"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meşrûtiyetin Ahrarları

M. Latif SALİHOĞLU
24 Mayıs 2018, Perşembe
Yakın tarihimizde iki defâ ilân edilmiş olan Meşrûtiyet’in günümüzdeki karşılığı “Demokrasi” iken, “Ahrâr”ın karşılığı ise “Hürriyetçiler” demektir.

Haliyle, tarihe dair bu gibi sorularla çokça karşılaşmaktayız. Bizde, bilgimizin kifâyet ettiği ölçüde bu konuları izâh etmeye çalışıyoruz.

Bu cevap ve izâhların bir kısmını bugünkü köşemizde de sizlere takdim edelim. İnşallah istifadeye medar olur.

* * *

En çok muhatap olduğumuz soru, bilhassa II. Meşrûtiyet döneminde siyaset meydanına çıkan “Ahrâr-ı Osmaniye” kadrosunda kimlerin yer aldığı, ayrıca bu kadronun siyasî hedef ve programlarının ne şekilde olduğuna dairdir.

Bu konuya dair, kısaca şunları ifade edebiliriz ki: 20. asrın başlarında çoğu Avrupa’da bulunan Jön Türklerin 1902'de Paris'te yapılan kongresi, iki grubun çekişmesine ve nihayetinde siyaseten ayrışmalarına sahne oldu.

Bu gruplardan biri merkeziyetçiliği, diğeri ise liberalizmi savunuyordu: Merkeziyetçiler, daha ziyade komitacılıkla iş gören İttihatçılara meylettiler. Nihayetinde, ilk başta gizlice kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde birleştiler. Liberal kanadın başını çeken Prens Sabahaddin Bey ise, "Ahrâr-ı Osmaniye" fikriyâtında karar kıldı.

“Ahrar” grubu içinde yer alan şu önemli isimleri de ayrıca zikretmekte fayda var: Mizân gazetesinin sahibi tarihçi-yazar Mizancı Murat Bey, Nureddin Ferruh ile Ahmet Fazlı Beyler. Bu gruptakiler, bir süre sonra "Teşebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti"ni kurdu.

* * *

Her iki grupta bulunanlar da, II. Meşrûtiyetin ilânından (Temmuz 1908) sonra fırkalaştı, partileşti. Hatta, yıl sonunda yapılan genel seçimlerde, birbirine rakip adaylarla yarışa girdi. Tabiî, İttihatçılar daha erken davranarak yurt genelinde teşkilâtlanmış ve bir cihette hakimiyetlerini kurmuş durumdaydılar.

Bu arada, Mizân dışında Serbestî, İkdam, Sabah, Sadâ-yı Millet ve Servet-i Fünûn gazetelerinin de Ahrar Fırkası’nı desteklemekte idiler. Ne var ki, o dönemde seçmen üzerinde siyaseten fazla etkili olamadılar. Tesirleri, aydın kesim ile sınırlı kaldı.

Bu sebeple, 1908 seçimlerinde, Ahrarların adayı diye bilinenler, hiçbir yerde yeterli oy desteğini alamadı. Ama buna rağmen, İttihatçıların desteklemiş olduğu adayların bir kısmı seçilip İstanbul'a geldiklerinde, İttihatçıları beğenmeyerek Ahrar Fırkası’na katıldı.

Hatta, Ahrar grubu, kısa süreli hükûmetler de kurdu. Ne var ki, komitacılar tarafından kısa zamanda devre dışı edildiler.

Ahrarlar, ikinci ve en büyük darbeyi 31 Mart Vak'ası sonrasında darbeci İttihatçılar tarafından kurulan Divân-ı Harp (Sıkıyönetim) Mahkemesi’nde yedi. (Emirdağ Lâhikası: 271)

Müstebid mahkeme, İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti üyeleriyle birlikte Ahrarların da çoğunu idam ettirdi. Geri kalanlarını da çeşitli cezalara çarptırarak, onları siyaseten çalışamaz hale getirdi.

* * *

Hürriyet mânâsıyla özdeşleşen Ahrar Partisi’nin siyasî görüşünü şu tâbirlerle özetlemek mümkün: Sosyal ve iktisadî hayatta liberal, yönetimde adem-i merkeziyet, teşebbüs-i şahsî ve hiss-i rekabetin kamçılanması.

Üstad Bediüzzaman, Prens Sabahaddin Beye yazdığı bir mektupta, bu fikrin güzel olduğunu, ancak bilhassa "adem-i merkeziyet" fikrinin yanlış anlaşıldığını, dolayısıyla, konjonktürel şartlar gereği bunun sakıncalı sonuçlar doğuracağını hatırlatır. Bunun tatbiki için de Almanların (millet-i mütemeddin) durumunu bir medeniyet çıtası olarak gösterir.

Bunun yanı sıra, aynı mektubunda "teşebbüs-i şahsî ve hiss-i rekabet"in bizi tekâmüle götürecek medeniyet makinesinin buharı hükmünde olduğunu ve hükümetlerin bu istikamette hazırlık çalışması içine girmeleri gerektiğini söyler. (Bkz: Eski Said Dönemi Eserleri: 183)

Bediüzzaman, hamiyetli Ahrarların, 1908'den itibaren meşrûtiyet-i meşrûânın ruhuna uygun ciddî bir iktidar hazırlığı içine girdiklerini, ancak onların bu teşebbüslerinin, şer odakları tarafından saf ve muhakemesiz dindarların 31 Mart Vak’asında (1909) kullanılmasıyla akim bırakıldığını, Münâzarât’ta teessürle ifade eder.

***

@salihoglulatif:

İktidar dinozoru fenâ halde sendeliyor. Ayakta kalmak için, diyelim ki radikal çıkışlar yaptı:

- OHAL'i kaldırdı.

- Dövizi-Faizi frenledi.

- Tumturaklı bir af çıkardı.

- Bedelli'ye tamam dedi.

Acaba inandırıcı olur mu?

Bu saatten sonra çok zor.

Yani, yağmur yağsa da, yağmasa da...

Okunma Sayısı: 4031
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı