Ekmek bozulunca, diğerleri de ardı sıra sökün etmeye başladı: Yağ, peynir, şeker, meyve, hububat, meşrubat, vesâire... Hepsi de artık normal gıda maddesi olmaktan çıktı, adeta birer endüstri metaı haline geldi.
Zaten zararlı olan tütün-sigara ise, büsbütün bozularak çok muzır bir meret oldu. Kezâ, mekruh iken harama dönüştü.
Buna rağmen, içenlerin sayısında endişe verici bir artış var. Üstelik, toplumun hemen her kesiminden: Zengini fakiri, genci ihtiyarı, kadını erkeği, hamile olanı olmayanı...
Öyle bir feci istilâ ki, gerek hayattakiler ve gerekse henüz doğmamış istikbâl nesli adına üzülmemek, endişe duymamak elde değil.
* * *
Evet, günden güne daha bir yaygınlık kazanan endüstriyel sigara tüketimi, günümüz dünyasında hiç abartısız hem yakıcı, hem yıkıcı bir âfet halini almış durumda.
Buna karşı sessiz veya tepkisiz kalmayı, inanın Müslümanlığımızla ve dahi insanlığımızla artık bağdaştıramaz hale geldik.
Eminim, bu istilâcı âfetin yol açtığı maddî-mânevî zararların hakkıyla farkına varan sizler de aynı hislerle dolacak, aynı endişeleri duyacak, bizimle birlikte aynı şeyleri düşünür hale geleceksiniz.
Sözlerimizi mübalâğalı bulanlara da hatırlatalım ki: Lütfen, bugünkü türlü katkı maddeli fabrikasyon sigaraları eski zaman sigaraları ile veya saf tütünle karıştırmayın. Aralarında ürpertici boyutta kadar fark var.
* * *
Yıllardır bu konuda yazılar yazıyor, seminerler veriyorum. Allah ömür verdiği müddetçe, aynı insanî vazifeyi yapma, aynı hayırlı işi devam ettirme azim ve kararlığı içindeyim. Bundan dolayı da, varsın tiryakiler bol bol sitem etsin. Varsın sigara bağımlısı kimseler bana kızmaya devam etsin.
Onların bu tavrı hiç umurumda olmaz. Zira, ben onlara kızmıyorum ve kızdığım için de yazmıyorum. Emin olun, acıyorum onlara ve çokça da üzülüyorum, hatta içim burkuluyor onlar için.
Çünkü, hakikaten acınacak haldeler: Şayet herhangi bir sebeple erken yaşta ölmezlerse, çok elim bir âkıbet bekliyor onları. Kıvrandıran hastalıklardan, ömür törpüsü ameliyatlardan, kansere yahut kangrene varan kâbuslardan ve nihayet sürüm sürüm süründüren bir ihtiyarlıktan kurtulma şansları ne yazık ki görünmüyor.
Oysa, onlar sadece kendileri için yaşamıyor ve yaşamamalı. Onların üzerinde başkasının da hakkı var: Anne, baba, eş, çocuk, torun, akraba, arkadaş, konu-komşu, vs...
Bencillikten, hodbinlikten, egoistlikten uzaklaşarak bunları da düşünmeli değil mi?
Mutlaka düşünülmesi gereken son nokta ise, sekerat anındaki son nefeslerin, parçalanan ciğerle birlikte ağızdan-burundan ne sûretle çıktığı ve nihayet gasilhanedeki kanlı-irinli sızıntıların ne tür sıkıntılara ve görüntülere sebebiyet verdiği hususu.
* * *
Dünyada olduğu gibi, Türkiye’deki bütün sigara fabrikalarının sahibi yabancılar, ecnebilerdir. Onlar sırf kârını düşünür ve hasis menfaatine bakar. İşin helâl-haram ciheti umurlarında bile değil.
Dolayısıyla, sigaraya dönüştürülecek olan tütünlere şekerli su serpiştirmekten şaraplı rutûbeti emdirmeye, eroin-kokain buharını püskürtmekten, sair uyuşturucu esansını enjekte etmeye kadar, her türlü işlem mübahtır.
Bir mü’min, bütün bunlara asla razı olamaz. İşin “mekruh”luk bahanesiyle kendi kendini avutup aldatamaz. İman, bilgi ve irade kuvvetiyle, artık harama bulanan endüstriyel sigaralara bir son vermesi gerekiyor.
Bu konuya dair gerekçeli tahşidatımız inşaallah devam edecek.