"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hüsrev’in hattı, Ceylân’ın zekâsı

M. Latif SALİHOĞLU
21 Ağustos 2018, Salı
GÜNÜN TARİHİ 21-22 Ağustos 1963-77

Saff-ı evvelden olan Nur Talebelerinin vefât tarihleri ve günleri arasında dikkate değer bazı tevâfuklar var. Bazen aynı senenin peşpeşe günleri, bazen de farklı yılların ardı sıra günleri gibi...

Meselâ, farklı yıllardaki Nisan’ın ilk günlerinde yaşanan bir tefavuk: Zübeyir Gündüzalp, Tahirî Mutlu, M. Emin Birinci... 

Meselâ, yine farklı yıllardaki Ağustos ayının 21, 22 ve 23. gün(gece)lerinde yaşanan bir başka tevafuk: Hüsrev Altınbaşak, Ceylan Çalışkan, Mustafa Nezihi Polat...

Şirin kalemli Hüsrev

Üstad Bediüzzaman’ın “hatta birinci” talebesi olan Ahmed Hüsrev Altınbaşak, 1977 senesinin Ramazan-ı Şerifte 21 Ağustos günü İstanbul’da vefat etti. Naaşı ise, mezar yeri daha evvelden hazırlanmış olan Isparta’ya götürüldü ve orada defnedildi.

Ahmed Hüsrev, Miladi 1899 senesinde Isparta’da doğdu. Babası, Osmanlı Devletinin son dönem Isparta valilerinden Hacı Edhem Beyin torunu Mehmet Bey’dir. Annesi ise, “Hâfız-ı Kurrâ” diye bilinen aileden Aişe Hanımefendidir.

1931’de gördüğü bir rüya üzerine, Barla’ya Üstad Bediüzzaman ziyaretine gidip tanışır. Bu tarihten itibaren onun talebelerinden biri olarak hizmet-i nuriyedeki yerini alır.

Onun hattı fevkâlede güzeldir, şirindir. Üstadı, Şualar’da onun bu ve benzeri hakkındaki meziyetleri hakkında şunları söyler: “Ben dâva eder ve isbat ederim ki, bu soğukta soğuk muamele gören, vücutça hastalıklı bulunan Hüsrev, Türk milletinin mânevî büyük bir kahramânı ve bu vatanın bir halâskârıdır ve Türk milleti onun ile iftihar edecek bir hâlis fedakârıdır. Ve sırr-ı ihlâsa tam mazhar olduğundan benlik ve riyakârlık ve şöhretperestlik bulunmaması cihetiyle, çok hizmet-i vataniye ve milliyesinden bir ikisini beyan etmek zamanı geldi: Bu zât müstesnâ ve şirin kalemiyle nûrlardan altı yüz risâleye yakın yazmış ve vatanın her tarafına neşrederek, komünist perdesi altında dehşetli ifsâda çalışan anarşistliği kırdı ve tecâvüzünü durdurdu ve bu mübârek vatanı ve bu kahraman milleti o zehirden kurtarmak için tesirli tiryâkları her tarafa yetiştirdi. Türk gençlerini ve nesl-i âtiyi büyük bir tehlikeden kurtarmağa vesîle oldu.”

Evlâd-ı Manevi: Abdülkadir Ceylan

Emirdağlı Çalışkanlar Hanedanı"nın en zeki çocuğu olarak bilinen Abdülkadir Ceylan Çalışkan'ın doğum tarihi, kayıtlarda 1929 diye geçiyor. Ay-gün bilinmiyor. 

22 Ağustos 1963'te İstanbul'da bir trafik kazası sonucu vefat ettiğinde, kuvvetle muhtemel ki henüz 33 yaşının içindeydi. Yani, tam da Cennet yaşında vedâ etmiş bu fâni hayata… 

Ceylan Çalışkan'ı asıl Cennetlik kılan ve hayatının dönüm noktasını teşkil eden hadise ise, 1944 yılı yaz mevsimi sonlarında vuku buldu. Denizli Hapsinden kurtulan Üstad Bediüzzaman, o tarihte Emirdağ'ında mecburi ikamete tabi tutulmuştu. 

Ceylan, henüz 14-15 yaşlarındaydı. İlköğretim mektebini bitirmiş, lise ve daha yükseğini okuma niyetine girmişti. Fevkalâde zeki ve hareketli bir çocuk olduğundan, babası Mehmet Çalışkan da onu okutmak istiyordu. 

Baba-oğul, birlikte Bediüzzaman Hazretlerinin yanına geldiler. Ceylan'ın tahsil meselesini ona danıştılar. Üstad, şunu söyler: "İyi. O halde, evvelâ benden imân dersini alsın; sonra yüksek mektebe devam etsin." 

Onlar da, zaten her tavsiyesine hürmetle riayet ettikleri Üstad'ın bu teklifini emir telâkki ederek kabullendiler. 

Genç Ceylan Çalışkan, işte o günden itibaren Üstad Bediüzzaman'ın hem talebesi, hem hizmetkârı, hem kâtibi, hem de “mânevî evlâdı” oldu.  Dahası, onun bu hususiyeti, ömrünün sonuna kadar hiç kırıksız ve kesintisiz bir şekilde devam edip gitti. 

Bütün Çalışkanlar Hanedanı gibi, kendisi de Şeyh Abdülkadir-i Geylânî'nin neslindendir. Üstelik, kendi ismi de, o mühim ve mübarek zâta ithafen konulmuştur: Abdülkadir Ceylan. (NOT: Arapça'da "G" harfi yok. Dolayısıyla "Geylânî", Arapça'da "Ceylânî" diye okunur ki, Ceylan ismi de buradan geliyor.) 

***

-Müstesna Nur Talebelerinden Hüsrev, Ceylan ve Mustafa Polat, farklı yıllarda ve fakat Ağustos ayının tevâfuken 21, 22 ve 23. günlerinde vefat ettiler.

Okunma Sayısı: 2160
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    21.8.2018 05:04:13

    Üstad'a hizmetkar talebe olanlarin kism-i azami secilmis evlad-i Resullerdir. Sakirdlerinin mütebakisi manevî seyyidlerdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı