"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhtelif suâllere cevap - 1

M. Latif SALİHOĞLU
24 Ekim 2014, Cuma 07:51
Dosyamızda birikmiş önemli bazı konular var. Bu konularla ilgili olarak, ayrıca bize yöneltilen çok sayıda soru var.

Bunları maddeler şeklinde belli bir sıraya tabi tutarak, iki bölüm halinde takdim ediyoruz.
İnşaallah, istifadeye medar olur.

* * *

Soru-1: Sizce Said Nursî Kürt müdür? Said-i Kürdî imzasını kullanıp sonradan bunu terk etmiş midir?

Cevap-1: Said Nursî görünürde ve zahirî tarih nazarında Kürttür. Ayrıca, 1923 senesine kadar da “Said-i Kürdî” imzasını kullanmıştır. Bu tarihten sonra ise tamamen terk etmiş ve 1935’teki Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinde bu şekilde hitap edilmesinden rahatsızlık duyarak, isim ve imzasının Said Nursî şeklinde olduğunu orada deklare etmiştir.
Buna rağmen, kendisine ısrarla “Said-i Kürdî” diye hitap edilmesinin kasıtlı olduğunu, bir yabanilik hissini uyandırıp Türk kardeşlerini kendisinden soğutmak maksadına matuf olduğunu dile getirmiştir.
Tarihçe-i Hayatı’nın ilgili bölümünde, bu meselenin geniş izahatı vardır. Ayrıca, Bediüzzaman’a Kürtlük-Seyyitlik meselesi sorulduğunda şu cevabı verir: Bu zamanda nesiller çok karışmış. “Levh-i Mahfuz açılsa, ancak hakikî unsurlar birbirinden tefrik edilebilir.” (Mektubat, Sayfa 313)
Ekser Nur Talebelerinin kanaati şudur: Üstad Bediüzzaman zahiren Kürt, mânen ve hakikaten Seyyittir.
Fakat, nihayetinde bu bir fikir ve kanaat olup, üzerinde ayrıca hararetli, kavgalı bir tartışmaya gerek duymazlar. İsteyen inanır, isteyen inanmaz. Zorlama yoktur ve olamaz.

* * *

Soru-2: Son zamanlarda Risalelerde tahrifatların yapıldığı iddiası ortaya atıldı. Daha çok Kürd ve Kürdistan kelimelerinin çıkarıldığı söz konusu. Böyle bir durum söz konusuysa, neden Said Kürd-i’nin yazdığı Kürd ve Kürdistan kavramları hazm edilmiyor?

Cevap- 2: Bu tür kavramları hazmetmeyenler olabilir. Bu tabirlerin tamamına yakın kısmını bizzat Üstad Bediüzzaman’ın değiştirmiş olduğunu belgeleriyle biliyoruz. Az bir kısmı ise, henüz tartışmalıdır. Bir Nur Talebesi bunlardan rahatsızlık duymaz ve duymamalı. Tasarrufta bulunma yetkisi de sadece Bediüzzaman Hazretlerine aittir. Başkası yapamaz, müdahale edemez.
Asıl tahrifat, Nur Risalelerini baştan sona kelimeleri, tâbirleri değiştirmektir ki, asıl büyük tehlike burada yatıyor. Bu vatanda yaşayan insanların ortak Nur lisanı bu suretle baltalanmış oluyor. Bunu kabul edemeyiz. Bu konuda çok yazı yazdık, hatta bir kitap çalışmamız oldu, pek yakında piyasaya çıkıyor.

* * *

Soru-3: Buna bağlı olarak Risalelerdeki tahrifatlar yani Kürd ve Kürdistan kelimelerinin çoğu Yeni Asya yayınlarında çıkarıldığı söyleniyor, bunun doğruluk payı nedir bize açıklar mısınız?

Cevap-3: Böyle bir iddianın doğruluk payı yoktur. Bunu herkese ispat edebiliriz. Said Nursî nasıl yaptıysa, nasıl uygun gördüyse, bizde de durum aynen öyledir. Yani, tam sadâkat vardır.
İsteyen gelsin gösterelim. Yeni Asya damgasını taşıyan Nur Risâlelerinden—hiç mübalâğasız söylüyorum—en az yüz tane Kürt, Kürtler, Kürtçe, Kürdî, Kürdistan kelimelerini çıkarıp gösterebilirim.
Dolayısıyla, böyle bir şeyin mesnedi, dayanağı yoktur.

* * *

Soru-4: Said-i Kürd-i/Nursî’nin Kürd sorununa bakış açısı nasıldır? Siz bu bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap-4: Bu çok geniş bir meseledir. Üzerinde müstakil kitaplar yazılabilir ve yazmışız da.
Bediüzzaman’ın ve bizlerin nazarında Türk’ün ayrı, Kürd’ün ayrı, Arab’ın ayrı bir yeri yok. Dahası, bu vatanın bütün aslî unsurları eşit haklara sahip dosttur, kardeştir, vatandaştır.
Said Nursî, ömrünü Kemalist rejimin yasaklarıyla mücadele ederek geçirdi. Dil yasağı, din yasağı, fikir yasağı, milliyet inkârı..., bütün bunlar Kemalist rejimin ayıplarıdır.
Bu yasakların tamamı, hürriyet ortamından ve meşrûtiyet zemininden  sökülüp atılması gerekiyor.
Bediüzzaman, Kürtlerin de dahil olduğu bütün unsurların temel insan haklarının, öncelikle hürriyet ve demokrasi zemininde sağlanabileceğini ifade ediyor ve bunu savunuyor. Müşterek havuz diyor. O havuzun da temiz su ile doldurulmasından bahsediyor.

* * *

@salihoglulatif’ten :Üstad Bediüzzaman ile Şeyh Said’in imanı, itikadı, hedefi, temel gayesi aynıdır. Aralarında herhangi bir zıtlık yoktur. Aralarındaki farklılık, içtihatta ve hizmet metodundaki prensiplerde olduğu görünüyor.

Okunma Sayısı: 3768
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı