"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Önce işgal, ardından peşkeş

M. Latif SALİHOĞLU
29 Eylül 2017, Cuma
GÜNÜN TARİHİ 29 EYLÜL 1923

Tarihi en büyük ve en acımasız sömürgeci devleti olan İngiltere (nâm-ı diğer Büyük Britanya), daha evvel işgal ettiği Filistin’i 29 Eylül 1923 tarihi itibariyle kendi mandası altına aldığını duyurdu.

Birinci Dünya Savaşı’nın son merhalesinde (1917-18) Filistin topraklarını işgal eden ve bir adım sonrasında mandacılık sistemini kuran İngilizler, ileriki merhalelerde, burayı adım adım dünya Yahudilerine peşkeş etmeye çalıştı.

* * *

Ah şu sömürgeci Britanya’nın sinsi mi, sinsi İngiliz Siyaseti...

- 1878’de Osmanlı’dan emaneten ve geçici olarak işletmesini aldığı Kıbrıs’ı, bir daha Osmanlı’ya ve Türkler’e vermedi. Burayı, önce işgal etti; ardından, kademeli bir şekilde Rumlara peşkeş çekti.

- 1911’de İtalyan Donanmasının türlü hile ve desiselerle ele geçirmiş olduğu Ege’deki 12 adanın, Lozan Antlaşması esnasında Yunanistan’a verilmesini sağladı.

- 1918’de yine cebren ve hile ile kontrolü altına aldığı Musul ve Kerkük’ü, ne yapıp edip Osmanlı’dan kopardı; bilâhare, burayı Irak’a, Irak’ı da manda statüsüyle kendine bağladı.

- 1918-22 yılları arasında İstanbul’u işgal altında tutan İngiltere, elinden gelseydi, Türkiye’nin şimdiki topraklarını da Sevr Anlatmasıyla paramparça ederek, büyük parçayı kendine, geri kalan kısmını da Fransa, İtalya ve Yunanistan’a taksim edecekti. Ama, çok şükür ki, buna muvaffak olmadı.

- Ve, bugünkü asıl konumuz olan Filistin’in aynı şekilde işgali; Osmanlı’dan koparılarak Yahudilere peşkeş edilmesiyle, Ortadoğu’da bir çıbanbaşının, bir terör devletinin, üstelik BM eliyle vücuda getirilmesi...

Evet, maalesef bütün bunlar İngiliz Siyasetinin mârifetiyle gerçekleştirilmiş olan; dahası, ezeli kin ve intikama dayalı olan kasdî tasarruflardır: İslâmdan ve Müslümanların hâmisi durumundaki Osmanlı’dan intikam alma siyaseti...

Filistin, İngiliz mandasında

Fransızca bir tâbir olan manda, diplomasi dilinde "yetki, görev ve sorumluluk" demektir.

Sömürge sistemine duyulan tepki ve alerji sebebiyle, nisbeten daha yumuşak ve daha medenice görünen “manda” tabiri, diplomasi literatürüne daha çok 1919 yılında girdi... Bu tabir, özellikle de Osmanlı'dan kopan zayıf toplulukların geçici süreli olarak bir başka ülke tarafından yönetilmesi maksadıyla Milletler Cemiyeti (MC) gündemine getirildi.

Bugünkü karşılığı Birleşmiş Milletler (BM) olan MC, İngiltere’nin hatırına “manda sistemi”ni tasdik ederek yürürlüğe koydu.

Buna göre, bir ülkede yaşayan ve bağımsızlık isteyen topluluklar, kendi ayakları üzerinde duracak seviyeye gelinceye kadar, güçlü bir ülkenin siyasî ve askerî himayesi altında varlığını sürdürecek.

Aynı dönemde, Türkiye'nin de sömürgeci karaktere sahip İngiliz ve Fransız mandası yerine, daha insanî davranan Amerika'nın mandası altına girmesini savunanlar oldu. Hatta bu konu Erzurum ve Sivas Kongrelerinde de ciddî şekilde tartışıldı. Netice itibariyle mandacılık kabul edilmeyerek, Millî Mücadelenin sonuna kadar sürdürülmesine karar verildi.

Filistin'de ise, ne yazık ki, böylesi bir mücadele içine girilmedi, girilemedi. Onların dört yüz yıllık hamisi olan Osmanlı'dan kopmalarıyla birlikte, topraklarının tamamı İngiliz işgaline uğradı. Millerler Cemiyeti’nden de onay alan İngiltere, Irak ve Filistin'de kendi mandasını kurdu.

Irak, o tarihte nisbeten çabuk ve ucuz kurtuldu. Yedi ay sonra Bağımsız Irak Krallığının kurulmasıyla (23 Ağustos 1923), buradaki İngiliz mandacılığı sonra erdi. (Esasında, İngiltere’nin asıl derdi, Türkiye’nin bu bölgede etkisini kırmak ve eski gücüne, satvetine kavuşmasını engellemekti. Bunda da başarılı oldu.)

* * *

Hem sahipsiz, hem de takatsiz durumda kalan Filistin halkı ise, mandacılıktan kurtulamadığı gibi, 1948'de bu kez İngilizlerin palazlandırmış olduğu toplama Yahudi milletinin boyunduruğu altına girdi. Aynı topraklar üzerinde, yine başta İngiltere’nin desteğiyle Yahudi İsrail Devleti kurulmuş oldu.

Müslüman Filistin halkı, 20 yıl boyunca İngilizlerin kahrını çektikten sonra, yaklaşık 70 yıldır İsrail Devleti’nin zulmü altında inliyor; bütün dünyanın gözü önünde şiddetli kahır ve ıztırap çekiyor.

* * *

Gerek Avrupa’da (AB) ve gerekse dünya ölçeğinde yaşanan yeni gelişmeler, günah defteri kabarık Büyük Britanya’nın ve özellikle İngiliz Siyasetinin aleyhinde olarak ciddî sinyaller veriyor.

Eee, ne demişler: Etme-bulma dünyası... Herkes gibi, İngiltere’de ettiğini bulacak, ektiğini biçecek.

@salihoglulatif: Aldatıcı olan saltanat-ı dünyeviye, neseben Âl-i Beyt'e yaramadığı gibi, mânen ve meşreben Âl-i Beyt'ten olanlara da yaramıyor, yaramaz...

Okunma Sayısı: 2921
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özdemiroğlu

    29.9.2017 09:23:11

    Önce işgal ve siyasi dizayn, Tam kıvamına geldikten sonra da o bölgeden çekil. Çekilirken de kendi kurduğu fitne çarkını işbaşına getirmek. ABD'nin Irak ve Suriye'de işgal edip, IŞİD fitnesi ve arkasından referandum ile Uydu bir devlet. Arkasından da Büyük İsrail Projesi. Tanıdık gelmiyor mu? Hadis-i Şerif tahakkuk edecektir ve Armagedon peşindeki Siyonistlerin sonu çok da uzak değildir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı