Yeni Türkiye tarihine dair aydınlatılmasını en çok istediğim ve üzerinde çokça tahşidat yaptığım hadiselerin başında 1923 yılı Mart ayı sonlarında işlenen Ali Şükrü Bey cinayeti gelir.
Bu hadise, yeni Türkiye’de hem ilk olması, hem de dinî, fikrî ve siyasî yönü itibariyle bir takım farklı bağlantılarının bulunması bakımından çok büyük önem arz etmektedir.
İlk cinayetin arka plânı aydınlatılamadığı takdirde, onu takip eden ve tâ günümüze kadar devam eden yüzlerce benzer hadiselerin aydınlatılması da mümkün olmaz.
Cesurane bir araştırma ve karanlıkta kalan noktaları bütün yönleriyle vüzûha kavuşturma şansı veya imkânı olmadığı takdirde ise, muhtelifül-cins komplo teorilerinin de ardı arkası kesilmez.
Dolayısıyla da, herkes kendi dünya görüşüne göre konuyu ele alır. İstediği tarzda yorumlar, hatta birtakım hükümler çıkarır. Bu ise, ortalığı daha da bulandırır, kafaları daha da karıştırmaya hizmet eder. Ki, maalesef 90 küsûr yıldır yaşadıklarımızın hemen tamamı bundan ibaret.
Yani, devletin ve milletin mukadderatında önemli rol oynamış hadiselerin çoğu sathî şekilde biliniyor. Dahası, yarım yamalak şekilde anlatıldığı için, yaşananlardan gerekli dersler de çıkarılamıyor.
Gerek bu sebeple, gerekse daha başka sebeplere istinaden olsun, yakın tarihimizde vuku bulmuş ve mahiyeti muğlak kalmış hadiselerin yeni baştan tek tek ele alınarak, yeni nesillere ders çıkaracak doğru bilgilerin aktarılmasında artık zaruret hasıl olmuştur.
Ama, işe öncelikle ve özellikle yine Ali Şükrü Bey cinayetinden başlamak gerekiyor. Aksi halde...
BİR: Vatanını terk eden Çerkes Ethem Hadisesi aydınlatılamaz. Zira, iç şüphe yok ki, Ali Şükrü Beyin muarızları ile Çerkez Ethem'in muarızları aynı kafanın, aynı anlayışın mensuplarıydı..
İKİ: Topal Osman Hadisesi aydınlatılamaz. Şurası muhakkak ki: Biri Giresunlu, diğeri Trabzonlu olan bu iki hemşehri, aynı zamanda "millî dâvâ" arkadaşıydı. Demek ki, birileri Osman Ağayı tesirli bir sûrette gizlice kışkırtarak onu can yoldaşının can düşmanı haline getirdi, onu katil yaptı ve hemen ardından onun da vücudunu ortadan kaldırttı. Böylelikle, cinayetin izi ve adresi karartılmış oldu.
ÜÇ: İzmir Sûikastı gerekçesiyle idam edilen Ziya Hurşit hadisesi aydınlatılamaz. Dolayısıyla, sûikast senaryosu da aydınlatılamaz. (Evet "senaryo", çünkü ortada yaşanmış bir vukuat, yani bir sûikast yok iken mahkeme açıldı ve idamlar yapıldı.)
DÖRT: Halid Paşa cinayeti de aydınlatılamaz... İstiklâl Harbi kahramanlarından olan Ardahan mebusu (Deli) Halid Paşa, 1925 yılı başlarında Meclis binasının içinde vurularak öldürüldü. Onu vuran kişi, Ali Şükrü Beyin de muhalifi olan Ali Çetinkaya'dır. Bu şahıs, aynı zamanda Ziya Hurşit'i idam ettiren İstiklâl Mahkemesi’nin başkanı ve İnönü hükümetlerinin de Ulaştırma Bakanıdır.
BEŞ: Mehmed Âkif'in neden vatanını terk ederek Kahire’ye gittiği hususu hakkıyla izah edilemez.
ALTI: Eski Millî Eğitim Bakanı ve Lozan delegesi Dr. Rıza Nur'un niçin Türkiye'yi terk ettiği hakkıyla izah edilemez.
YEDİ: Meclis'teki ilk muhalefet hareketinin neden bastırıldığı ve muhaliflerin niçin susturularak siyasetten dışlandığı lâyık-ı veçhiyle izah edilemez... Başta, Ali Şükrü Beyin arkadaşları olan Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey ve Nureddin Paşa olmak üzere, 1924'te kurulan TCF’nin özellikle yönetim kademesindeki şahsiyetler: Karabekir, Bele, Cebesoy, Adıvar...
SEKİZ: Bediüzzaman Said Nursî'nin, "en kara bir hava" hissederek bir-iki ay sonra Ankara'dan niçin ayrıldığı hususu hakkıyla izah edilemez... Üstad Bediüzzaman ile Ali Şükrü Bey, iki samimî dost idiler. İçkinin yasaklanmasında fikrî müştereklikleri bulunduğu gibi, neşriyat sahasında da müşterek çalışmaları vardı. Üstad'ın bazı eserleri, Ali Şükrü Matbaasında basıldı.
DOKUZ: Lozan Konferansı’nın içyüzü hakkıyla aydınlatılamaz... Zira, o günlerde Meclis'te defalarca "gizli celse" yapıldı. İsmet Paşa yandaşları ile Ali Şükrü Bey, görüşme safhasında defalarca karşı karşıya geldi. Zaman zaman sert tartışmalar, hatta tehdit yüklü sataşmalar yaşandı.
ON: Daha sonraları vuku bulan sûikastlar ve kanlı darbelerin mahiyeti anlaşılamaz... Çünkü, tek parti zihniyetinin farklı bir sese, yahut bir başka siyasî temayüle tahammülü yoktu. Bunlar göründüğü anda, en sert şekilde bastırılmaktan çekinilmedi. Ali Şükrü Bey cinayetiyle başlayan istibdat halkaları, yıllar yılı zincirleme devam etti ve defalarca demokrasinin canına okundu.
* * *
Evet, yeni Meclis'te işlenen ilk siyasî cinayet olması bakımından, Ali Şükrü Bey hadisesi son derece önemlidir. Bu hadise etraflıca sorgulanıp aydınlığa kavuşturulduğu takdirde, gerisinin de çorap söküğü gibi geleceğine inanıyoruz.
@salihoglulatif:
Leyle-i Regàibin Kudsiyeti: Rahmetenlilâlemin olan Hazret-i Risâlet (asm), âlem-i şehadete teşrîf ediyor. Ve, kâinat o geceyi alkışlıyor. (BSN)