"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan avcıları

M. Latif SALİHOĞLU
05 Temmuz 2018, Perşembe
Ekolojik dengeyi bozan hayvan avcıları ile bir türlü başedilememişken, cemiyetin başına musallat olan bir de “insan avcıları” türedi ki, yapıp ettikleriyle “Kıyâmet alâmeti” sayılacak bir vahâmeti çağrıştırıyor.

Bunlar, sadece kız veya erkek çocukları kaçırmıyor; genç kızları, delikanlıları, hatta yetişkin insanları da kaçırıp kayıplara karışıyor.

Türkiye’de şu anda yerli-yabancı binlerce “kayıp insan” var. Gün geçtikçe de, kayıpların hem sayısında, hem de mikyasında maalesef ciddî artışlar gözlemleniyor.

Kayıp ve kaçırılmaların başında büyük şehirler ile Doğu illeri gelirken; yabancılarda ise, Suriye’li sığınmacıların çocukları geliyor.

Uzun çabalar neticesinde sağ veya ölü halde bulunanların başına gelenleri, insanın dinlemeye de, anlatmaya da yüreği yetmiyor.

Öylesine vahşice işlenmiş cinayetler, öylesine korku ve dehşet uyandıran dramatik hikâyeler var ki, öğrendiğinizde, hiç tereddüt geçirmeden diyorsunuz ki “Bunu bir vahşî canavar yapmaz; bunu, insan olan bir insan da yapmaz, yapamaz.”

* * *

Sözün burasında, sizinle ibretlik bir hatırayı paylaşarak bitirelim: 1995 Temmuz’unda ailecek Barla Dağlarına gittik. Dağın tepesinde, henüz kesilmemiş haldeki o meşhûr Çam ile Katran ağacının tam ortasına çadırımızı kurduk.

Orada iken, Barlalı Sıddık Süleyman’ın yeğeni, 80 küsûr yaşlarındaki Hüseyin Bülbül Ağabey geldi. Gün boyu sohbet ettik. Kendisinden orijinal hatıralar dinledik. Henüz 13-14 yaşlarında iken Üstad Bediüzzaman ile yaşadıkları bir mâcera şöyledir: Gece vakti, Barla Dağlarında sürü halinde dolaşan kurtlar ulumaya başlıyor. Sesleri dağlarda yankılanıyor. Bu esnada, kendisi korkmaya başlıyor. Onun bu halini gören Üstad Bediüzzaman, teselli bâbında şöyle ibretlik bir nasihatta bulunuyor:

“Kardaşım korkma! Bunlar gelip bize saldırmazlar. Dizginleri Cenâb-ı Hakk’ın elinde. Yoksa, tâ evimize kadar gelir, bize zarar verirlerdi... Kardaşım, sen hayvanın vahşisinden değil, insanın vahşisinden kork. Dizginleri serbest bırakıldığı için, insanın vahşisi çok daha tehlikeli ve muzırdır.”

***

GÜNÜN TARİHİ 5 Temmuz 1964

Darbe sıtması

Yakın tarihimizin hür iradeyi hedef alan en zalim ve en kanlı hadisesi olan 27 Mayıs Darbesi, Demokrat misyonun güzide temsilcilerini biçti. Özetle: Astı, vurdu, sürdü, zindana attı, işkenceyle katletti...

Ne var ki, yapılan bunca vahşiyane zulüm ve baskı, kalbi nasırlaşmış, gözünü kan bürümüş bazı darbecileri tatmin etmeye yetmedi.

Bilhassa 1961 seçimlerinde, Demokrat misyonun bu kez Adalet Partisi ile devam ettiğini gören gözü dönmüş herifler, yine darbe yapma ve artık bu misyonun takipçilerini kökten kıyıp biçme heves ve düşüncesi içine girdiler.

İşte, bu “Darbe manyakları”nın başını çekenlerden biri Albay Talat Aydemir, bir diğeri ise  Binbaşı Fethi Gürcan idi.

Hadiselerin gelişme seyri kısaca şöyledir:

Aydemir ve adamlarının ilk darbe teşebbüsü 22 Şubat 1962'de oldu. Ancak, neticesi akim kaldı. Cuntacılar, alelusûl yargılandı ve küçük cezalara çarptırılarak, mesele güya kapatıldı.

"Darbecilik sıtması" nükseden Aydemir, bir yıl sonra (21 Mayıs 1963) yeni bir darbe teşebbüsünde daha bulundu. Hatta, bazı askerî birliklerde tank ve toplarla harekete bile geçildi.

Ayrıca, TRT Radyosu basıldı ve zorla ele geçirdi. Hatta "Askerî ihtilâl oldu" diye de anons yapıldı ve bu yönde yayına başlandı. Ancak, yine başarılı olamadılar, bastırıldılar, yakalandılar ve bu kez en ağır bir şekilde cezalandırıldılar.

Aylar süren askerî yargılamalar neticesinde, Emekli Kurmay Albay Talât Aydemir ile yakın arkadaşı Emekli Sü­vari Binbaşı Fethi Gürcan idama mahkûm edildi. İki kez darbe teşebbüsünde bulunan cunta lideri Talat Aydemir’in cezası 5 Temmuz 1964'te Ankara'da infaz edildi. Fethi Gürcan, 27 Haziran’da asılmıştı.

***

@salihoglulatif:

Evet, zaman ve hadiseler gösterdi ki, insanın vahşisi, hayvanın vahşisinden çok daha muzır ve tehlikelidir.

 

Okunma Sayısı: 6362
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Hocaoğlu

    5.7.2018 09:36:49

    Böyle sapıklara verilecek cezanın İslamî ölçülere uygun olması, en azından dinî hükümlere ters düşmemesi gerektiği kanaatindeyim. Ama, her şeyden önce yeterince bir ahlakî terbiyenin verilmesi lazım, hatta olmazsa olmaz şartlardan biri...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı