"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Said Nursî ve Enver Bey

M. Latif SALİHOĞLU
04 Ağustos 2016, Perşembe
GÜNÜN TARİHİ: 4 Ağustos 1918-22

Enver Paşa ile Bediüzzaman Hazretleri, birbirlerine karşı hep samimî ve sadâkatli iki dost olarak tarihe geçtiler.

Aynı şekilde, bu her iki şahsiyet de, M. Kemal’e hiç dost olmadılar, yıldızları hiç barışmadı, birbirlerine hep muhalif düştüler.

Esasen, Kemalistlerin bu iki meşhûr zâta olan bitmez-tükenmez kin, garaz ve düşmanlıklarının sırrı, bu “muhalif”lik noktasında düğümleniyor.

Günün birinde, bu düğümün açılmasını temenni ederek asıl konumuzun detaylarına geçelim.

* * *

4 Ağustos, bu her iki zât için de hayatın dönüm noktalarından birini teşkil ediyor: Bediüzzaman’ın “âlimlik payesi” ile Enver Paşa’nın ise “şehitlik payesi”, 4 sene arayla 4 Ağustos gününe tevâfuk etti.

Şimdi, sırasıyla bu iki hadisenin kısacık bir seyrine bakalım.

4 Ağustos 1918: Bediüzzaman Hazretleri’nin Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye âzâlığına tayîni yapıldı.

Padişahın iradesiyle ve Şeyhülislâmlığa bağlı olarak kurulan bu Yüksek İslâm Akademisine, Bediüzzaman, Ordû-yu Hümâyûna (Osmanlı Ordusuna) ayrılan kontenjandan girerek âzâ oldu.

Enver Paşa’nın ricâsıyla bu müesseseye müracaatını yapan ve resmî üyelik formunu dolduran Said Nursî, kendini şu şekilde tanıtıyor: "İsmim Said, şöhretim Bediüzzaman'dır. Pederimin ismi Mirza'dır. Ma'ruf (bilinen) bir sülâleye nisbetim yoktur. Mezhebim Şafiîdir. Devlet-i Osmaniye tebâiyetindenim. "Tarih-i velâdetim 1293'tür. Doğum yerim Bitlis vilâyeti dahilinde Hizan kazası mülhakatından İsparit nahiyesinin Nurs karyesidir."

* * *

Müracaat tarihinden 8 gün sonra (12 Ağustos 1918) resmî açılışı yapılan 26 üyeli "Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye", İslâmiyet hakkında en zor, en çetin soruların cevabını ve en müşkil meselelerin izahını yapabilme vazifesi ile tavzif edilmişti.

Böyle bir akademide çalışmak bu makamda hizmet etmek, öyle anlaşılıyor ki, Bediüzzaman Hazretleri’nin kendi isteği ve çabası ile değil, Padişahtan sonra en yüksek mevkide bulunan Enver Paşa’nın arzu ve gayreti ile mümkün olabilmiş.

* * *

Enver Paşa, ilk etapta Kafkas Cephesi’nde telif edilmiş olan İşaratü’l-İ’câz tefsirini bir “yadigâr-ı harb” olarak tâbedilmesi için kâğıdının masrafını şahsî kesesinden ödeme kadirşinaslığını gösterdi.

Aynı Enver Paşa, ayrıca hükümetin temâyülü ve Şeyhülislâmın teklifiyle Üstad Bediüzzaman’ın Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye azalığına seçilmesini sağladı.

Kendisi “Harbiye Nezareti” adına Gönüllü Alay Kumandanlığı yapmış olan Bediüzzaman’a ordunun iftihar madalyasını takdim ettiği gibi, ona ilmiye sınıfının en yüksek ikinci rütbesi “Mahreç Mevleviyeti” payesinin verilmesine de yardımcı oldu.

Enver Beyin şehâdeti

4 Ağustos 1922:  En­ver Pa­şa, Ta­ci­kis­tan’da Rus­lar­la çar­pı­şır­ken, vücuduna isabet eden kurşunlarla şe­hid düş­tü.

Heyecan ve mâ­ce­ra­ yönüyle birlikte mil­let­per­ver­ ve hürriyetperver yönüy­le de ta­nı­nan En­ver Pa­şa, İt­ti­had-Te­rak­kî­ Cemiyeti’nin ön­de ge­len i­sim­le­rin­den bi­ri­dir.

1908’de Res­ne­li Ni­ya­zi Bey ve di­ğer ba­zı su­bay ar­ka­daş­la­rıy­la bir­lik­te da­ğa çık­ma pa­ha­sı­na Ma­nas­tır’da ve Selânik’te ön­ce Hür­ri­yet, he­men ar­dın­dan İstanbul’da Meş­rû­ti­ye­tin resmen i­lâ­n edilmesine ön­cü­lük et­ti.

1912’de mey­da­na ge­len Bal­kan Sa­va­şı es­na­sın­da da­ha çok si­ya­set­le meş­gul ol­du ve 1913’te “Halaskârân Zâbitân”a karşı meş­hur “Bâ­bı­â­li Bas­kı­nı”nı ger­çek­leş­ti­ren­le­rin ba­şın­da göründü.  Aynı sene Bulgar işgalindeki Edirne’nin kurtarılmasında birinci derecede rol aldı.

1914-18 yıl­la­rın­da ce­re­yan e­den Bi­rin­ci Dün­ya Har­bi’n­de “Padişah vekili” ve “Er­kân-ı Har­bi­ye Re­i­si” sı­fa­tıy­la en bü­yük ku­man­dan ol­ma vas­fı­nı ta­şı­dı.

1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağladı.

Şeh­zâ­de Sü­ley­man E­fen­di’nin kı­zı Na­ci­ye Sul­tan’la ev­li o­lan En­ver Pa­şa, sa­va­şın so­na er­di­ği ay­nı yıl i­çin­de, di­ğer İt­ti­hat­çı­lar­la bir­lik­te giz­li­ce yurdu terk et­ti.

Tak­vâ­sı ve va­tan­per­ver­li­ğiy­le İt­ti­hat­çı­la­rın bo­zuk kıs­mın­dan a­yrılan En­ver Paşa’nın me­za­rı 1996’da İs­tan­bul Şişli’de­ki Hür­ri­yet-i E­be­di­ye Te­pe­si­’ne nak­le­dil­di.

@salihoglulatif:

SUAL: Sen Selanik’te İttihat ve Terakkî ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın? 

CEVAP: Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim; lâkin bazıları bizden ayrıldılar, bataklık yoluna saptılar. BSN

Okunma Sayısı: 5599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Yardimoglu

    4.8.2016 17:35:00

    Kahraman 1sehid, Enver Pasa Rahmetliye, hurmetle muhabbetimiz icin, 2 nedenimiz, RN'DAN tescilli: Easdan neden: "Ben tokadimi antranik ile beraber Enver'e, venizelos ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarimda vuran da sefildir.." Usulden neden: hurriyet guya ve cumhuriyet hazimsiz denen garazkarane mel'un gazetelerin adavetleri.. Bu 2 neden ise, karmakarisik islerde bize ne berrak anahtardir..2cihanda aziz ol Ustad Bz. S.N.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı