"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şahıs yüzünden toptan yanılma

M. Latif SALİHOĞLU
28 Aralık 2017, Perşembe
Eskiden, küfür ve dalâlet ehlini temsil eden bir kâfir olurdu. Ona karşı, ehl-i imanı da temsil eden bir reis-rüesâ bulunur ve o dalâlet cephesine mukabele ile şerrini durdurur, en azından şiddetini hafifletirdi.

Şimdi ise, durum çok farklı. Şer cephesini temsil eden bir tek şahıs yok artık. Ne Türkiye, ne de dünya çapında.

Acaba hangi kâfiri (veya kaç kâfiri) öldürsek, küfür ve dalâlet biter? Biter mi hiç? Bitmesi mümkün mü?

Aynı durum, iman ve hidayet cephesi için de aynen geçerli.

Demek ki, şimdilerde hükmeden şey, fertten-şahıstan ziyade şahs-ı mânevidir. Yani, her iki cephede de, karşılıklı olarak varlığını ve hükmünü sürdüren şey, fikirler ve cereyanlardır.

Artık apaçık şekilde görünen ve bilinen bu reel ve rasyonel durum karşısında, her kim ki, küfrî cereyanlara ferdî varlığıyla veya şahsî sermayesi ile çıkıyorsa, o peşinen mağlûp demektir. Zira, karşı tarafa galebe çalması, günümüz şartlarında imkân ve ihtimal haricidir.

Dolayısıyla, ümmet fertlerinin aklı, ihtiyar ve iradesi şahıslara, hatta ferdî dehâlara bile teslim edilmemeli. Edilse, mağlûbiyet kaçınılmazdır.

Hem öyle bir mağlûbiyet ki, akıllara ziyan bir derbederlik, bir dağınıklık, bir perişaniyet hali...

İtimat edilen şahsın tökezlemesiyle, mağlûp düşmesiyle, hatta bir şekilde karizmasının çizilmesiyle, o şahsa bağlı durumdaki bütün fert ve cemaatlere de toptan bir şevksizlik, mo- ralsizlik, hatta ümitsizlik karamsarlığı çökmeye başlar.

Evet, ferdiyetçilik ve şahısperestlik ile gelen bir yanılgı, ne yazık ki bir “toptan yanılgı”ya dönüşür. Keza, baştaki liderin şahsında görülecek bir hâlsizlik, bir mecâlsizlik, yahut mağlûbiyete dayalı bir moralsizlik, ister istemez o şahsın arkasındaki bütün bir kitlenin de demoralize olmasına sebebiyet verir. Ki, böylesi bir kitlevî yıkıma, aklı başında, vicdanı yerinde hiç kimsenin sebebiyet vermemesi lâzım.

Şahıs, yani lider konumundaki kişi, bilhassa şiddetli fırtınaların zuhûr ettiği şu zamanda, farkında olmadan da meczûbâne bir anafora yakalanmış, bir türbülansın içine düşmüş olabilir. Hatta, çırpındıkça daha da aşağı doğru yuvarlanıyor olabilir.

Bunların tamamı, hem mümkün, hem de vâkidir. Dikkatli bir nazarla bakıldığında, çarpıcı örnekler pekâlâ görülebilir.

İşte bu noktada, ümmetin fertlerine düşen, aklını, kalbini, iradesini doğru şekilde kullanarak kendini muhafazaya çalışmasıdır.

Öncelikle, dinî veya içtimaî mevkii ne olursa olsun, şahısların câzibesine kapılmamaya çaba harcamalı.

Hani, şahıslara karşı bir hürmet ve muhabbet beslenebilir; ama, adeta tapınırcasına bir aşırı bağlılık, bir kölelik, yahut bir meftuniyet içine asla girilmemeli. Girilmişse şayet, duâların da kuvvet ve kudsiyetini arkasına alarak, o anafordan çıkmaya var gücüyle cehd û gayret gösterilmeli. 

Allah, bu zamanın maddî-mânevî fırtınalarından bizleri muhafaza eylesin ve âhiren istikamet üzere sâhil-i selâmete eriştirsin.

GÜNÜN TARİHİ 28 ARALIK 1908

80 bin ölümlü Sicilya Depremi

Bundan tam bir asır önce bugün, dünya tarihinin en yıkıcı depremlerinden biri yaşandı.

28 Aralık 1908’de İtalya’nın Sicilya bölgesinde meydana gelen sarsıntının büyüklüğü Richter ölçeğine göre 7.1 olmasına rağmen, yıkıcı şiddeti çok daha yüksek seviyede hissedildi ve yaklaşık 80 bin insanın hayatına mal oldu. Haliyle, yıkım, tahribat ve yaralanma vak’aları da aynı nisbette büyük oldu.

Yapılan ölçümlere göre, deprem 300 km'lik bir sahada hissedildi. Sabaha yakın 05:20’de başlayan ve 30-40 saniye kadar süren depremin asıl yıkıcı etkisi, yükseklikleri 12 metreye kadar çıkan tsunamiler sebebiyle görüldü... Gerek şiddetli sarsıntı ve gerekse tsunami sebebiyle meydana gelen tahribat sonucu, bazı yerleşim birimlerinin büyük çapta yıkılarak yerlebir olduğu ve denize yakın alçak yerleşim bölgelerin ise, bataklıktan farksız bir hale geldiği, bilâhare tesbit edildi.

Netice itibariyle, İtalya’da bir asır evvel, yani 1908’in son günlerinde meydana gelen büyük Sicilya Depremi’nin maddî ve insanî bilânçosu çok ağır oldu. İtalyan halkı, yeni yıla çok derin bir yas ve üzüntü hali içinde girmiş oldu.

@salihoglulatif: Aralığın sonu geldi, Ocağın başı görünüyor; azgınlaşan zulmün ise, ucu-bucağı görünmüyor.

(El-küfrû yedûm; ez-zulmû lâ-yedûm.) Allah encâmımızı hayr'eylesin.

Okunma Sayısı: 4404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    28.12.2017 06:08:07

    .."1 gemide 10 cani, 1 masum,...ve 1belde de de 100ler masumlar icinde 1 cani olsa,...." S. N., Bz. prensibini bilseler de, kendilerini Bz'na guya!!.. muadil tutan, ahrara hasm menfi milli dar 1acib taasublu gorus ile, onlari dipden onlarinda maalesef istegiyle kullanan bolsevik komitasi, muslumanlara ve her nişanlarina her nasilsa ve her yonden besledikleri hasaretli intikamlarini; o musaadesi olmayan 3 akim, yani milliyetin menfi irkci damarlisi, ve dini inhisarina alan taassublusu, ve sol populist galeyanli ihtilalcisi, 1 azim zulm ile, bicareleri perisan etmeye imkan buldu, o 3 akimin yazilmis husranina tasdik basti.... yazmayacaktim amma, RNun bu bahsi musaade etmedi, yazmali dedi....sA

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı