"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Plânları akim bırakmak

M. Latif SALİHOĞLU
21 Temmuz 2018, Cumartesi
Arka plân gelişmelerini de az-çok araştırıp vâkıf olduğum sıhhatli bilgilere dayanarak ifade edeyim ki, yakın tarihte yaşanmış yürek dağlayıcı hadiselerin çoğu birer tertiptir, kumpastır, mizânsendir... Meselâ:

1) 1909’daki 31 Mart Vak’âsı, karanlık odaklarca tasarlanıp hazırlanan bir plân, bir tertiptir. 

Lâkin, basiretsizce hareket eden ve bu işte âlet olarak kullanılan “sâdık ahmaklar”, muhakemelerini çalıştırıp da o plânı akim bırakamadılar. Aksine, oyuna gelip tuzağa düştüler. Münâzarât’ta “Câyı dikkat bir nokta-i siyah” ifadesiyle, o gün yaşanan kaotik durumun arka plânına dikkat çekiliyor.

2) 1925’teki Şeyh Said Hadisesi’nde de aynı şekilde gizli plân ve tertiplerin eseri ve izleri var. Hareketin lideri daha emir vermeden hadise patlak veriyor, iş kanlı çatışmaya dönüyor... 

Ama, şu da muhakkak ki, yanlış bir içtihadla hareket eden Şeyh Said, gizli plânları akim bıraktıracak tedbirleri almıyor, yahut alamıyor.

3) Aynı şekilde, 1930’daki Menemen Hadisesi ile 1937’deki Dersim Fâciası’nda da karanlık mihrakların parmağı var. Kumpası önceden hazırlayıp, gelişmelerin seyrine göre de önceden tedbirlerini almışlar...

Ne var ki, bu elim hadiselerde de gizli plânları akim bıraktıracak bir ferâset eseri gösterilemediği gibi, kumpasa alet olunmamak için gerekli tedbirlerin alınması cihetine de gidilmemiş, gidilememiş.

4) Çok yakın tarihte yaşanan 28 Şubat Süreci ile 15 Temmuz Fâciasında da gizli plân, tertip ve kumpasların etkili olduğu ve tıpkı diğerlerinde olduğu gibi bu hadiselerde de bilhassa dindarların kıyıma uğratılması hedef alındığı âşikâr şekilde görülebiliyor...

Bununla beraber, söz, fikir, hareket ve faaliyetleri o tertiplerde gerekçe veya bahane olarak kullanılan dindarlar, söz konusu plânları akim bıraktıracak ferâseti gösteremedikleri, ihtiyatlı davranamadıkları ve gerekli tedbirleri alamadıkları da bir vâkıa.

* * *

Şimdi de, yukarıda sıraladığımız örneklere benzer tertip ve plânların, “müsbet hareketi” esas alan Bediüzzaman Said Nursî ve talebeleri tarafından nasıl akim bırakıldığına bakalım.

Evet, başta Isparta, Barla, Kastamonu ve Emirdağ olmak üzere, daha başka yerlerde Üstad Bediüzzaman ve talebelerine karşı da birçok plânlar yapıldı, kumpaslar kuruldu, tertipler hazırlandı, vesaire... Ama, tereddütsüz ve yüzde yüz kat’iyetinde ifade edelim ki, bunların tamamı boşa çıkarıldı ve akim bırakıldı. Zira, aradan geçen doksan yıllık süre içinde, menfi tarzda kaydedilmiş hiçbir vukuat olmadığı gibi, bu koca camianın suç teşkil edecek bir tek sâbıkası dahi yoktur.  Hâzâ minfadli’r-Rabbî.

Kendi canları yandıkları halde, başkasının canını yakmamışlardır. Ezâ-cefâ çektirenlere karşı bile, intikamcı bir mukabelede asla bulunmamışlardır. Yani, tertipçiler, kumpasçıların eline hiçbir malzeme vermemişlerdir.

Dolayısıyla, daima başları dik, alınları açık olmuş; elleri de lekesiz, tertemizdir.

* * *

Son olarak, gizli tertiplerin nasıl boşa çıktığı ve hazırlanan hâinane plânların nasıl akim kaldığına dair, Üstad Bediüzzaman’ın ifadelerinden birkaç misâl verelim.

“Aziz, sıddık kardeşlerim! Gizli münafıklar, Risâle-i Nur’a kanunla, adliye ile ve asayiş ve idare noktasından hükûmetin bazı erkânını iğfal edip tecavüz ediyorlardı. Biz, müsbet hareket ettiğimiz için.., plânları akim kaldı.” (S. T. Gaybî)

“...Geçen hadise-i ihanetten merak etmeyiniz. O hadise söndü, plânları akim kaldı. ...Perde altındaki düşmanımız münafıklar, adliyeyi ve siyaset ve idareyi âlet edip, bize hücumları akim kaldığı; ve Risâle-i Nur’un fütuhatına menfaati olan eski plânlarını bırakıp daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plân çevirdiklerine dair emareleri göründü. ...İnşaallah, bunların bu plânları da akim kalacak.” (Emirdağ Lâhikası)

“O vukuatta bir nevi siyaset korkusu da görünüyor. ...Böyle heyecanlı bir hadise, habbeyi kubbe yapan düşmanlarımız bize telâş ve sarsıntı verecekti. İnayet-i İlâhiye, o plânı da def etti, bizi muhafaza etti.” (Age)

“Eğer ...sırf âhiret ve ölümün idam-ı ebedisinden Müslümanları kurtarmak vazifesi olmasaydı ve bana ilişenler gibi sırf dünyaya ve menfi siyasete çalışmak olsaydı, on Menemen, on Şeyh Said Hadisesi gibi bir hadiseye, o anarşilik hesabına çalışanlar sebebiyet vereceklerdi.”

“Gizli düşmanlarımız, hükûmetin ehemmiyetli ve bir kaç vazifedarlarını elde edip beni tazyikatla Menemen ve Şeyh Said Hadisesi gibi bir hadise çıkarmak için bütün kuvvetiyle, en hassas damarlarıma dokunduracak tarzda, her desiseyi istimâl ettiler. Gördüler ki, Eski Said yok; yenisi ise herşeye tahammül ediyor. O plânı, sâir sûikastlere, ezcümle ‘zehir vermeye’ tebdil ettiler. Hıfz-ı İlâhî onu da akim bıraktı.” (Age)

Okunma Sayısı: 11717
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı