"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kısaca, açıkça, mertçe...

M. Latif SALİHOĞLU
22 Mart 2017, Çarşamba
Konumuz, bir önceki yazı konusunun devamı.

Yani, Üstad Bediüzzaman’ın bir asır evvel doğrudan doğruya “haricî mütecâviz düşmanlar” hakkında ifade etmiş olduğu bir kıyaslamanın, bazı kimseler tarafından günümüz iç siyasetine veya siyasilerine tatbik edilmeye çalışılması meselesi...

Bu konuda söylenecek çok şey var. Ancak, meselenin herkes tarafından anlaşılacağı netlikte ve açıklıkta, mümkün olduğunca da kısa maddeler halinde bir kez daha dikkat nazarlarına takdim ediyoruz.

İşte, Sünûhât’ta zikredilen o mânidar ifadeler:  “Bence yol ikidir; mizânın (terazinin) iki kefesi gibi. Birinin hiffeti (hafiflemesi), ötekinin sıkletine (ağırlığı hesabına) geçer. Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver’e, Venizelos ile beraber Said Halim’e vurmam. Nazarımda vuran da sefildir.” (Age, s. 67)

Şimdi, kısa bölümler halinde meselenin tahliline geçiyoruz.

* * *

Buradakî cevabî sözler, Birinci Dünya Savaşı’ndaki şartlar ve dengeler nazar-ı itibara alınarak sarf edilmiştir. Normal sulh şartlarına göre sarf edilmediği gibi, doğrudan dahilî siyasetle de ilgili değildir.

* * *

Bediüzzaman, burada haricî saldırgan düşmanların reisleri ile Osmanlı devlet ricâlinin isimlerini açıkça ve mertçe zikrediyor.

Onun bu yöndeki sözlerini kim, nereye tatbik etmeye çalışıyorsa, onun da aynı netlikte ve aynı mertlikte yine isim zikretmesi icap ediyor. Aksi halde, kaçak, kaypak ve nâmertçe bir tutum söz konusu olur ki, bunu kabul etmek mümkün değil.

Evet, kim ki bazı siyasîleri “Enver, Said Halim” yerine koyup da, “Antranik ile Venizelos”un yerine kimi koyduğunu mertçe söylemiyorsa, o kimse ya cahil, ya saptırmacı, ya istismarcı, ya da iflâh olmaz bir tarafgirdir.

Tıpkı, 1982 ve 2010 referandumlarında aynı şeyleri yaptıkları gibi...

* * *

Bediüzzaman, haricî düşmanın saldırısı karşısında “mizânın iki kefesi” gibi “yol ikidir” diyerek, böylesi durumlarda herkesin bu iki şıktan birini tercih etmesi gerektiğini vurguluyor.

Peki, aynı Üstad “dahilî siyaset” için de aynı ölçüyü mü veriyor? Lâhikalarda iki partiden, iki şıktan mı bahsediyor? Yani, hemen herkesin bildiği “Bu vatanda dört parti var” demiyor mu?

Kezâ, çok çarpıcı şekilde “Haydar Ağa, Haydo ve Haydar” şıklarını tek tek zikretmiyor mu?

Bu tasniflerine kimsenin bir itirazı olabilir mi? O halde, kim ne hakla Üstad Bediüzzaman’a âdeta “Bu vatanda iki parti var” veya sadece “Haydo ile Haydar Ağa var”  dedirtmeye çalışıyor?

* * *

Üstad Bediüzzaman’ın, o mukayeseli sözlerinin, dahilî siyasetle bir alâkasının bulunmadığına bir delil de şudur: Aynı bahiste geçen bir önceki suâlde “Neden geldin geleli siyasete karışmıyorsun?” deniliyor. Kısa cevabı da şudur: “Eûzübillahi mine'ş-şeytani ve's-siyaseti.” 

Bu da gösteriyor ki, mezkûr bahiste, dahilî siyaset söz konusu bile değil ve olamaz.

* * *

Antranik ile Venizelos, bizim can, mal, mülk, din, vatan, millet düşmanımızdır.  Görüldükleri yerde öldürülmeleri câizdir.

Peki, onlar için söylenen o hükmî ifadeleri, tutup Türkiye’deki politikacılara uygulatmak mümkün mü?

Meselâ, EVET-HAYIR cephesinde, kimin, yani hangi siyasinin öldürülmesi caizdir?

Dahası, Nur Risâlelerine istinaden, kim çıkıp “Ben falanı-filânı öldürmeye hazırım” diyebilir?

* * *

Enver ile Said Halim, baş düşmanları olan Venizelos ile Antranik'e karşı en ağır silâhları kullanıyor. Taraflar, karşılıklı olarak da birbirlerini imhaya çalışıyor. Benzer bir davranışın hazır liderlere veya siyasî partilere karşı tatbik edilmesi mümkün mü?

* * *

Üstad Bediüzzaman'ın vermiş olduğu söz konusu misâl, "Harice karşı kuvvet kullanılabilir" düstûruyla izah edilebilir. Ama, o düstûr "Dahildeki müsbet hareket" düstûruyla hiçbir şekilde örtüşmez. Asla ve kat’a. Zira, haricî cihad başka, dahildeki cihad başkadır.

* * *

Bediüzzaman, haricî düşmanın hücûm ve taarruzu karşısında, İttihatçılarla yaşadığı dahilî (siyasî) ihtilâfı terk ederek, talebeleriyle birlikte cepheye koşmuş ve Kafkas Cephesi’nde yaralanıp tâ esir edilinceye kadar da vargücüyle mücadele etmiştir. 

Bundan da asla pişman olmamıştır. Onun bu halini yadırgayanlara ise, işte söz konusu o susturucu cevabı vermiştir: “Nazarımda, vuran da sefildir.”

Allah, bizi böylesi sefilliklere düşmekten de, Bediüzzaman'ın sözlerini çarpıtma veya tersine çevirme sefilliğine düşmekten de muhafaza eylesin.

@salihoglulatif: Soru: Erdoğan'ın hiç mi bir siyasî başarısı yok?

Cevap: Elbette var: 40 yıllık Demokrat Nurcuları "gömleksiz" Millî Görüş çizgisine çekme başarısı.

***

Bazı sosyal gruplar "Referandumda SERBEST" kararı almış.

Bu halde bile, seçmenin önünde 2 değil, 4 tercih şıkkı var demektir: EVET, HAYIR, İPTAL, PROTESTO

Ama, bu tercihlerden hiç biri, seçmen vatandaşı Venizelos, ya da Antranik durumuna düşürmüyor.

Okunma Sayısı: 6133
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Davut Yıldırım

    22.3.2017 15:56:54

    Yeni Asya çizgisinde ve istikametinde olmak ve kalmak nasip meselesidir . Yeni Asya'da hak çizgisinde olanlar hakikat eleğinden geçiyor her dönem . Uygun olmayanlar eleniyor birer birer .

  • Abdullah TUNÇ

    22.3.2017 10:17:57

    Tarih seyri içinde gelişen siyasi hadiseler karşısında,Üstadın almış olduğu tavır,eğilim ve hareketini net,berrak ve dosdoğru bir biçimde bir iki makalede açıkladığı için yazarımızı can-ı gönülden tebrik ediyorum. İşte tarihi hadiseleri böyle doğru okumak ve anlamak lazım. Bu çok önemli bir husustur.Yoksa dehşetli yanlışlara düşmek ihtimali kuvvetlidir. Ve bu beraberinde feci sonuçlar getirir.Tarih doğru okunmaz,olaylar günün şartları içinde doğru değerlendirilmezse,yanlış hüküm vermeler,hatalar kaçınılmazdır. Makalede belirtildiği gibi,dış siyaset ve harp şartları için gösterilen bir tavrı,eğilimi,sulh zamanında ve iç siyasette tatbik ederseniz; dehşetli bir hata yapar,çok ağır bir sorumluluk ve vebalın altına girersiniz...Aklı başında olan hiç kimse bu duruma düşmek istemez.Her neyse..İyi ki varsın Yeni Asya,iyi ki varsınız istikamet rehberi sevgili yazarlarımız.Hepinizi can-ı gönülden takdir ve tebrik ediyorum.Cenab-ı Hak inayet ve himayetini üzerinizden eksik etmesin.Amin.

  • HÜSEYİN İLHAN

    22.3.2017 07:36:06

    Evet demek için üstadı ve risalei nurları kullanarak haksız ve hukuksuzluğu sahiplenen şahıslar acaba yarın ahiretten muafmısınız.

  • Osman Yıldırım

    22.3.2017 07:32:10

    Evet Latif Bey, Erdogan'in en büyük başarısı demokrat olan nurculari siyasal ıslamcı yapmasidir, tabii başarı kabul edilebilirse.Yani hayatını demokrasi ve meşrutiyet için feda eden ustadlarina ters düşme pahasına bazı nurcular siyasal islamcilarin peşine düşmeyi birileri kabul edebilir ancak vatan millet ve mukaddesat adına bu bir cinayettir ve bir nevi intihardir. Cenab i Hak şuur ve basiret insan etsin inşallah.

  • Nursi tilmizi nursi

    22.3.2017 06:13:18

    Rabbime şükrediyorum hem de binlerce defa,hamd ediyorum milyon kere.Kendimi güçlü huzurlu cenneteymiş gibi his ediyorum hiçbir zaman olmadığı gibi.Görüşüyorum sadık muhlis cesur hakkı tutup kaldıran mağdurun, mazlumun dostu zalimin hasmı üstadım ve şakirtleriyle ne mutlu bana bize.Zira her gün okuyorum Zübeyrin(RA) lahana yaprağını bana,bize pusuladır mürşiddir,nurdur irtibattır tesanüddür.Korkudur düşmana zalime cerbezeci muğalatacıya tevilciye tefrikacıya yalancıya kıskanca tahrifciye kibir abidelerine yolunu şaşırmış çakmalara.Ellerim havada dua ediyorum yol gösterdiğin için HEY YENİ ASYAM,CEMAATİM.binler dua ve selam

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı