"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkunun kol gezdiği seçimler (6)

M. Latif SALİHOĞLU
12 Kasım 2015, Perşembe
“Ergenekon”la zirveye çıkmak; “Paralel”le zirveye tutunmak

Bugünkü siyasî iktidar, oy potansiyeli itibariyle, Eylül 2010’a “mini anayasa paketi” için yapılan referandumla zirve noktasına çıktı: % 58.

Bu oylar, her ne kadar “referandum için”miş gibi gözükse de, bunların mühim bir kısmı “konsolide oylar” haline dönüştürülerek, sekiz ay sonra (12 Haziran 2011) yapılan genel seçimlerde AKP’nin sandık hesabına tahvil edildi: % 49,95.

* * *

Bu partinin “sonuç odaklı” şekilde kurgulanan hemen bütün seçim kampanyaları başarılı olmuştur.

Ülkede genel seçim, hatta mahallî seçimler de yapılsa, bunların tamamını “biz ve onlar” ekseninde “referandum havası”na çevirmede son derece başarılı oluyorlar.

İşte, bu bölümde özellikle nazara vermek istediğimiz 2010 referandumu ile 2011 genel seçimlerinde en çok kullanılan ve ısrarla propagandası yapılan şey “Ergenekon karşıtlığı” oldu.

Mâlum, o günlerde gazete sayfaları, dergi kapakları, televizyon ekranları “Ergenekon operasyonları ve dâvâları” haberleriyle dolup taşıyordu.

Dolayısıyla, seçim kampanyası boyunca kullanılan argümanlar da ağırlıklı olarak bu “Ergenekon furyası” ekseninde yürütülüyordu.

“Biz ve Ergenekoncular.”

“Bizim tarafımızda olanlar ile Ergenekoncuların tarafında olanlar.”

“Demokrasinin yanında yer alanlar ile darbe heveslisi cuntacıların tarafını tutanlar.”

“Dindar Demokratlara destek verenler ile “zındıka komitası”na arka çıkanlar.

“Halkçılar, Türkçüler, Kürtçüler, PKK, KCK..., hepsi de aynı cephede, aynı cuntacıların doğal, ya da stratejik ortağıdırlar; onlara karşı dimdik duran ise sadece bizim parti. Herkes buna göre hesabını tutmalı, tercihini yapmalı...”

Evet, aynı minval üzere daha birçok ifade kullanıldı, aylarca, hatta yıllarca süren kutuplaştırıcı mahiyette propagandalar yapıldı.

Bu strateji tuttu ve 2010-2011 senelerinde sandıkları patlattıran seçim zaferlerini kazandırdı.

2013’te ise, yıllardır sahnelerde oynatılan “Ergenekon tiyatrosu” yavaş yavaş terk edilmeye, onun yerine ise “Paralelciler tiyatrosu” vizyona sokulmaya başlandı.

Zira, bundan sonraki süreçte yeni bir “düşman cephe”ye ihtiyaç vardı ve bunun için de “Paralelciler” diye isimlendirilen grup adeta “biçilmiş kaftan” gibiydi.

Nitekim, “Ergenekon furyası” ile zirveyi yakalayan aynı siyasî hareket, 30 Mart 2014’teki mahallî seçimler ile 10 Ağustos referandumunda “Paralel furyası” ile de zirvede kalmayı başardı.

Sıra, 2015’te yapılacak seçimlere geldiğinde ise, toplumu kutuplaştıcı, gerilimi tırmandırıcı yeni ve ekstra bazı şeylerin yapılmasına şiddetle ihtiyaç vardı. 7 Haziran’daki seçimlerde, bu noktada tam başarı sağlanamayınca, o seçim adeta HİÇ hükmünde bir muameleye tâbi kılındı ve “kutuplaştırma siyaseti”nin daniskasına sahne olacak 1 Kasım seçimlerine karar verildi.

En kanlı terör saldırıları

Türkiye tarihinin en kanlı terör saldırıları, 1 Kasım seçimleri öncesinde yaşandı. 

Bu durum, asla basite alınmayacak ve on yıllarca da unutulmayacak dehşet uyandırıcı bir hadise olmanın ötesinde, aslında Türkiye’de yeni bir dönemin ve yapılan bazı gizli hesapların da bir habercisi mahiyetini taşıyor.

Netice itibariyle, dehşet saçan terör saldırıları insanlarımızı derinden etkiledi ve 7 Haziran’daki tercihleri yerinden oynatıp dalgalandırarak güçlü olan tarafa sürükletti.

Buna göre, diğer benzerleri gibi, 1 Kasım seçimleri de korkunun, baskının, gerilimin had safhada olduğu, dolayısıyla hür iradenin üzerine koyu ve karanlıklı sislerin, gölgelerin düştüğü rutubetli, ufunetli bir atmosferde geçti.

* * *

Dünyanın ve bütün insanlığın baş belâsı olan terör, aslında örtülü veya gizli-kapaklı şekilde yürütülen bazı hesaplar veya hasis mefaatler için kullanılan bir maşa, yani bir vasıta hükmündedir. Vasıtanın ise, mahiyetinden ziyade neticesi önemli; bilhassa ona bakıp hasr-ı nazar etmeli.

(Bediüzzaman: “Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır.” İhlâs Risâlesi.)

Aslında, o kanlı ve ardı karanlık terör saldırılarının neticesi orta yerde sırıtıp duruyor. 

Ama, buna baktığı halde, ana görüntüyü bilerek-bilmeyerek farklı okuyan çok sayıda insanımız var.

Bu durumda, yapacak fazla bir şey yok. Zira “Herkes ayinesinin müşahedatına tâbidir.”  (T. Hayat, s. 75)

-SON-

@salihoglulatif: M. Kemal’e hakaretâmiz sözler söylemenin Müslümana müsbet hiçbir getirisi olmaz. Ama, ona Habibullah’tan daha fazla değer vermenin, sevgi göstermenin mü’minden, Müslümandan alıp götüreceği çok şey var.

* * *

O şahsın icraatını, ilmin izzeti, dinin şerefi, imânın ciddiyeti ile eleştirmek yerine, tutup ona hakaret yağdırmaya yönelmek, bir şuursuzluk alâmeti olsa gerektir.

Okunma Sayısı: 3401
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman KOÇAK

    12.11.2015 09:20:55

    Referandumda uygulanan toplum mühendisliği 1kasım seçimlerindede uygulandı..Şu anda düşman olarak mücadele edilen grupun elemanları yurt dışından oy vermeye getirildi.Oy vermek için Mezardakiler çıkşa yeridir mesajları verildi.Mecliste muhalefet partilerinin desteği ile hal edilecek bir konu referanduma taşındı.7 haziran sonrası muhalefetin ortaya koyduğu siyasetle tam eşleşti.Türkiyede siyaset diğer tüm konularda olduğu gibi kontrollü yapılıyor.Referandumda muhalefet partilerinin hayır demesi -algı yönetimi açısından ve gerçekte öyledir-ne kadar mantıklı idiyse 7 haziran sonrasıda her şeye hayır demeleri o kadar mantıklı idi...Buda bu işlerin kurgu bilim olduğunu kanıtlıyor...

  • Kemal V.

    12.11.2015 08:31:57

    Sağlam,güzel ve İstifadeye medar bir nasihat,tebliğ,ihtar,iman hizmeti olmuş.Allah razı olsun,selam ve dua ile.

  • Hüseyin İLHAN

    12.11.2015 07:05:03

    Allah razı olsun.İkazlarınız,tahşidatınız ne olursa olsun AHMAKLAR bunu idrakten acizler.RABBİM ONLARA HİDAYET,BASİRET,FERASET,AKILDA MUHAKEME NASİBEYLESİN. Üstadımıza POT KIRDIRAN akıl eksiklerine şifalar diliyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı