"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nur’lu hatıralardan bir demet

M. Latif SALİHOĞLU
10 Ocak 2018, Çarşamba
Yaşayan “son şahitler”den biri de 1941 Bolvadin doğumlu muhterem Ahmet Vehbi Ünlü Ağabeyimiz.

Bundan tam yirmi sene evvel (1998) gazetemize yaptığı bir ziyaret esnasında, kendi imkânlarıyla tâbettirmiş olduğu “Ha- tıralar” isimli kitabını imzalı şekilde bize hediye etti. Cenâb-ı Hak, ebeden razı olsun.

Tarihçe-i Hayat isimli eserin “Barla Bölümü”nde bu ağabeyimiz ve arkadaşlarının çocukluğuna dair lâtif bir bahis var. İfade aynen aşağıdaki gibidir.

* * *

HAŞİYE:

Bir zaman, Bolvadin kazasından geçerken, Üstadın geldiğini gören ilk ve orta mektep talebeleri, bilâistisna hepsi mektebin bahçesinden çıkarak arabanın etrafını alıp selâm veriyorlardı ve lisan-ı halleriyle "Hoş geldiniz" diyerek tebriklerini ve minnettarlıklarını takdim ediyorlardı. Bunun hikmetini, bir müddet evvel, Emirdağ’ında, bindiği faytonun geçtiğini görüp ta uzaklardan dikenlere basarak, "Bediüzzaman dede, Bediüzzaman dede!" diye Emirdağ köylerinin yollarında koşuşan masum çocuklar münasebetiyle Üstadımızdan sormuştuk. O zaman, "Bu masumların akılları derk etmiyor, fakat ruhları bir hiss-i kable’i-vukù ile hissediyor ki, Risale-i Nur’la bunlar hem îmanlarını kurtaracak, hem vatanlarını, hem kendilerini, hem istikballerini dehşetli tehlikelerden muhafaza edecekleri için, bu hakîkati kalbleri hissetmiş ve benim Risale-i Nur’un tercümanı olmam hasebiyle, Risale-i Nur’a ait muhabbet, teşekkürat ve minnettarlığı bana gös- teriyorlar" dedi ve onlara duâ ettiğini söyledi... Üstad Bediüzzaman, çocukları pek sever, böyle etrafında toplandıklarında, "Masum olduğunuz için duâlarınız makbuldür, bana duâ ediniz" diye onlara iltifat ederdi.

* * *

İşte, o mâsum çocuklardan biri olan Ahmet Vehbi Ünlü, “saff-ı evvel”den olan ağabeylerle birebir görüşerekten câlib-i dikkat bazı hatıraları dinleyip not etmiş. 

Bir kitapçık hacmine erişen bu hatıraları 1997’de tâbettirerek kardeşlerine “Duâ hükmüne geçmesi” temennisiyle hediye olarak dağıtırken, onlardan biri de bize kısmet oldu.

Şimdi, söz konusu o “Hatıralar” isimli eserden derlediğimiz anekdotlardan bir demeti istifade nazarlarına takdim ediyoruz.

* * *

Molla Hamid’den naklen

Üstad Bediüzzaman: Esaretten evvel çok zındıkları titrettim. Şimdiki zındıklar "Said çökmüş, ihtiyarlamış..." demesinler diye, hep tıraş oluyorum.

* * *

Ahmed Feyzi Kul:

Deccal, Mehdi'nin ordusunu üç defa bölecek; ondan sonra bölemeyecek.

* * *

Abdullah Yeğin naklediyor

Üstad Bediüzzaman: Şimdiki mektepler üç şeyi ders veriyor.

BİR: Kendine güvenmek, yani enaniyeti kuvvetlendirmek.

İKİNCİSİ: Tenbellik.

ÜÇÜNCÜSÜ: Tecrübe. (Deneme-yanılma)

Bizim mesleğimizde bu üçü de yoktur.

* * *

Vanlı Molla Hamid: 

Bir gün gelecek, “Keşke Risâle-i Nur Talebesinin arkadaşının arkadaşı olsaydım” denilecek.

* * *

Re’fet Barutçu naklediyor

1) 1935 Eskişehir Mahkemesinde, hâkim herkese teker teker ne iş yaptığını sorar. Sıra Üstad Bediüzzaman’a gelince, ayağa kalkarak ve şehâdet parmağını da kaldırarak “İmana hizmet” cevabını verdi.

2) 1943 Denizli Hapsinde, Başgardiyan ile Marangoz Ha- san isimli mahkûm, Üstad’ın bir miktar parasını çalıp yiyorlar. Üstad, “İhtiyaçları varmış” diyerek ehemmiyet vermedi ve onlara helâl etti.

3) 1948 Afyon Mahkemesi’nde Üstad Bediüzzaman: “Biz (5. Şuâ’da) Hadis-i Şerif’in mânâsını (tevil) izâh ettik; M. Kemal olduğunu söyleyen savcıdır” diyerek, savcıyı ilzâm etti.

4) Üstad’ın arkasında kılınan namazın hazzı bambaşkaydı. İlk tekbiri aldıklarında, adeta yer-gök sarsılırdı... Aman yâ Rabbî! O ne huşû, o munis sadâ idi...

* * *

Tasarrufu devam eden zatlardan biri olarak Latince “Hayatü’l-Harranî” diye yazılan ismin doğru yazılışı “Hayyâtü’l-Harranî”dir. “Hı-Xı” ile okunması gereken “Hayyât”, Arapça “Terzi” demektir: “Harranlı Terzi” mânâsındadır.

@salihoglulatif: Hak ve hakikatli bir dâvâya en çok zarar veren, dıştan gelen hücûm ve saldırılar değil; aksine, içten içe sinsice yürütülen tahrifât, ihtilafât, imtiyazât, inhisarât ve mübalâğât gibi ihlâsa zıt bencilce hareket ve davranışlar ile bid'a denilen sokuşturmalardır.

Okunma Sayısı: 4820
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • recep günay

    15.1.2018 15:44:20

    Ahmed Feyzi Kul: Deccal, Mehdi'nin ordusunu üç defa bölecek; ondan sonra bölemeyecek.

  • Şahin Tokmak

    10.1.2018 08:44:07

    OCAK AYINDA VEFAT EDEN NUR TALEBELERİ: Risale-i Nur talebelerinden Hakkı Yavuztürk (6 Ocak 2007),İnebolulu Nazif Çelebi’nin oğlu Selahaddin Çelebi (9 Ocak 1977), “bin kalemli Sav köyü” halkının Risale-i Nur hizmetleriyle meşgul olmasına vesile olan Hafız Mehmet Yaşa (15 Ocak 1947), Mustafa Acet (17 Ocak 1990) vefat ettiler. Allah hepsine rahmet eylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı