"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sanaldan gerçeğe; öldürücü oyunlar

M. Latif SALİHOĞLU
16 Mart 2019, Cumartesi
Yeni Zelanda’da yaşanan katliâmlı vahşetin, İslâm ve Müslümanlara karşı uzun süredir körüklenen düşmanlıkla bir ilgisinin bulunduğu gerçeği, esasen apaçık ortada.

Yani, kasdî olarak işlenen “İslâmofobia”nın dehşet uyandıran bir neticesi...

Ayrıca, iki ayrı camide, Cuma namazı vaktinde ve peşpeşe düzenlenen bu kanlı saldırının gayet profesyonelce plânlandığı hususu da, tereddüt bırakmayacak derecede açık ve bâriz şekilde görülebiliyor.

Ancak, yine de işlenen bu cinayeti bir tek sebebe, yani sadece ve sadece  “İslâm düşmanlığı”na bina etmemeli. Yanlış olur. Vak’anın diğer cihet ve sebeplerini yok saymak, ucuzluk ve basitliktir.

Acaba, benzer bir hadisenin Türkiye’de veya bir başka İslâm beldesinde vuku bulmayacağını kim garanti edebilir?

Daha açık bir ifade ile söyleyelim: Müslüman kimlikli herhangi bir şahsın, eline silâh alarak herhangi bir mekândaki Müslümanların üzerine bomba atmayacağını, yaylım ateşi açmayacağını, katliâm yapmayacağını kim iddia edebilir, bunun garantisini kim verebilir?

Yani, bu tarz cinayetlerin bir değil, birden çok sebebi vardır ve olabilir demek istiyoruz.

Konuyu biraz daha açmak için, birbiriyle bağlantılı birkaç madde daha sıralayalım:

* DEAŞ-IŞİD ve El-Kaide gibi içinde Müslüman kimlikli sözde mücahitlerin bulunduğu militanlar da ellerindeki silâh ve bombalarla, bu zamanda dindaşlarını katliâm edebiliyor.

* Şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının zebûnu olanlar, sanal ortamda katliâm yaptığı gibi, bir kısmı zamanla ileri giderek gerçek anlamda da cinayet işleyebiliyor.

* Tahripkâr karakterli dijital oyunların müptelâsı olanlar, zamanla hayatı da oyundan ibaret görmeye ve din, milliyet veya memleket farkı gözetmeksizin, gerçek âlemde de insan hayatına rahatlıkla kast edebiliyor.

* Ruh ve kalbi bozulmuş insanları sırf resmî din bağı üzerinden değerlendirmek, bu zamanda sağlıklı bir sonuca götürmez. Analizleri daha soğukkanlı şekilde yapmak icap ediyor.

* * *

Yeni Zelanda’da yaşanan şu son vahşiyane gelişme karşısında insanlık âleminin göstermiş olduğu müsbet tepkiyi ciddiye almakta fayda var. Dünyanın hemen her tarafından peşpeşe kınama, lânetleme mesajları geldi.

Avrupa Birliği, bir mâbed içindeki insanlara yapılan bu saldırının, gerçekte bütün insanlara yapılmış bir saldırı olarak addedildiğini duyurdu. Keza, sair dünya ülkelerinden de benzer mahiyette açıklamalar yapıldı.

İşte, böyle müsbet mânadaki gelişmelere de bakarak denilebilir ki: Her hadisede olduğu gibi, bu üzücü hadisenin neticesinden de inşaallah bir hayır çıkacak.

Meselâ, umulur ki, bu sayede pekçok insan İslâmiyeti merak ile araştırmaya koyulacak. Araştırmacıların bir kısmı, bu vesileyle İslâmiyetin nuru ile tanışıp inşallah hidayete erecek. Haliyle, nasip meselesi...

Duâ ve temenni edelim ki, Müslümanların aleyhinde olarak kurulduğu anlaşılan bu kanlı tezgâh, İslâmın lehine dönsün ve Kurân’ın nurunu âleme yaymada hayra inkılâp eden unutulmaz bir vesile olsun.

***

GÜNÜN TARİHİ: 16 Mart 1921

Moskova Antlaşması

Millî Mücadele bütün şiddetiyle devam ettiği esnada Moskova'da biraraya gelen Ankara hükûmeti ile Rus hükûmeti temsilcileri arasında Moskova Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşmaya göre, Türkiye Kafkasya'da Rusya'nın işini zorlaştıracak teşebbüslerde bulunmayacak, buna mukabil Yunan ve İngiliz kuvvetleriyle mücadele eden Ankara hükûmetine her türlü para, silâh ve mühimmat yardımı yapılacak.

İşte, bu antlaşmadan hemen sonra Rusya'dan Trabzon limanına altın para ile birlikte gemiler dolusu silâh ve mühimmat sevkiyatı yapıldı. Bu silâhlar savaşta, paralar ise asker ve memur maaşının ödenmesinde kullanıldı.

Antlaşmaya imza atan Rus heyetinin başında Dışişleri Bakanı Çiçerin vardı. Türkiye delagasyonu ise şu isimlerden müteşekkil idi: Bekir Sami, Ali Fuat Paşa, Dr. Rıza Nur, Yusuf Kemal.

Okunma Sayısı: 1946
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı