"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İspanya’dan Selanik’e büyük göç

M. Latif SALİHOĞLU
14 Mart 2024, Perşembe
“Evet, Ben Selanikliyim” isimli kitabın yazarı Ilgaz Zorlu, Yahudilerin, özellikle de Sabetaycıların gizli-saklı bütün sırlarını ifşa etmeye çalıştı.

Araştırdığı kaynaklara dayanarak ifade ettiğine göre, İzmir’in Agorası’nda doğan Sabetay Sevi’nin ailesi Selanik’ten, oraya İspanya’dan, İspanya’ya da Horasan’dan gelmişler.

Üstad Bediüzzaman da, Şualar isimli eserinde aynı tarihî realite ile örtüşen şu ifadeleri kullanır: “Yahudi milleti, hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar.” (14. Şuâ)

*

 Dünyada hiç devlet kuramayan (İsrail hariç) ve bulundukları hemen yerde devletler-hükûmetler eliyle sürgüne zorlanan Yahudiler, en büyük bir sürgün cezasını da 1490’larda İspanya hükümetinden gördüler.

O tarihlerde Yahudi toplumu ile ciddi anlaşmazlığa düşen İspanya hükümeti, çareyi baskı ve yıldırma politikasında buldu: Onlara, önce dinlerini değiştirip Hıristiyanlığı kabul etmeleri istendi. Direnme gösterenlere şiddetli baskı uygulanmaya başlandı. Papazlar da hükümetin bu yöndeki tasarrufuna destek verince, mesele daha da ciddileşti.

İspanya Kraliçesi İsabella, Mart 1492 tarihinde bütün Yahudilerin—en geç Ağustos ayı başına kadar—ülkeden çıkarılmaları yönünde bir emirnâme yayınladı. Bu deklarasyon, nüfusları 300 bini bulan Yahudiler için tarihin dönüm noktası oldu. Onları çok zor günler bekliyordu. Zira, çeşitli ülkelere yaptıkları müracaatların hiçbiri kabul edilmiyor, kapılar bir bir yüzlerine kapatılıyordu.

Sonunda, onların imdadına Osmanlı Padişahı Sultan II. Bayezid’in merhameti yetişti. Padişahın fermânı ile gruplar halinde Selânik, İstanbul ve İzmir taraflarına gelip yerleşmeye başladılar.

***

Osmanlı topraklarına vaktiyle sığınmacı olarak gelip yerleşen Yahudi toplumu, 1665 senesinde pek mühim bir vukuata karıştılar. Sabetay Sevi (1626–1676) isimli ruhanî lider, o tarihte binlerce müridiyle ortaya çıktı ve kendinde bir “İlâhî güç” tevehhüm etti. Müritleri ona Mesih, yani kıyamete yakın ortaya çıkacak olan kurtarıcı nazarıyla baktılar.

Sevi ve adamları bununla da kalmadılar, İzmir’den hareketle İstanbul üzerine yürüyüşe geçtiler. Bunlar, hükümet merkezine gelecek ve güya devleti ele geçireceklerdi.

Derdest edilen Sabetay Sevi’nin cezası idam idi. Ancak, ona Müslümanlığı kabul etmesi halinde affedileceği söylendi. O da tamam dedi, İslâm dinini kabul ettiğini, ayrıca “Mehmet Aziz” ismini aldığını söyledi. Tabii, yalan yere ve tamamen kandırmaca bir şekilde…

Onun bu yaptığı bir takiyye idi. Kendisi ve binlerce müridi hakiki Müslüman değil, sadece “dönme” olmuştu. Müritlerinin bir kısmı ise, yalandan da olsa İslamiyeti kabul etmeyeceklerini ifade edip yollarını ayırdılar.

***

Çoğunluğu İzmir ve Selânik’te yaşayan Sebataycı Yahudiler, dönme olsun olmasın, gizliden gizliye Osmanlı’nın kuyusunu kazmada, kendilerine merhamet eden bu mümtaz hanedana ihanet etmede anlaşmış, adeta söz birliğine varmış gibiydiler.

Nitekim, ilk fırsatta Osmanlı’nın kuyusunu kazmaktan geri durmadılar. Aynen 1808 ve 1909’da olduğu gibi.

Bir tertip ve kumpas eseri olan “31 Mart Vak’ası”nı bahane eden Masonlar ve Siyonistler, 23 Nisan 1909’da dört asır önce gelip sığındıkları aynı yerde “Hareket Ordusu” ismiyle bir silâhlı birlik kurdular ve derhal İstanbul’un üzerine yürüdüler. 3–4 gün sonra İstanbul’a gelen ve bir darbe ile idareyi ele geçiren bu ordu, Meşrûtî idareyi kabul etmiş olan Sultan Abdülhamid’i gayet çirkin bir metotla tahttan indirerek, bir bakıma idareye hakim oldular.

Padişaha Meclis’in “Hall Emri”ni götüren heyetin başında, azılı Sebatayist Selânik mebusu Emanuel Karasso vardı. Netice itibariyle, aşırı merhametten şiddetli bir maraz çıkmıştı.

Elhasıl: Tarihteki Yeniçeri isyanları dahil, hemen bütün darbe ve muhtıraların arkasında yine Dönmelerin, Masonların, Siyonistlerin desteği ve parmağı vardır. Merhametine sığındıkları Müslüman Türklerin en büyük ihaneti onlar yaptılar. Tabiatları gereği, önce sığınırlar, sonra da aynı yeri işgal sûretiyle ele geçirmeye çalışırlar. Nitekim, Siyonistler, Filistin topraklarının çoğunu aynı metodla işgal ettiler.

Okunma Sayısı: 1983
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gönül

    28.3.2024 06:10:13

    Hayırlı sabahlar, şimdi şöyle, dönmeleri nasıl bilebiliriz .Mubalede her tarafa yerleştirilmiş turkler var.Simdi bunlarda mı dönme oluyor. Teşekkür ediyorum.

  • Kenan

    26.3.2024 10:47:05

    Yorumumu yazarken çok basit yazmışım. Aklımdan geçeni iyi ifade edememişim. Yanlış anlaşılmaya sebep olacak şekile dönüşmüş. Hem açıklaması için muhterem yazara teşekkür ederim, hem de özür dilerim.

  • S.topuz

    14.3.2024 18:43:19

    ..."Yahudilere müteveccih şu iki hükm-ü Kur'anî, o milletin hayat-ı içtimaiye-i insaniyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müdhiş düstur-u umumîyi tazammun eder ki: Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa'y ü ameli, sermaye ile mübareze ettirip fukarayı zenginlerle çarpıştıran, muzaaf riba yapıp bankaları tesise sebebiyet veren ve hile ve hud'a ile cem'-i mal eden o millet olduğu gibi; mahrum kaldıkları ve daima zulmünü gördükleri hükûmetlerden ve galiblerden intikamlarını almak için her çeşit fesad komitelerine karışan ve her nevi ihtilale parmak karıştıran yine o millet olduğunu ifade ediyor." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı İşaratül i'caz

  • S.topuz

    14.3.2024 18:41:39

    وَلَتَجِدَنَّهُمْ اَحْرَصَ النَّاسِ عَلٰى حَيٰوةٍ ٭ وَتَرٰى كَث۪يرً مِنْهُمْ يُسَارِعُونَ فِى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاَكْلِهِمُ السُّحْتَ لَبِئْسَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ٭ وَيَسْعَوْنَ فِى الْاَرْضِ فَسَادًا وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ ٭ وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَن۪ٓى اِسْرَٓائ۪يلَ فِى الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِى الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ ٭ وَلَا تَعْثَوْا فِى الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَ    Yahudilere müteveccih şu iki hükm-ü Kur'anî, o milletin hayat-ı içtimaiye-i insaniyede dolap hilesiyle çevirdikleri şu iki müdhiş düstur-u umumîyi tazammun eder ki: Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi sarsan ve sa'y ü ameli, sermaye ile mübareze ettirip fukarayı zenginlerle çarpıştıran, muzaaf riba yapıp bankaları tesise sebebiyet veren.."... Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı İşaratul i'caz

  • Latif Salihoğlu

    14.3.2024 17:16:24

    Fatih Sultan Mehmed’in oğlu olan Sultan Bayezid-i Veli, çok mülayim, merhametli, yufka yürekli bir şahsiyet idi. İran’da Safevi Devletini kuran Şah İsmail, Doğu Anadolu bölgelerinde zulümkârlığıyla kasıp kavurduğu halde, zulmüne göz yumuyor ve üzerine kuvvet gönderme cihetine gitmiyordu. Hatta, bu yüzden Oğlu Şezâde (Sultan) Selim ile karşı karşıya geldi. İspanya’dan kovulan Yahudiler, yine onun merhametine istinaden kitleler halinde gelip Osmanlı mülküne sığındılar. Zaten zengin ve süper güç olan Osmanlı’nın o dönemde menfaat karşılığı bunu yapması söz konusu değil. Durum “Ziyade merhamet, maraz getirir”den ibaret. Ya da “Besle kargayı, oysun gözünü…” Hem Yahudileri temize çıkarmaya, hem bu yazının tesiri kırmaya yönelik olarak şüphe, tereddüt vesvese ilka eden bir yorum sebebiyle bu izahatı yapmak durumda kaldık.

  • Arda Yıldız

    14.3.2024 16:26:29

    İşta Müslüman Türk milletinin şefkati merhameti böyledir. Ermeniler, Yunanlar, Yahudiler kurtuluş savaşı sürecinde maalesef Osmanlıyı parçalamaya alet oldular. Osmanlı hiçbir zaman mazlumu yüzüstü bırakmadı. Çok şükür ki tarihte utanılacak bir ecdadımız yok. Diğer birçok millet tarihlerindeki zulümlerin utancını torunlarına miras olarak bıraktı.

  • Kenan

    14.3.2024 16:12:16

    Merhamet sebebiyle kabul edilmeleri bana pek mantıklı gelmiyor. Bir menfaat olmasa izin verilmezdi. Ayrıca genellemeler de pek hoş bir şey değil

  • Said Yüksekdağ

    14.3.2024 15:25:30

    Allah razı olsun ağabeyim. Çok önemli tesbitler bunlar. Yahudi milletinin gerçek yüzünü iyi bilmek ve öğrenmek gerekir.

  • S.topuz

    14.3.2024 11:50:45

    Demekki yine yapmakta oldukları azamî hırs ve haset ve de ZULÜM ve KATLİAMLAR sebebiyle "ZİLLET ve MESKENET" şartları, alâmetleri zuhur etmeye başladı. Neticede ne olacak? Zaman gösterecek ve bizde o zaman belki görürüz. Zaman en güzel tefsirdir! ..."Fakat bu Filistin mes'elesinde, hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki Enbiya-i Benî-İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından çabuk tokat yemiyorlar."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Şualar - 507 Demekki geç-meç bi TOKAT daha yiyecekleri anlaşılıyor, Allah'ü e'lem! Veya; ..."Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar. Nasılki küçük kabahatleri işleyenlerin, nahiyelerde cezaları verilir. Büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir." Lemalar 48 Belkide bu gözü dönmüşler Kıyametin çabuk kopmasına mı sebep olacaklar? En doğrusunu Allah c.c bilir!

  • Ö.Ergun

    14.3.2024 09:54:33

    Muthiş tesbitler, özellikle son kısımda ki, önce sığınırlar sonra sığındıkları yeri işgal ederler... Bana hiç yabancı gelmedi

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı