Niyet okuyanlara...
Medar-ı nizâ, yani tartışmaya konu olan cümlenin “Dehşetli bir put kırdım” şeklinde olduğunu aynen bizim gibi savunan ve bunu orijinal belgeyle ortaya koyan bir yazar arkadaşımız, internetteki yazısının başında bize de çatmadan edememiş: “Yeni Asya, bu meseleyi sadakat ve samimiyet çerçevesinde değil, Diyanet üzerinden hükümete muhalefet maksadıyla işliyor.”
El-vicdan, ve’l-insaf be kardeşim.
Bu meseleyi biz şimdi yeni mi işledik ki, asıl maksadımız sizin itham ettiğiniz şekilde sırf Diyanetle-Hükümetle alâkalı olsun?
Buyurun okuyun, öyle karar verin. İşte, bundan tâ beş sene evvelki (2010 tarihli) konuyla ilgili yazılarımızın başlık ve linkleri:
Pot mu, put mu? (1)
http://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/pot-mu-put-mu_200023
Pot mu, put mu? (2)
http://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/pot-mu-put-mu-2_200298
* * *
Bir kimseye karşı yapılan itham, isnat, ya da iftira, hedefini bulamadığı takdirde döner itham sahibini vurur.
Allah’ı şahit göstererek ifade edelim ki, bizim asıl maksat ve muradımız, Risâle-i Nur’un asliyetine ve hürriyetine tam sahip çıkmak ve bunu muhafaza etmeye çalışmaktır.
Bu çerçevede olmak şartıyla, varsın Diyanet de, hükümet(ler) de sahip çıksın, bassın, neşretsin...
Şayet sırf bundan dolayı rahatsız olup muhalefet edeceksek, Allah bizi bildiği gibi yapsın ve hiç muvaffakiyet vermesin.
Yok, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, eğer aynı niyet-i hâlise ile hareket ediyorsak, Cenâb-ı Hak, bizleri muvaffak ve muzaffer eylesin...
Bu duâya, lütfen siz de “Âmin” deyin.
Türkçeleşen kelimeler
Nihat Sami Banarlı’nın ifade ettiği üzere “Fethedilmiş topraklar gibi, Türkçe’de fethedilmiş kelimeler var.”
İşte, o kelimelerde biri de Farsça asıllı “Büt” kelimesi Türkçe’de “Put” ve “Bütân” kelimesi “Puthane” şekline dönüştürülerek okunur.
Kezâ, Farsça kökenli “Lala” kelimesi Türkçe’de ayrı bir zarâfet kazanarak “Lâle” şekline dönüşmüştür.
Aynı şekilde, Arapça’daki “Mescid-i Haram”daki “Haram” kelimesi Osmanlı Türkçesinde “Harem” şeklini almıştır.
Herkes tercihinde serbest
Kàmusların, lûgatların, hatta edebî metinlerin çoğu Osmanlıca hurûfatıyla Put kelimesiyle Pot kelimesinin aynı şekilde yazıldığını gösteriyor.
Dolayısıyla, burada cümledeki mâna akışı önem kazanıyor.
Kişi, bu kelimeyi hangi mânada anlıyorsa, o mânada okuyabilir. Kimse kimsesin tercihini zorla değiştiremez. Mesuliyeti de mânevîdir.
Rahatsızlığın sebebi ne?
Biz M. Kemal karşısında Üstad Bediüzzaman’a “pot kırdırılması”ndan şiddetle rahatsız oluyoruz. Bunun gerekçesi apaçık ortada: İnsanlarımızın binde 999’u biliyor ki “Pot kırdım” demek, “Hata ettim, gaf yaptım, nezaketsizce davrandım, kabalık yaptım” demektir.
Asıl anlamadığımız şu: Bizim Üstad Bediüzzaman’a ait bu sözü “Put kırdım” diye anlamamızdan dolayı kim, niçin rahatsız oluyor?
“Put kırma” vazifesi
Bazı kimseler çıkıp diyor ki, sosyo-kültürümüzde “Pot kırmak” diye bir tâbir var; ama “Put kırmak” diye bir tâbir yok.
Meseleyi böylesine basit bir açıklamayla geçiştirmek mümkün mü? Değil elbette. Zira, “Pot kırmak” bir deyim ise, “Put kırmak” fikrî ve mânevî bir vazifedir.
Dahası, deyim noktası bir yana, “Put kırma-parçalama” gibi tâbirler Risâle-i Nur’da aynen geçiyor ki, bizim için asıl önemli olan da budur.
Meselâ, Tarihçe-i Hayat’ın Tahliller bölümünde geçen “Putların parçalanması vazifesi ”, ya da aynı eserin Giriş bölümündeki “Gurur putunu kırmak..., tabiatperestlerin putlarını dahi tar û mar etmek” ifadelerinde olduğu gibi...
Şahsa hürmet, fikre riayeti gerektirmez
Üstad Bediüzzaman’a ve Risâle-i Nur’a hizmet eden bütün ağabeylerimize hürmet edip ellerinden öpüyoruz. Hiçbirinin şahsına karşı saygısızlıkta bulunmayı aklımızdan dahi geçirmiyoruz.
Evet, onlara hürmet etmeyi aynı zamanda bir vazife telâkki ederiz. Lâkin, arkalarından gitmeyiz ve hiçbir şahsa tâbi olmayız. Nur’un şahs-ı mânevisi bizlere kâfi ve vâfidir.
Öte yandan, 12 Eylül darbecilerini destekleyip darbe anayasasını alkışlayarak pot üstüne pot kıranların arkalarından gitmeyiz, gitmeye de mecbur değiliz. Zira, büyüklere hürmet, fikirlerine riayet etmeyi gerektirmez.
NİHAYET VERİRKEN
Tebrik ve duâlar
Tâ başından beri, bu konuyla ilgili bilgi ve belgelerin hazırlanmasında emek sarf ederek bize yardımcı olan arkadaşımızdan Abdullah Eraçıkbaş ile İsmail Tezer’e tebrik ile takdirlerimi ifade ediyorum.
* * *
Yine, tâ başından beri “Hakkın hatırı âlidir, hiçbir hatıra fedâ edilmez” hakikatine istinaden, mustakim hissiyat ve istikametli fikriyatıyla bu kritik eşikteki meselede bize destek veren, bilgi ve belgeleri paylaşan, bunları geniş kitlelere duyurarak ilânât hizmetinde bulunan siz dâvâ arkadaşlarımıza da aynı şekilde tebrik ve duâlarımızı takdim ediyoruz.
***
@salihoglulatif: Lûgatlarda, kàmuslarda POT ile PUT kelimesinin Osmanlıca yazılışı hemen hemen aynı gibi. Aralarındaki mânâ farkı ise pek büyük. Kim hangi mânâyı murad ediyorsa, bu ihtilâflı kelimeyi de o mânâda kullanmakta hür ve serbesttir.