"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tehlike evin içinde; çocuğun elinde

M. Latif SALİHOĞLU
13 Ağustos 2024, Salı
Zaman hızla değişiyor. Eskiden söylenen “Tehlike kapıda” deyimi de değişti. Tehlike kapıdan içeri girdi, evin içine yerleşti.

Aynı şekilde “Yangın bacayı sardı” deyimi de tarihe karşıtı. Yangın artık evin içinde, hatta çocuğun elinde, avucunun içinde.

Cep telefonu ve benzeri cihazlardan söz ediyoruz. Bu cihazlar, daha bebek denilecek yaştaki çocukların elinden düşmüyor. Anne-babalar, ya mızmızlanan çocuğu susturmak, ya oyalamak için, ya da tehlikenin farkında olmadığı için, kullandığı telefonu veriyor ellerine. Tabiî çocuk bu, nereden bilsin bunun zararlarını… Ne bilsin, uzun süre kullandığı takdirde bunun gözlerine ve beynine hasar vereceğini…

Birçok şey gibi, çocuk bunu bilmez, bilemez. Onu ikna edecek şekilde anlatmak da kolay değil. Hele, bir de ağlayıp sızlıyorsa, telefonu elinden almak neredeyse imkânsız hale geliyor. 

Allah yardım etsin: Bazı çocuklar, anne veya babanın telefonunu ele geçirmek için feryâd û figân ediyor. Kendini yerden yere atanlar, daha da ileri gidin evin eşyasını kırıp dökenler, hatta pencereden dışarı fırlatanlar var, ne yazık ki…

Bu dert, cidden baştan aşmış durumda. Çoğu aile, ne yapacağını bilemiyor. Çünkü, bunun eğitimi yok, altyapısı yok, nasıl bir tedbir alınması gerektiğine dair tatminkâr bilgi önceden sunulmuş değil.

İşte, bütün bu boşluklar sebebiyle, çaresiz kalan anne-babaların çoğu, telefonunu çocuğa vermeye kendini mecbur hissediyor.

Oysa, bu cihetten gelen tehlike, tahmin edilenden çok daha ileri derece bir vehamet arz ediyor. Gidişat, artık klinik vakaya dönüşüyor. Bazı ülkelerde, söz konusu “internet hastalığı” dair klinikler açılmış durumda. Yakın bir gelecekte, bu tür kliniklerin ülkemizde de açılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Zira, orta yerde apaçık şekilde haddi aşan bir durum var. Kaldı ki, “Derman bile haddi aşarsa dert getirir.”

Dolayısıyla, bu dert ile nasıl başa çıkılacağı hususu, dar dairede anne-babaları, sonra halk sağlığı uzmanları, nihayet ülkenin yönetiminden sorumlu olanları derinden derine düşündürmeli ve bir an evvel harekete geçirmeli. Zira, tehlikenin boyutu karşısında hayli geç kalınmış bir durumla karşı karşıyayız. Öyle ki, çocukların ve gençlerin bir kısmı bayılıp düşene kadar dahi yerinden kımıldamıyor ve gözünü ekrandan ayırmıyor.

*

Evin içine kadar giren internet hastalığının bir başka sakıncası ise, bazı kullanıcılar tarafından nezaketin dumura uğratılması, mahremiyetin berhava edilmesi, ailevî gelenek ve göreneklerin adeta işportaya düşürülmüş olmasıdır.

Senin “Eşim, kızım, oğlum, evlâdım, torunum, kardeşim...” diyerek gözün gibi bakıp herkesten sakındığın hareminin resimlerine, “resim paylaşma furyası” sebebiyle en nâ-mahrem kimseler bile istediği gibi bakabiliyor, yani nazar edebiliyor. Lüks mekânlardaki yemekler, gezmeler, tozmalar da öyle…

Lütfen dikkat: Söz konusu tahrikkâr ve de tahripkâr “nazar”a verme işi zorla yapılmıyor; tam aksine, bilerek, isteyerek, beğenerek umuma açık şekilde servis ediliyor.

Bu arada, sen istediğin kadar “Ben yabancı kişileri listeme dahil etmiyorum; tanımadığım kimselerle resim falan paylaşmıyorum” diye oyalanmaya veya kendi zaaflarına kılıf uydurmaya çalış. Hiçbir faydası yok. Bu işten az-buçuk anlayan hemen herkes bilir ki, internete yüklemiş olduğun hiçbir yazı veya resim senin kontrolünde değildir artık. En mahrem paylaşımlar dahi, çok kısa bir zamanda yayılmaya ve hiç umulmadık kimselerin önüne düşmeye başlıyor.

Bütün bunlar bir yana, sen kendi rızanla hiç olmayacak özel resimlerini, hiç adâba uymayan kareleriyle birlikte tutup sosyal medya üzerinden başkalarına servis ediyorsan, bunun bir faturasının olacağını da hesaba katman gerekiyor.

Demek, tehlike alanı sadece çocuklarla sınırlı değil. İnternet ve elektronik cihazlar, aynı zamanda gençler ve büyükler için de ciddi bir tehdit ve tehlike arzediyor. Buna göre, alınması gereken tedbirleri de çok yönlü olarak düşünmek ve ona göre davranmak icap ediyor.

Okunma Sayısı: 1858
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    13.8.2024 17:05:14

    Bu yazıda çok önemli bir soruna değinilmiş.Makale de çocuklarla ilgili anlatı lanlar ayniyle vaki.İş o ka dar ileri seviyede ki; artık cep telefonları bebeklerin elinde!!!...Bu bebek ve da ha büyük çocukların nazik dimağlarında ve gözlerin de cep telefonlarıodaki radyasyonun yapacağı tahribat biliniyor mu? İlgili tarafsız uzman ilim adam larına sormak lazım.Anala r bu tehlikenin farkında değil.Ve takındıkları tu tum doğru değil. İşini yap mak,çocuğun yaramazlık larından kurtulmak ve ra hatlamak için çocuğu tele fonla başbaşs bırakırlar. Ve çouk telefonun radyas yonuna saatlarca maruz kalır.Yalnız bu ülke çapın da umumi bir belâ haline gelmiş, devletin buna bir çare bulması lazım.Aileler de çocuklar için felefon dan daha cazip şeyler bulma arayışına girmeleri gerekiyor.Risale'de geçi yor.Üstad'ın zamanında bazı çocuklar Risale-i Nur ile meşgüliyeti bütün oyun lara tercih ederdi.Tabii ki zaman çok değişmiş.Ama bunu da unutmamak lazım.

  • Zübeyir

    13.8.2024 14:03:50

    Allah razı olsun. İkinci kısım da birinci kısım kadar ehemmiyetli. İkinci kısımda yer alan ebeveynlerde birinci kısımda zorlanacaklardır.

  • HÇeşitcioğlu

    13.8.2024 10:43:46

    "Eğer, çocuğa doğru giden bir oyun, başka bir zihin tarafından kurgulanıyor ve sonuçta başta kâr hedefi olmak üzere diğer amaçlarla örülüyorsa bu oyun değil manevi bir oyun bozanlıktır. Çocuk küresel iştahın kurbanıdır. Ve bugün çocuklarımız global sembollerin müşterisi durumundadırlar"

  • Semanur Tunoğlu

    13.8.2024 10:00:26

    Çocuklarımız ile çok iyi bir bağ kurmak zorundayız. Yoksa elimizden kayıp gidiyorlar. İnternette hangi oyunu oynuyor, hangi platformda takılıyor, kimle arkadaşlık ediyor, bunları çocuğu bunaltmadan takip etmeliyiz. Gerçekten tehlike evimizde.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı