"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risâle-i Nur Kürtlerin imdadına yetişti

M. Latif SALİHOĞLU
18 Kasım 2019, Pazartesi
Irkçılık mânâsındaki milliyetçilik damarı ağır basan Türkler gibi Kürtlerin de bir türlü anlamadığı, yahut anlamak istemediği bir hakikati, Üstad Bediüzzaman Birinci Şuâ’da gayet veciz sözlerle ifade ediyor.

Bu zamana ve hassâten Risâle-i Nur’a işaret eden Kurân’dan alınan “otuz üç âyet” sıralamasındaki 29. Âyetin Tafsilâtı kısmında, İbrahim Sûresi 4. ve 5. âyetinden şu mânâyı istihraç ediyor: “...Dördüncü âyette, Risâle-i Nur’un Türkçe olmasını tahsin eder; ve beşincide, Arabî ve Türkçeyi tam bilmeyen, mürşidleri ve âlimleri perişan olan vilayât-ı şarkiyede Risâle-i Nur imdatlarına; ve her taifeden ziyade başlarına gelen hadiseler ve âyette ‘Bieyyâmillah’ tâbir edilen elîm vakıaları hatırlarına getirmekle ikaz ve irşad etmelerine bir mânâ-yı işârî ve remzî ile emrediyor.”

İşte, çokça istifade ettiğim bu ve benzeri bahislerden, hayatıma ve hayata bakış tarzıma sıhhat ve istikamet kazandıran şu iki noktayı yıllar öncesinden tesbit ettim:

1. Kurân-ı Mûcizülbeyân’ın ilgili âyetleri, bu zamanın bir tabibi, rehberi ve halaskârı olan Risâle-i Nur’un lisânının Türkçe olmasını hem tahsin, hem takdir ediyor.

2. Kurân’ın tahsin ettiği Risâle-i Nur, Arabî ve Türkçeyi tam bilmeyen, mürşidleri ve âlimleri perişan olan Kürtlerin imdadına yetişerek, onları ikaz ve irşad ediyor.

Evet, hiç şüphe ve tereddüt edilmesin ki, Risâle-i Nur, daha birçok vazife gibi, bu hizmeti de bihakkın yapıyor, icra ediyor. Esasen böyle olduğu içindir ki “Risâle-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tokatından kurtulmasına bir sebeptir.”

Ve, yine bundan dolayıdır ki, Üstad Bediüzzaman, umum Anadolu halkını şu sözlerle ikaz ediyor: “Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risâle-i  Nur’a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler, yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve taunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler; akıllarını başlarına alsınlar.” (Kastamonu Lâhikası: 99)

BİR ÇOCUKLUK HATIRASI

Şu düşündürücü gerçeği, imkânım olsa bu vatanda yaşayan ve milletin selâmetini düşünen herkese duyurmak isterim ki: Eğer Risâle-i Nur olmasaydı, bu eserler şayet elimize geçmemiş olsaydı ve okuyup da içindeki hakikatlere bağlanmasaydık, ben ve benim gibi yüz binlerce (belki de milyonlarca) insan, devlete, hükûmete ve askere amansız birer düşman olacaktı.

Bilvesile, çocukluğumda gördüğüm, bizzat acısını yaşadığım ve hiç unutamadığım trajik bir hadiseyi nakletmek istiyorum.

1960’lı yılların ortalarıydı. Henüz 6-7 yaşlarındaydım. Batman ili, Kozluk ilçesine bağlı Yedibölük Köyü’nde (5 sınıf bir arada) ilkokula gidiyordum. Köyde silâhlı kavga çıktı. Dağlarda, kayalıklarda sipere duran muhasımlar, günboyu karşılıklı olarak vuruştular, silâh patlattılar. Ölü yok, yaralılar vardı.

Karakol komutanı, ilçeden gelen takviye birlikleriyle ikindi vakti operasyona başladı. Bizim mahalleye de geldiler. Mahalle tandırının önünde toplaşan kadınlar grubu içinde annem de vardı. Karakol komutanı Aşir isimli başçavuş, birden annemin üzerine yürüyerek “Senin kocan nerede, kocan! Yoksa evde saklanıyor mu?” diye bağırmaya başladı. O esnada, diğer kadınlar korkudan birbirine sığınırken, valideye ise bir cesaret geldi ve o şirret adama şu karşılığı verdi: Sizin geldiğinizi duyan erkeklerin hepsi dağlara, ormanlara kaçtı. Kocam da onlardan biri. Evde falan değil. Gidin arama yapın.

Askerlerin elinde Mavzer, başçavuşun elinde ise Sten vardı. O kalabalık içinde elindeki silâhla annemin üzerine giden o aşağılık adam, peşpeşe dipçik darbeleriyle vurmaya başladı. Ama nasıl bir hınç ve öfkeyle vuruyor; adeta kemiklerini kırarcasına... 

O esnada, bazı askerlerin utanarak yüzlerinin kızardığı gördüm. Dayak faslı devam ederken, askerlere de emir verdi “Gidin evi didik didik arayın!” dedi. Ben de evin kapısının önündeydim. İçeri girip her tarafı aradılar. Küçük bakkaliye odası kilitliydi. Uğraştlar, açamadılar. Bana “Git anahtarı getir lan!” diye bağırdılar. “Tamam” deyip arkamı dönmemle birlikte kendimi yerde bulmam bir oldu. Bana tekme-sille giriştiler. Yere düşürdüler. Öyle ki, yerde iken de postallarla vurmaya devam ettiler. Nihayet, kilitli kapıyı açtırdık da ellerinden zorbelâ kurtulduk.

* * *

Uzun sözün kısası: Benzer hadiseleri çokça duyduk ve bir kısmını bizzat yaşadık. Lise yıllarında eğer Risâle-i Nur’u tanıyıp okumasaydım, kuvvetli ihtimalle ben de bir numaralı devlet ve asker düşmanı olurdum; birçokları gibi... Şükür ki, Kurân eczahanesinden alınan o müessir ilâçlar imdadımıza yetişti de, bu zamanın muzır cereyanlardan kendimizi muhafaza edebilme şansını, imkânını bulmuş olduk.

Okunma Sayısı: 2697
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    18.11.2019 17:02:49

    Ağabeyim,anneniz gerçekten çok mübarek bi insanmış ki,böyle bir musibete maruz kalmış.Ne mutlu ona ki;sizin gibi vatansever,kadirşinas,alicenap ve muhterem bir vatan evladı yetiştirmiş.Rabbim mekanını cennet eylesin.Tabi biz o zaman hayatta değildik ama o dönemlerin ne derece zor olduğunu az-çok tahmin edebiliyoruz.Ama 'beşer zulmeder,Kader adalet eder' prensibini kendimize şiar edinmiş birer Nur talebesi olarak(Rabbim layık eylesin) hiçbir zulmün ilelebet devam etmeyeceğinin farkındayız.Rabbim bizleri;zalimlerle değil mazlumlarla bir ve beraber eylesin.Risale-i Nur;bütün ümmete,ilaç hükmünde tesir ediyor.Önemli olan,o ilaçtan gerekli miktarda alıp,sıhhatimizi korumak.Ne mutlu,Yüce kitabımız mübarek Kuran-ın,mübarek tefsiri olan Nur Risalelerinden hakkıyla istifade edebilene...

  • Latif Salihoğlu

    18.11.2019 11:16:56

    Sn. İshak Bey ve Yardımoğlu'na, Validem hayatta değil. Bilmukabele, sizlerin ve hepimizin geçmişlerine rahmet diliyoruz. O dipçik darbeleriyle, annemin vücudunda ciddi ezik ve morluklar oluştu. Zaten hasta ve zayıf idi. Kaburga kemikleri ağır hasar gördü. Büyük travma yaşadı. Dahası, hadisenin travmasına ailece yaşadık. O travmayı uzun yıllar üzerimizden atamadık... Bütün bunlara rağmen, yine de kin tutmuyor ve intikam hissi gütmüyoruz. Bilvesile, o tarihten 10 yıl kadar sonra Jandarma G.K olan Sn. Ali Rıza Beyin babası merhum Korg. Şahap Yardımoğlu’na da rahmet diliyoruz.

  • İshak

    18.11.2019 08:44:36

    Annenize yapılanlardan dolayı çok üzüldüm. Rabbim hayatta ise sağlık hayırlı uzun ömür versin, bu elim hadisenin izlerini silsin, vefaat ettiyse ahiret nimetleriyle kusatsin İnşallah.

  • Abdullah Tunç

    18.11.2019 07:30:54

    Aradan bir asır geçmesine rağmen devlet ile millet hala barışabilmiş değildir. Ülkesini düşünen düşünen kafalar acaba bu noktaya kafa yoruyorlar mı? Millet devlet barışması olmadan maddi ve manevi terakkiler kaydetmek mümkün değildir. Acaba sorun nerede? Acilen halledilmesi gereken nokta bu değil mi? Daha ne zamana kadar bu durum devam eder? Millet devlet mutlaka barışma lıdır. Bunun için ne gerekiyorsa muhakkak yapılmalıdır. Yoksa kıyame te kadar bu torunlar devam edip gi der.Bir sorun biter,başka bir sorun başlar.Ve bir kısı döngü olarak böyle gider.Millet gerçek huzur ve sükünü maddi ve manevi refah ve saadeti bulamaz.Bu bakımdan millet ve devletin barışması için topyekun milletçe seferber olmalıyız.

  • Ali R. Yardimoglu

    18.11.2019 01:11:03

    ..bu dehsetli zalim hadiseyi okudum, cok uzuldum, o anneniz hayatta ise ona hurmet ederim, benim babam, 70li yillarda, simdi rahmetli, Jandarma Gn. K.' ligi evet yapmistir, daha evvel boyle 1 hatirami size yazmistim, eger o zalim adami o duysaydi, hele askeri 1personelin o zulmunu, onu ayaklarinin altinda cignerdi, ve oyle 1i idi, kulli irkcilik, menfii boyle 1 asabiilik (menfii milliyetcilik) dalaletttir; o annenizden ve sizden de, ben sahsen, ozur dilerim, hem afv helalligi isterim...........

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı