"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mukaddes bir fetih örneği

M. Latif SALİHOĞLU
01 Ocak 2018, Pazartesi
Pek çok tarihî kaynağa göre, Resûl-i Ekrem’in (asm) emir ve komutası altındaki İs- lâm ordusu, Miladî tarihe göre 1 Ocak 630’da Mekke’yi fethetti.

Bu mukaddes fethin tarihî seyrine dikkatle baktığımızda, hayatın her safhası için ölçü ve mikyas kabul edilecek çok ibretli derslerin ve örnek davranışların saklı bulunduğunu görmekteyiz.

Yani, en küçük daire olan ferdin fethedilmesinden, tâ en geniş dairede yer alan beldelerin fethine kadar, Mekke’nin Fethi bunların tamamı için bir ölçü, bir kıyas ve harikulâde bir örnek tablosu teşkil ediyor... Şimdi, dikkatli bir nazarla bu mukaddes fethin seyrini takip edelim.

* * *

Fahr-ı Kâinat (asm), fetih tarihinden yaklaşık sekiz sene evvel Mekke’den göçmek ve terk-i diyâr etmek zorunda kalmıştı.

Sadece kendisi değil, başta Hz. Ebubekir olmak üzere, sahabelerin de çoğu burayı terk ile Medine’ye hicret etmek mecburiyetinde kalmıştı.

Aradan geçen sekiz senelik zaman zarfı içinde ise, insanlık tarihinin kayda değer en şânlı mücadele tabloları yaşanmıştı: Bedir, Uhud, Hendek, vesaire…

Bunların yanı sıra, bir başka mücadele tarzı daha yürütülmüştü ki, bunlar günümüz insanları tarafından bilhassa örnek alınması gereken fikir ve mesaj yüklü mânâ tablolarını teşkil ediyor.

Meselâ, sekiz sene evvel zorla ve hatta öldürülmek tehdidiyle terk etmek mecburiyetinde kalmış olduğu Mekke’ye dönen Fahr-i Âlem (asm), şehrin etrafını on bin kişilik İslâm ordusuyla kuşattıktan sonra, Mekke halkına şu fermânı gönderiyor:

* Kim elinden silâhı bırakırsa;

* Kim Ebû Süfyan’ın evine sığınırsa;

* Ve kim ki evine girip kapısını ka- patırsa, ona emân verilmiştir.

Neticede, Mekke halkı bu fermânı dinliyor, sıralanan maddelere riayet ediyor ve nihayet hiç kan dökülmeksizin Mekke’nin fethi müyesser oluyor.

İşte, İslâm tarihinin en güzel ve en kutlu fethi budur.

Kan dökmek ve zorla şehir halkını dize getirmek yerine, önce kalpler, ruhlar fethediliyor.

Ardından, muhtemel mukavemet noktalarını kırmak ve şiddetle karşı koyma riskini or- tadan kaldırmak için, harikulâde tedbirler alınıyor, yahut çarelere başvuruluyor.

Başvurulan bu tedbir, çareler ve prensipler arasında, bilhassa şu hususlar dikkat çekici:

BİR: Kan dökülmeden yapılacak bir fetih hareketi için, mâkul bir zaman bekleniyor. Yani, fevkalâde bir zamanlama stratejisi uygulanıyor. Hani, belki Hicretin 6. yahut 7. senesinde bile ele geçirilebilecek bir şehrin kansız ve kinsiz şekilde fethedilebilmesi için, tam 8 sene sabır içinde bekleniliyor.

İKİ: Fetihten öncek, mükemmel bir diplomasi faaliyeti yürütülüyor. Müşriklerin hata yapması ve bilhassa Hudeybiye şartlarını ihlâl etmesi bekleniliyor. Yaptıkları ha- ta, onlara (özellikle lider konumundaki Ebû Süfyan’a) en tesirli bir şekilde ihsas ediliyor.

ÜÇ: Tâ başından beri, savaş hali ve kan dökme yolu tercih edilmeyerek, sekiz sene müddetle halkın kalbi fethedilmeye, ayrıca tebliğ edilen kudsî mesajlarla halkın vicdanına seslenmeye çalışılmış.

Haliyle, bunda da mükemmel bir başarı sağlanmış. Öyle ki, Mek- ke’nin etrafını saran Muhammedî (asm) ordunun neferatına karşı, herhangi bir organize harekât teşebbüsünde dahi bulunulamamış. Yani, tepkiler ferdî olmanın ötesine gidememiş.

Elhâsıl: İslâmî mânâdaki fetihler için, ister bir ferdi, ister bir aileyi, ister bir toplumu seçelim, bu hizmetlerde Mekke’nin Fethini bilhassa örnek almalı ve o süreçte yaşanan hal ve hareketlerden büyük ibret dersleri çıkarmalıyız.

GÜNÜN TARİHİ 01 OCAK 1990

Şengen (Schengen) Sözleşmesi

Avrupa ülkeleri arasında 1985'te imzalanan ve 1 Ocak 1990'da kademeli şekilde uygulamaya başlanan Schengen (Şengen) Antlaşması, üye ülkeler arasındaki sınır kontrollerini kolaylaştıran bir sözleşmenin adıdır. Sözleşmenin en aktif ve en yaygın şekilde uygulamasına 1992’de geçildi.

Bu anlaşmaya göre, Schengen vizesine sahip bir kimse, AB sınırları içindeki coğrafyada, hemen hiç sınır/gümrük kontrolü engeline takılmadan rahatça ve serbestçe dolaşabiliyor.

İlk etapta (1985) Almanya, Belçika, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda arasında imzalanan Şengen Antlaşması, Lüksenburg'a bağlı Schengen kasabasında imzalandığı için bu ismi aldı. Bilâhare sınırı genişletilen ve yeni üyeleri bünyesinde toplayan Şengen Antlaşması, zamanla AB üyesi ülkelerin hemen tamamı tarafından imzalanarak bugünkü seviyeye getirildi.

Bu anlaşmaya dahil olmayan ülkelerin bir kısmına vize şartı konulurken, bir kısmı için ise, gümrük kapılarında sıkı bir denetim yapılması yoluna gidildi.

Şengen pasaportu sahibi kimseler, kendi ülkesinde bir şehirden bir başka şehre gider gibi, Avrupa ülkelerinin hemen tamamında kolaylıkla seyahat edebiliyor.

@salihoglulatif: Bir Matematik problemini çözmek için, usûl-yöntem olarak “formül” üzerinden gidilir... Bir idarî-siyasî-içtimaî problemi çözmek için de, öncelikli olarak “düstûr-prensip” üzerinden gidilmeli.

Okunma Sayısı: 3969
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı