"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Paris’te anlaşma; İstanbul’da işgal

M. Latif SALİHOĞLU
13 Kasım 2018, Salı
GÜNÜN TARİHİ 11-13 KASIM 1918

Tarihte çok garip-acip tecelliler var. Bunlardan biri de Birinci Dünya Savaşı’la ilgili: Bundan tam yüz yıl önce bugünlerde Paris’te imzalanan “Barış Antlaşması”na imzaların atıldığı günün hemen ertesinde, başta İstanbul olmak üzere, bütün Anadolu’yu işgal etme planı tatbik sahasına konuldu.

Bilindiği gibi, geçen hafta 11 Kasım günü “100 dünya lideri” Paris’te toplandı. Toplantının sebebi, Birinci Dünya Savaşını sona erdiren barış (ateşkes) antlaşmasının 100. yıldönümünü (11 Kasım 1918) anmak ve bu vesileyle dünyaya barış mesajlarını sunmak.

İşin bu yönü, bilinen ve zaten dünyanın gözü önünde cereyan eden aktüel bir gerçek.

Ama, arka plânı bilinmeyen veya çok az bilinen bir acı gerçek daha var ki, biz de bu vesilye onu nazara vermek istiyoruz.

* * *

Yine bilindiği gibi, 30 Ekim 1918’de Osmanlı hükümeti ile karşısındaki ilgili hükümetlerin temsilcileri arasında Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile I. Dünya Savaşının “Doğu Cephesi” sona ermiş oluyordu. “Batı Cephesi”ndeki antlaşma ise, Mondros’tan 11 gün sonra, hatta 11. ay olan Kasım’ın 11’inde ve hatta saat 11.00’de imzanlamış oldu. Ne var ki, Mondros Antlaşmasından hemen sonra, Osmanlı’nın hakimiyeti altındaki Kerkük ve Musul’u bir emrivâki (defacto) ile işgal eden İngiltere, Paris Antlaşmasının hemen ardından bu kez İstanbul ve Anadolu’yu işgal etme plânını devreye soktu. Şöyle ki:

12 Kasım’a kadar Ege açıklarında bekleyen düşman donanması İstanbul’a doğru harekete geçti. 13 Kasım günü ise, toplam 61 parçalık İngiliz, Fransız, İtalyan müşterek  donanması Çanakkale Boğazı’nı geçip Marmara’ya giriş yaptı ve aynı gün İstanbul önlerine gelerek muhtelif noktalardan karaya asker çıkardı. 

NOT: O tarihe kadar Suriye-Filistin Cephesinde Yıldırım Orduları Grup Komutanı olan M. Kemal’e atfedilen “Geldikleri gibi gidecekler” şeklindeki sözün tarihi de aynı gündür. Keza, Suriye’den gelerek İstanbul’a her nasılsa o gün varmış olduğu resmî kaynaklarda belirtilir.

* * *

İngiliz Yüksek Komiserliği yönetimindeki işgal (sözde “güvenlik”) kuvvetleri, şehir genelinde günden güne baskılarını arttırdılar. 

Saray dahil olmak üzere, İstanbul hükümetini bir nevi tutsak aldılar. Öyle ki, kukla Sadrazamları işbaşına getirtip uzaklaştırmada bile başarılı oldular. Hatta, Şeyhülislâmı da tesir altına alarak, bazı camilerde işgal kuvvetlerine rahmet okutma denemesi yaptılar.

Bununla da yetinmeyen işgalciler, Avrupa’dan gemiler dolusu alkollü içkilerden getirterek, bunları kontrolleri altına aldıkları liman ve kıyı şeritlerinde balıkçılara ve sair gençlere bedava dağıttılar.

Bundan maksat, bol bol alkol tüketen gençlerin işgale karşı galeyana gelmemesi, dinî-millî duygularının törpülenerek dizginlenmesi, uyuşuk uyuşuk kalarak işgalcilerin işini dolaylı da olsa kolaylaştırmasıydı.

Nitekim, bu türden hisleri uyuşturucu ve gençleri sarhoş edici maddelerle mücadele maksadıyla 5 Mart 1920’de Yeşilay (Hilâl-i Ahdar) Cemiyeti kuruldu. Ne var ki, en itibarlı şahsiyetlerin de içinde yer aldığı bu cemiyet bile, sarhoşluk veren maddelere (müskirat) karşı mücadelede zayıf ve kifayetsiz kaldı.

* * *

İşgalcilerın gizli planı, bu kadarla da sınırlı değildi. İşgal yönetimi, içki içmeyen polis ve jandarma gibi emniyet mensuplarını, dindar halk ve özellikle medrese talebelerini sürekli şekilde tahrik ederek, İstanbul’da kanlı bir kaos ortamını körüklemeye çalıştı. Tâ ki, kan dökülsün ve kalıcı işgale bir gerekçe olsun. Nitekim, 16 Mart’taki (1920) kanlı “Karakol Baskını” bu maksatla yapıldı.

Buna mukabil olarak, ilmî-fikrî mücadele ile Hutûvât-ı Sitte isimli eserini gizlice neşreden Üstad Bediüzzaman, onların o tahrikkâr plânlarını da akim bıraktırdı. 

Neticede, İstanbul’da tutunmaya ve işgalini sürekli kılmaya muvaffak olamayan sömürge sâbıkalı istilacı kuvvetler, Ekim 1923’ten itibaren yurdumuzu terk etmeye mecbur kaldı.

Okunma Sayısı: 2057
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı