"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sandık ve zorbalık

M. Latif SALİHOĞLU
11 Nisan 2019, Perşembe 03:27
Demokrasilerde sandıkla zorbalık, hiç şüphesiz birbirine iki zıt kavram olarak bilinir.

Yani, sandığa yansıyan demokratik irade hâkim ise, zorbalık mahkûmdur; aksine, zorbalık galip ise, demokrasi mağlûp demektir.

İşte, 31 Mart seçimleri itibariyle, özelde İstanbul, genelde bütün ülke ve millet olarak tam da böylesine kritik mi kritik bir eşikten geçiyoruz. Ümit ve temenni ediyoruz ki, bu kritik eşikten millî irade ve demokrasi nimeti galibiyetle, hâkimiyetle ve de yüzünün akıyla geçip yoluna öyle devam etsin.

Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, millet ve memleket hayrına, bizim duâ ve beklentimiz yine de bu yönde, bu istikamette olmalı.

Çünkü, seksen milyonu aşan bir toplum ve bütün bir millet olarak siyaseten, idareten, iradeten, ancak ve ancak “demokrasi” ortak paydasında buluşabiliriz. Bu ortak paydayı yıktığımız veya zedelediğimiz takdirde, onun yerine koyacak, onun yerini dolduracak başka bir argüman bulmamız, ona eşdeğer başka bir enstrüman kullanmamız şu medenî çağda pek mümkün görünmüyor.

Dolayısıyla, demokrasiye hep birlikte sahip çıkmak ve bütün kuvvetiyle savunmak durumundayız. Üstelik, şu partinin yahut bu partinin lehine veya aleyhine olup olmadığını düşünmeden ve o noktaya hiç takılmadan...

Evet, bu hayatî nokta, sadece bizim açımızdan değil, herkes için bir samimiyet ve ciddiyet testi mâna ve mahiyetini taşıyor.

O halde, her türlü zorbalığa karşı illâ seçim, illâ sandık, illâ demokrasi diyoruz. Ayrıca diyoruz ki: Lütfen, hiç kimse çıkıp da sandığa yansıyan 1 (bir) tek oyu dahi küçümseme, yahut hafife alma cihetine gitmesin. Böylesi bir yaklaşım tarzı asla kabul edilemez. Hangi partinin lehine, yahut aleyhine olursa olsun...

* * *

Sözün tam da burasında, Üstad Beidüzzaman’ın istibdat devrinde ve her türlü diktatörlüğe karşı haykırarak söylemiş olduğu hakikatli bir sözü nakletmek istiyoruz.

Divân-ı Harb-i Örfî’de geçen o söz aynen şöyledir: “İstibdat, zulüm ve tahakkümdür; meşrûtiyet, adâlet ve şeriattır. Padişah, Peygamberimizin (asm) emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere (asm) tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar, haydutturlar.”

Bu ifadeler, hakikaten çok düşündürücü bir mahiyet arz ediyor. Zira, Peygamberimizin (asm) emrinden ve ona itaat edilmesinden bahsedilen aynı ifadelerin içinde “istibdat” ile “meşrûtiyet” tâbirleri geçiyor.

Günümüz ıstılâhına göre, istibdat “diktatörlük” demektir; meşrûtiyet ise “demokrasi”nin bir karşılığı olarak ifade ediliyor.

Dolayısıyla, burada çıkaracağımız mânayı şu şekilde yorumlamak da mümkün: Diktatörlük, zulüm ve tahakkümdür; meşrûtiyet mânasındaki demokrasi ise, hürriyet ve adâlettir; dahası, hürriyet-i şer’iyeye bir vesiledir.

Son söz: Bütün kalbimizle, hürriyetin, meşrûtiyetin, hak, hukuk ve adâletin, her türlü istibdada, tahakküm ve zorbalığa galebe çalması, ülke ve toplum üzerinde tam hâkimiyet tesis etmesini diliyoruz.

***

GÜNÜN TARİHİ: 11 Nisan 1928

Kanlı bayram

Demokrat Parti iktidarını kanlı bir darbe ile devirenler, o günü "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" diye ilân ettiler: 11 Nisan 1963.

O tarihte Başbakanlık makamındaki kişi İsmet Paşa’dır. Üstelik, bu iş kesin olarak onun isteği dahilinde gerçekleştirildi.

Güya idamlara karşı olduğu söylenen Paşa, üstelik Başbakan iken, idam edilenlerin acısı üzerinde tepinmeye ve o günü bayram diye ilân etmeye tevessül etti.

Yakın tarihin yalanlarına asla kanmamalı, resmî tarih bilgilerini mutlaka mihenge vurmalı ve ona göre yazıp yorumlar yapmalı. 

Okunma Sayısı: 3069
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı