"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nesl-i âtinin şahlanışı

M. Latif SALİHOĞLU
14 Aralık 2018, Cuma
Şair Mehmed Âkif, ideal bir nesil için, biliyorsunuz o coşkulu mısralarında şöyle nidâ ediyordu:

“Âsım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek; İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek!” 

Merhûm Âkif, hayatı boyunca da “Âsım’ın nesli”nden hep sitayişle söz etti. Onu tebrik, tebcil ve takdir ile yâdetti. 

Fakat, vâesefâ ki, böyle örneklik teşkil edecek bir nesli bizatihi yetiştirmeye muvaffak olamadan göçüp gitti. Muhtemelen, içinde büyük bir hasret olarak kaldı.

* * *

Üstad Bediüzzaman Hazretleri de, benzer mânada muhtelif eserlerinde “İstikbâlde gelecek olan nesl-i âti”den ümitvâr bir şekilde söz ediyor. Bazı bahislerde, yüzünü geleceğe çevirerek doğrudan hitap ediyor. Tıpkı Münâzarât’taki şu hitabede olduğu gibi:

“Ey üç yüz (1300’lü) seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne Nur’un sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temâşâ eden Saidler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tâhirler, Yûsuflar, Ahmedler ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, ‘Sadakte’ deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muâsırlarım (çağdaşlarım), varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mâzi derelerinden sizin yüksek istikbâlinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum.”

Bir düstur (28. Lemâ'dan): Risâle-i Nur’un dâiresi geniştir; şâkirtleri pek çoktur. Hârice kaçanları aramaz, ehemmiyet vermez; belki daha içine almaz... Her insanda bir kalp var. Bir kalp ise, hem dâirede, hem hâriçte olamaz.

* * *

Bu noktada, Üstad Bediüzzaman ile Mehmed Âkif arasında önemli bir farkın varlığı göze çarpıyor. Şöyle ki:  Aslında, her ikisi de ideal bir nesilden bahsetmiş, zaman zaman da nidâ ile hitap etme lüzumunu duymuş. Aradaki fark ise şudur: Merhûm Âkif, bilfiil olarak yeni bir nesil yetiştirmede, yahut talebe eğitiminde bulunamamış. Zira, hayatının en verimli yıllarında Türkiye’yi terk edip Mısır’a gitti. 1926-36 yıllarında hep orada kaldı ve ölümcül hastalığı esnasında yurduna dönebildi ancak. Kısa bir süre sonra da vefat etti zaten.

Üstad Bediüzzaman ise, nesl-i âtiye hitap etmekle kalmadı; henüz hayatta iken, bilfiil teşebbüse geçti ve bizatihi talebe yetiştirmeye çalıştı. Lillahilhamd, bunda da muvaffak oldu. İşte Tahirîler, Zübeyirler, Sabriler, Süleymanlar, Sungurlar, Feyziler, Çalışkanlar, Çelebiler, Hafız Aliler, vesâireler, hepsi de o gayretli hizmetin birer mümtaz meyvesi.

* * *

Bu meyanda pek mühim bir şey daha var. O da, ömür boyu ve daimî surette okunan, okunması elzem olan Nur Risaleleri... Vaktiyle yapılan tatbikat örneğinde olduğu gibi, Kurân’ın malı olan bu Risâleler, hem fert bazında hususî okumalarla mütalâa ediliyor, hem de bir şahs-ı mânevinin teşekkülü ile “umumî ders” sûretinde okunup mütalâa ediliyor.

Bu metot ise, Türkiye ve dünya çapında yaygın bir şekilde tatbik edilegeliyor. Öyle ki, hiç mübalâğasız olarak, Allah’ın her günü en az bin yerde toplu şekilde okunuyor. Ferdî ve hususî okumalar ise, yine günlük olarak yüz binler, hatta milyonlarla ifade etmek mümkün.

Peki, dünya üzerinde buna benzer ikinci bir örnek var mı? Yani, aynı eserlerin ömür boyu tekraren okunduğu; hem hususî, hem umumî sûrette okunup mütalâa edildiği; aynı eser, yahut aynı bahis elli-yüz kere okunmasına rağmen hiç usanç ve bıkkınlığın hasıl olmadığı; aksine feyiz, bereket ve lezzetin daha da ziyadeleştiği bir tatbikat şekli...

Evet, buna benzer ikinci bir örnek uygulama varsa da, bilmiyoruz ve duymuş değiliz.

Kurân-ı Azimüşşan’ın tam da şânına uygun olarak, usanç vermeyen okumalar ve umumî ders hizmetleri, hiç şüphesiz ki, ancak kudsî düstûrla ve ulvî prensiplerle devam edebilir. Ve nihayet, aynı düstûrlara tam bir sahibiyet şuuruyla sahip olanların azim ve gayretleriyle...

Bu muazzam mazhariyet için, ne kadar şükredilse, yine az gelir.

Okunma Sayısı: 2755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı