezli siyaset” sebebiyle, cami içinde ve sâir kudsî mekânlarda dahi birbirini fenâ halde kıranlara şahit olduk. Meselâ, "Bu adamın arkasında namaz kılınmaz" veya “Ben bu adamla aynı safta namaz kılmak, duâ etmek istemem” tarzındaki çıkışlarla, cemaatten birini, hatta yer yer imamları bile kolundan tutup geri çekenler oldu... Aynı kafa yapısındakilerin, cami cemaatini birbirine düşürdüklerine, bilmem sizler şahit oldunuz mu?

Üniversite yıllarında, şadırvanda abdest alırken bizzat yaşadığım, hatta mâruz kaldığım bir şenaat şudur: Aynı görüşte olmadığımız bir vandal, yanındakiyle konuşur gibi yapıp bize lâf çakarak şunları söyledi: "Bizim mücahid liderimize oy vermeyenin dininden imanından şüphe etmek lâzım. Hele gidip oyunu ...’in partisine veriyorsa, onun abdesti-namazı da boşuna. Dinsizden, Masondan bir farkı kalmaz onun." 

Evet, hiç mübalâğasız, yukarıda anlattığımız tarzdaki bed-muamelelere, vaktiyle hem şahit olup bir kısmını yaşadık, hem de çok daha beterini yakın çevremizden duyduk, öğrendik.

Esasında, iş meddahlıkla da sınırlı kalmayıp, en çirkin bir militanlığa dönüşüyor zamanla.

Nasıl olur da onlar gibi düşünmüyor, onların göklere çıkardığı şahsın partisine rey vermiyoruz diye, seviyesi militanlık derekesine inenler tarafından, çok kere üstelik topluluk içinde olmadık şeni' muamelelere maruz kaldık.

* * *

Maalesef, dilleri ısırganotu gibi yakıcı, hareketleri diken gibi batıcı, kanatıcıdır bunların. 

Üstelik, alışkanlığını hiç terk etmeyen kısmı, şöyle geriye dönüp de bu o yaptıklarından hicap duymazlar. Fazilet gösterip hatadan dönme cihetine gitmezler. 

Öyle ki, bir şahıstan yüz çevirseler bile, nevzuhûr yeni bir şahsın peşine takılmaktan, bu kez onu cilâlayıp pohpohlamaktan geri durmazlar. Bunlar, kategorik olarak “Can çıkmayınca, huy çıkmaz” darb-ı meselinde kast edilen gürûha girerler. 

* * *

Bu vesile ile, muhakemeyi büsbütün yitirip terk etmemiş dostlara son bir kaç noktayı daha burada hatırlatmak isteriz.

Ey dost! Şahsa dayalı fikir ve siyasetler çok değişkendir. Kendi içinde tenakuzlar, tersleşmeler kaçınılmazdır. Bunlar için dostunu, ahbabını, akaribini kırmaya değmez.

Değişkenliklere takılıp meçhûllere doğru sürüklenmek yerine, prensiplere bağlanmak daha sağlam ve daha selâmetlidir.

Dün söylediğin şeyleri bugün de, yarın da söyleyebilirsin. Aynı ölçü ve kıstaslarla hayatına, hizmetine kırıksız, dahası mahcubiyetsiz şekilde devam edebilirsin. Aksi halde, hem tersleşmeler, hem de mahcubiyetler kaçınılmaz olur.

Ey aziz dost! Dostluk hatırına sana söyleyecek daha başka sözlerim de var. Fakat, ortada görünen "sindirim krizi" sebebiyle, bir kısmını tehir ederek şimdilik nokta koymayı tercih ediyorum.

***

@salihoglulatif:

Ayrıştırıcı, ötekileştirici ruh ve mizâç, o derece bozulmuş ki, bu milletin yüzde 99’unun müttefik ve hemfikir olduğu 15 Temmuz Meselesinde bile, ayrışmayı körüklüyor.

Okunma Sayısı: 4180
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    18.7.2017 00:55:04

    Dostun hâssası ve şartı budur ki: Kat'iyyen, Sözler'e ve envâr-ı Kur'aniyeye dair olan HİZMETİMİZE CİDDİ TARAFTAR olsun; ve HAKSIZLIĞA ve bid'alara ve dalalete KALBEN tarafdar olmasın, kendine de istifadeye çalışsın. (Mektubat - 344) Ancak buradaki DOST tanımına girmediği halde Üstadın bu tür muhataplara yazdığı mektuplarla, L. SALİHOĞLU'un buradaki üslubu örtüşüyor. Hz. İsa (a.s)'ın dediği gibi: "HERKES ÇUVALINDA OLANI DÖKER!"

  • Adil

    17.7.2017 12:59:16

    Kalemine yüreğine sağlık ...

  • cemal.ozkaya

    17.7.2017 11:50:16

    1995-96 lı yıllarda şu partiye oy vermezsen hakkım haram olsun diyene ve seninle ahirette görüşürüz diyenede bizzat ben muhatap oldum. bunu diyenin biri kızını başörtüsüyle okutmadı başını zorla açtırdı diğeride 6 ay sonra tekrar karşılaştığımızda bende senin gibi düşünüyorum dedi. dedi amma kuran kursları kapatılıp imam hatipler kapatılıp namaz kılanlar kovulmaya başladıktan firmalar yeşil sermaye diye karalanıp kapatıldıktan sonra dedi. yeni asya okumak zor iş yav.

  • Abdullah TUNÇ

    17.7.2017 09:18:23

    Şahısları ölçüsüz tutma,sevme ve tarafgirlik uğruna sergilenen densizlikler, kronik hastalıklar gibidir.Tuttu mu bırakmıyor.Ömür boyu çektiriyor. Zahiren görünen bir ilacı ve tedavisi yoktur. Hele siyasi tarafgirlik, zehirli gazları bünyesinde barındıran bir bataklıktır.İçine düşen zehirlenip gidiyor.Tarafgirlik ve muhabbet gözü; basireti bağlıyor, sağ duyuyu yok ediyor,muhakemeyi kilitliyor,insaf ve vicdanı felç, zihni allak bullak ediyor,ölçü ve denge diye bir şey bırakmıyor insanda...Bu tarafgirlik ve körü körüne muhabbet ahlaki yapıyı da bozuyor.İhlası kırıp,uhuvveti zedeliyor. Müslümanların ittihadına da büyük bir engeldir.İşte bu kadar tehlikeli ve tahripkâr bir özelliğe sahip olduğu için Üstadımız Siyasi tarafgirlikten Allah'a sığınmıştır.Cenab-ı hak bu manevi feci halden bütün müslümanları korusun.Bu bataklığa düşenleri de kurtarsın.

  • Zeydanoğlu

    17.7.2017 05:27:20

    yıllarca beraber aynı safta Kuran ve iman hizmeti için mücahede ettiğimiz, o anlar kendimizce samimi sandığımız, onların yüzünden çoğu kez(tahsil hayatım boyunca)saldırılara maruz kaldığım insanların,bu gün üstadımın açık ve net olan görüşlerini, indi ve sathi anlayışlarıyla ,hatta hakikati ters yüz eden cerbezeleriyle tevil edip,şii ve harici halitası olan ve müslümanları bölüp parçalayan siyasi düşüncenin arkasına üstadımı tabi kılan,cüzi bir menfaat uğruna nurun sadık talebelerine lağım faresi diyen ve alçakça saldıran,şahsi çıkar için esen her rüzgara gazel gibi kapılan menfaat perestleri,mücahede esnasında arkadan hançerleyen hain zihniyeti dost görmüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı