"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yağma; Hıyanet Kânunu; Mussolini; Darbe Yasakları

M. Latif SALİHOĞLU
29 Nisan 2015, Çarşamba
Tarihte 29 Nisan

29 Nisan 1909

Yıldız Sarayı Yağması

Padişah Sultan II. Abdülhamid’in ailesiyle birlikte ikamet etmiş olduğu Yıl­dız Sa­ra­yı, Başıbozuk İt­ti­hat­çı­lar ve Ha­re­ket Or­du­su as­ker­le­ri tarafından "arama yapma" bahanesiyle girilip yağ­ma­ edildi.

Yağmacılar, gerek devlete ve gerekse i­ki gün ön­ce tahttan indirilerek Selânik’e gönderen Sultan Abdülhamid'in şahsına, hatta ailesine ait ne buldularsa alıp götürdüler.

O gün Yıldız Sarayında kimin ne götürdüğü, toplam ne kadar mal ve servet götürüldüğü anlaşılamadı. Bilânço, sonradan da tesbit edilemedi.

Bu utanç verici hadisenin mahiyeti, ileriki günlerde yapılan bazı teşebbüslere rağmen yine de aydınlatılamadı ve adeta tarihin karanlık kuytularına gömülüp gitti.

* * *

23 Nisan'da (1909) İstanbul'a giren ve devlet idaresine el koyarak sıkıyönetim ilân ettiren Hareket Ordusu (nâm–ı diğer "Selânikliler Ordusu"), Şeyhülislâm ile birlikte hükümet ve Mebusan Meclisi'ni de baskı altına alarak, Sultan II. Abdülhamid'i 33 yıllık tahtından indirdiler.

Selânikliler, Padişah'ı Selânik'e gönderirken, kendileri de Yıldız Sarayı'na kuruldular. Ancak, bunların çoğu adi, dönek ve aşağılık herifler olduğundan dolayı, kendilerini tutamayıp Saray'ı yağmalama cihetine gittiler; böylelikle, aslında ne mal olduklarını gözler önüne sermiş oldular.

29 Nisan 1920

Hıyânet-i Vataniye Kànunu

Ankara’daki Büyük Millet Mec­lisi tarafından “Hıyânet-i Vataniye Kànunu” ka­bul e­dil­di.

Mil­lî Mü­ca­de­le gün­le­rin­de A­na­do­lu’da muh­te­mel as­ke­rî a­yak­lan­ma­la­rı ön­le­mek mak­sa­dıy­la bu kànun çı­ka­rtıl­dı. Kà­nu­nun tat­bi­ki­ni hız­lan­dır­mak i­çin de bi­lâ­ha­re İs­tik­lâl Mah­ke­me­le­ri ku­rul­du.

Ne var ki, bu meydanda çıkartılan bütün kànunlar, ileriki yıllarda “ilke ve inkılâplar”ın korunması ve bunlara karşı gelenlerin cezalandırılması yönünde kullanıldı.

29 Nisan 1945

Mus­so­li­ni linç e­di­ldi

II. Dünya Savaşındaki mağlûbiyetin faturasını ödemeye mahkûm edilen İ­tal­yan li­der Mus­so­li­ni, kendi halkı tarafından linç e­di­lmek sûretiyle öl­dü­rül­dü.

* * *

Tam 23 yıl müddetle (1922–45) İtalya'nın yönetiminde söz ve sorumluluk sahibi olan faşist lider Benito Mussolini, ölü veya ölüm derecesinde iken, hanımı ile birlikte ayağından (başaşağı) asıldığı da rivâyet ediliyor.

Öldürme yöntemi şekilde olursa olsun, gerçek olan şu ki: O dehşet uyandıran savaşın birinci derecedeki suçlusu olarak ilân edilen Mussolini'nin âkıbeti pek fecî olmuştur.

Yegâne müttefikinin fecî âkıbetini haber alan Alman diktatör Adolf Hitler’in de, bu olaydan hemen bir gün sonra hanımıyla birlikte zehir içerek intihar ettiği rivâyet ediliyor..

Bu iki diktatörden birinin linç edilerek, diğerinin ise zehir içerek ölümlü hale gelmesiyle, II. Dünya Savaşı da bitiş sürecine girmiş oldu.

Geriye ise, insanlık tarihinin en dehşetli manzarası kaldı: Harabeye dönen koca şehirler, milyonlarca aç, yaralı, sakat, perişan vaziyetteki insan ve bir tahmine göre asker sivil seksen-yüz milyona yakın can kaybı.

* * *

Savaş boyunca güç–kuvvet kaybeden ülkeler, sömürgeler üzerindeki hâkimiyetlerini sürdürmede zorlanır hale geldiler.

Onların zaafa düştüğünü fark eden müstemleke durumundaki topluluklar ise, hürriyet ve bağımsızlık mücadelesine giriştiler.

Afrika, Orta Doğu, Hindistan ve Uzak Doğu'daki Müslüman ülkelerde 1946'da başlayan hürriyet ve istiklâl mücadelesi, ileriki yıllarda kısmî başarılar gösterdi.

1956'ya gelindiğinde, onlarca ülke yeniden bağımsızlığını kazanır bir seviyeye geldi. Böylelikle, Hitler ve Mussolini, dolaylı da olsa İslâma hizmet etmiş oldular.

29 Nisan 1983

Cuntadan siyaset yasağı

Resmî Gazete'nin 29 Nisan 1983 tarihli sayısında yayımlanan İçişleri Bakanlığı tebligatına göre, 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana yekûn 725 kişiye siyaset yapma yasağı getirildi.

Söz konusu tebligatta, bu kişilerin 242'sini 10 yıl, 481'inin ise 5 yıllık bir siyaset yasağı kapsamına alındığı ifade edildi.

Bu tarihten kısa bir süre sonra, siyaset yasağı kapsamına girmeyenler siyasetçiler tarafından Büyük Türkiye Partisi kuruldu. Bu parti AP'nin devamı mahiyetinde kurulduğu gerekçesiyle, darbeciler bir dayatmada daha bulundu ve BTP'nin kapatılmasını, yöneticilerinin de çeşitli cezalara çarptırılmasını istedi.

Darbeci Konsey, 16 Temmuz 1983'te yayımladığı 79 no'lu bildiriyle bu partinin kapatıldığını ve lider kadrosunun da Zincirbozan'a sürgün edildiğini açıkladı.

***

@salihoglulatif: 12 Eylül Darbecileri, gerçekleştirmiş oldukları darbenin aslında bir siyasî hedefinin bulunduğunu, birtakım icraat ve uygulamalarıyla gözler önüne sermiş oldular.

Okunma Sayısı: 2797
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı