"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kutlular, Gülen’i anlatıyor

M. Latif SALİHOĞLU
17 Eylül 2016, Cumartesi
(Mehmet Kutlular’ın "İşte Hayatım" isimli kitabından iktibaslar.)

Biz, Fethullah Hocanın sıkıntı çıkaracağını sezdiğimiz için (1973 senesi olabilir) Hocayı İstanbul'a çağırdık. Bu sezgimiz delillere dayanıyordu. 

Fethullah Hocanın etrafında bir takım insanlar toplanmış, Hocaya bazı makamlar izafe ediyorlardı. Kimisi "Hz. İsa”, kimisi "Mehdi" kimisi de "Kahtani" diyordu. Hocaya aşırı iltifatlar yapılıyordu. Bundan dolayı da bazı yerlerde "Fethullah Hoca namına" ona bağlı olduğunu söyleyen insanlar tarafından dershaneler açılıyordu: Edremit, Çanakkale gibi.

Biz sür'atle bunun üzerine gidilmesi lâzım geldiğini, aksi takdirde "yeni bir doğum" olacağını; parçalanmaya, bölünmeye gidileceğini ortaya koyduk. Ağabeyleri de bir ölçüde ikna ettik.

İşte burada ağabeyler imtihanlarını veremediler. Fethullah Hoca bir şey yapıyordu; biz ağabeyleri ona uyarı için gönderiyorduk: "Gidin, uyarın!” Oraya ikaza giden ağabeyler, "Kendilerine göre Kur'ân kursu var, talebe yetiştiriyorlar, maşaallah, barekâllah" deyip tebrikle, takdirle dönüyorlardı.

İstanbul'da, Hizmet Vakfında, Fethullah Hocanın da bulunduğu bir toplantı düzenledik. Bütün arkadaşlar, ağabeyler vardı. Fethullah Hocaya şunları söyledim:

"Bak böyle böyle bir hadise var. Biz aynı Üstadın talebeleriyiz. Nur Talebesiyiz. Böyle ayrı bir hareket, 'size bağlı, bize bağlı' diye bir durum olamaz. Kim bunu yapıyorsa, bize istinaden yapıyorsa, bunun haddini bildirelim. Size bağlı görünüyorsa, siz onun haddini bildirin, bu mesele bitsin." 

Hoca şu cevabı verdi:

"Ben sizin gibi düşünmüyorum. Bunlar olabilir. Bunlar Asr-ı Saadette de olmuş. Hatta, biliyorsunuz Sahabeler kemiklerle birbirlerinin üzerine yürümüşler. Ben de böyle farklı oluşumların olabileceğine inanıyorum. Böyle oluşumların üzerine, sizin anladığınız tarzda, şiddetle gidilmesi taraftarı değilim."

Konuşmamız karşılıklı olarak şöyle devam etti: 

Dedim "Onlar Sahabeydi. Hepsi içtihada yetkiliydiler. Fakat biz böyle değiliz. Biz aynı Üstadın talebeleriyiz. Bizim böyle içtihat yetkimiz yok. İçimizde böyle bir meselenin olmaması lâzım." 

Hoca kabullenmedi. Ben yine şunu söyledim: "Siz böyle devam ederseniz, biz size tavır koyarız. İçimizde böyle bir oluşuma imkân ve fırsat vermeyiz."

Hoca, "Sizin bileceğiniz iş" dedi.

Sonuçta Fethullah Hoca kendi yolunu çizdi, ama bizim cemaatimizden fazla adam alamadı. İzmir'deki bazı arkadaşlar hariç.

Ağabeylere, yanlış hareket edenlere karşı bir türlü tavır koydurtamadık; siyasetçiler başta olmaz üzere... Tabiî o zaman, fitne hareketleri bu davranışlardan güç ve kuvvet alıyorlardı. Biz bunları gördük.

Biz yine de (Yeni Asya grubu olarak) Fethullah Hoca meselesinin üzerine gittik. Zübeyir Ağabey o zaman vefat etmişti. Eğer alınan kararlar gereği ağabeyler de meselenin üzerine ciddiyetle gitseydi, ne siyasî noktada biz bu kadar zarar görürdük, ne de Fethullah Hoca noktasında böyle bir duruma gelirdik, 

Başka meseleler de değişik olurdu. Çünkü, müşterek olarak tavır koyduğumuz zaman böyle şeylerin gelişmesi, kuvvetlenmesi mümkün olmayacaktı. Cemaat tek sesle karşısına çıkacaktı.

Bu tavrı ancak Zübeyir Ağabey ortaya koyuyordu.

(M. Kutlular, İşte Hayatım, Yeni Asya Neşriyat 2008, s. 247-249)

Okunma Sayısı: 26457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    4.5.2021 00:53:22

    Rabbim Kutlular ağabeyden ebeden razı olsun. Ta o zamanlar Nurlardan aldığı ferasetle Gülenin ne olduğunu/olacağını anlamış. O zaman Ağabeyler de Kutlular ağabey gibi, yanlış hareket edenlere karşı gerekli tavır koysalardı belki de yaşanan menfi durumlar olmayacaktı. Çünkü, müşterek olarak tavır koyulduğu zaman böyle şeylerin gelişmesi, kuvvetlenmesi mümkün olmayacaktır.

  • CESUR ADAM

    17.9.2016 06:26:31

    28 ŞUBAT zulmünün argümanı olan kişilere baktığımızda DERİN DEVLET dediğimiz menhus fikriyatın meczup ve dinde tam,akli muhakemede eksik olanları dine karşı tezgahlarında istimal ettiklerini görüyoruz.DİN DÜŞMANI olan bu fikriyat sahiplerinin yaptıklarını hain ve düşmane hallerinden anlayabilirim.Ancak dindar olduklarını söyleyenlerin bu meczuplara yada akli muhakemede eksiklere işine geldikleri,menfaati siyasiyelerine faydaları olduğunda verdikleri NE İSTEDİLERSE VERDİİİK dedikleri destekten sonra tüm ehli iman,iman ve kur'an davasınaı hizmetine şiar edinenleri sıkıntıya sokacak işlemlerini ne yapmamız gerekiyor.

  • necati

    17.9.2016 01:58:27

    Başka bir cığır acmak ne kadar zarar veriyor şimdi daha iyi anlaşılmıyormu. Zındıkaya yardım hükmüne gecen böyle hareketlere kuvvet veren destek olanlar da bu vebale ortak oldular. Yeni bazı arkadaşlar da siyasetin etkisinde kalarak Yeni Asyadan ayrılıp farklı bir yola girdiler belki gizli eller onları dessasane ifal ederek ve maddi destekler vererek Risale-I Nurun cadde-ì kübrasına muhalif cereyanlara kuvvet verdirecekler, verdiriyorlar. Yıllardır bu istikamet yolunun yolcusu olanlar dikkat edelim Ahir zaman fitnesinden ancak Risale-I Nur kalasına sıgınarak kurtulabiliriz.

  • Abdurrahman KOÇAK

    17.9.2016 00:43:09

    Mehmet Kutlular Abiden Allah ebediyyen razı olsun...Allah selamet versin...Zübeyir Abiden aldığı dersler ile bizleri büyük bir vartadan ve vartalara düşmeden kurtarmış...Şu andan itibarende şahsı manevi işliyor Allahın izni ile bu cemaat Yeni Asya cemaati böyle bir vartaya düşmeyecektir inşaallah...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı