ALTERNATİF FTRİ TATLAR
İşin ehlinden, güvenilir uzmanlarından ve ayrıca yılların tecrübesine sahip kimselerden aldığımız bilgileri harmanlayarak, şu “beyaz şeker” ile ilgili görüş ve tavsiyelere devam edelim.
Bazı kimseler, çayın fıtrî acı tadına alışamadığını ve buna bir türlü katlanamadığını beyan ediyor. Madem öyle, o halde alternatif metotları denemekte fayda var.
Meselâ: Çay içerken, şeker yerine, tatlandırıcı olarak isteyen hurma, süzme bal (bilhassa kahvaltıda), kuru üzüm, dut kurusu, kayısı, pestil ve benzeri fıtrî mamülleri kullanılabilir. Bu tarz bir alışkanlığı yıllardır sürdürenlere de şahit olduk ki, hallerinden gayet derecede memnundurlar.
Ayrıca, şuna da şahit olduk ki: Beyaz şekerden kurtulanların büyük çoğunluğu "Oh be, dünya varmış!" diyerek, sevincini, halinden memnuniyetini ifade ediyor.
Şekersiz çaya birden, yani kestirme yoldan geçilebileceği gibi, kademeli şekilde geçmek de mümkün. O, artık kişinin kendi tercih ve iradesine kalmış bir husus.
Bir tavsiye de şu: Şekersiz çayı içerken, yudumları mümkün olduğu kadar küçültmeye çalışmalı. Bünyeyi alıştırmak ve özellikle damak tadını tazelemek-değiştirmek için, sâde çayı emdire emdire, sindire sindire yudumlamakta fayda var.
BU KONUYA TAHŞİDATIN BİR SEBEBİ
Beyaz şekerin zararlarına dair hususlarda tahşidat yapmamızın, çok âciliyet kesbeden bir sebebi de şudur ki:
Şeker hastası olmuş yakınlarımızdan bazılarının acınacak durumlarına yakînen şahit olunca, bizde beyaz şekere karşı kesin bir tavır alma ihtiyacı hâsıl oldu.
Zira, bu mendebur illete daha özellikle çay ile birlikte kullanılan "beyaz şeker" birinci derece sebep oluyormuş.
Evet, uzman şahsiyetler öyle diyor. Tavsiyeleri şudur: Şeker değil, tatlı alın.
Biz de, elbetteki uzmanların söylediklerini dikkate almak durumundayız.
* * *
Beyaz şekerin vücuda zararlı olduğunu önceden de az-çok biliyorduk. Bunu, yeri geldikçe başkasına da söylüyorduk. Ancak, en başta kendimiz bu “tehlikeli beyaz”ı bir türlü terk edemiyorduk.
Yazılarımızda ve sohbetlerimizde inandırıcı olmak ve muhatabımıza tesir edebilmek için, öncelikli olarak kendi nefsimizden başlamalıydık. Şükürler olsun, öyle yaptık ve sonunda bunu başardık.
Kesin karara vardıktan sonra, artık şekerli bir tek çay içmedik. İlk başlarda, tatlandırıcı olarak kuru üzüm, incir, hurma gibi fitrî nimetlerden istifade ettik.
Zamanla, o şekerli çay içme isteği, inanın bizde sıfıra müncer bir hâle geldi. Öyle ki, “Beyaz şeker” gözümüzde adeta “beyaz kireç” gibi görünmeye başladı.
Meğerse, vücudun belli bazı bölgelerinde zaten kireç etkisi yapıyormuş. Bunu da, tanınmış hekimlerimizden konu uzmanı (Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de doktoru olan) Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun bir yazısından öğrendim.
O yazının bir özetini de, bir sonraki yazıda takdim etmeye çalışalım.
(Devamı var)
***
GÜNÜN TARİHİ: 5 KASIM 1914
İngilizin Kıbrıs işgali
Meşhûr 93 Harbi’nden (1977-78 Osmanlı-Rus Savaşı) beri Kıbrıs'ta kiracı konumunda bulunan İngiltere, 5 Kasım 1914 günü itibariyle adayı resmen işgal ettiğini duyurdu. Böylelikle, Osmanlı Kıbrısı'nın 36 yıllık kiracısı, bir anda işgalci olup çıktı. Zaten sömürgeci ve işgalci yönüyle tarihe nâm salan İngiltere, Kıbrıs'ın işgali konusunda da tam bir fırsatçı rolünü oynamış oldu. 1878'de tâ Yeşilköy'e kadar gelen Rusya'nın ilerleyişini durdurma teklifinde bulunan İngiltere, bu yardımın karşılığında ise kiracı sıfatıyla Kıbrıs'ın yönetimini istemişti.