"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’nın yeniden doğuşu

M. Latif SALİHOĞLU
03 Ocak 2017, Salı
GÜNÜN TARİHİ: 03 Ocak 1990

Yeni Asya ailesi, camiası ve neşriyatı ile—tamamen bir sevk-i İlâhî neticesi olarak—1973 yılı sonlarında tanıştım.

Fiilen Yeni Asya’da çalışmaya başlamam, 1979 yılı başlarında tahakkuk etti. Ve, 11 sene aralıksız şekilde çalıştığım Yeni Asya’dan atılmam ise, 27 yıl evvel bugün, yani 3 Ocak 1990’da vuku buldu. (O tarihte, sadece gazetenin ismi Yeni Nesil olarak devam etmekteydi.)

Yoğun kar yağışı ve dondurucu soğuk altında, yaklaşık 90 meslektaşım ve dâvâ arkadaşım ile birlikte, o gün kapı dışarı edildik.

Tam da “zamlı maaş” alma günüydü, o gün. Ki, ne maaş ödendi, ne de 11 yıllık tazminatımız.

Sonradan tahkik edip kat’î sûrette öğrendim ki, o tarihte “Hükümet sözcüsü” olan ANAP Rize milletvekili Mesut Yılmaz’ın devreye girmesi sonucu, emniyet kuvvetleri—özel eşyamızı almamıza dahi izin vermeksizin—hepimizi kapı dışarı etti. Üstelik “Gidin haklarınızı mahkemelerde arayın” diye de bizi azarlama cihetine gitti.

Bünyedeki resmî şirket isimleri değiştirildiği için, arkadaşlarımızın çoğu ne maaşını alabildi, ne de tazminatını... Asıl hesaplaşma “Hesap Günü”ne kaldı.

Yeniden Yeni Asya

Personel arkadaşlarımız ve Türkiye’nin her yerindeki binlerce dâvâ arkadaşlarımızın da iştirakı ve destek vermesiyle, hemen kolları sıvadık ve Yeni Asya’yı bütün hizmet üniteleriyle birlikte yeniden yayına hazırlamaya koyulduk.

Cenâb-ı Hakk’ın inayetiyle, bunda da muvaffak olduk. 

Nitekim, Yeni Asya, 15 Ocak (1990) günü Bâbıâli’de yeniden aynı isimle yayın hayatına başladı.

Çok şükür, o gün bugündür—türlü zorluklara ve engelleme çabalarına rağmen—hizmetini aralıksız şekilde devam ettiriyor.

Nice badire atlatıldı

Haftalık İttihad gazetesinin kardeşi olarak 21 Şubat 1970’te Bâbıâli’de ilk sayısı çıkan Yeni Asya gazetesi, 12 Eylül (1980) Darbe Cuntası tarafından, kısa bir süre sonra tamamen keyfî bir sûrette kapatıldı. Hemen ardından, Yeni Nesil ismiyle neşriyat hizmeti devam etti. Ne var ki, o da kapatıldı. Bu kez Tasvir gazetesi çıktı.

Darbe ufunetinin dağılıp demokrasi havasının kısmen teneffüs edilmeye başlanmasıyla birlikte, hem Yeni Asya, hem de Yeni Nesil’in üzerindeki keyfi yasak büyük ölçüde bertaraf edilmiş oldu.

1990’a kadar Yeni Nesil ismiyle çıkan gazetenin personeli, aynı yılın 3 Ocak günü, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, hükûmet destekli bir iç darbe sonucu, maaş ve tazminatları ödenmeksizin işten çıkartıldı.

İşten atılan matbaa, kitap, dergi, gazete vs. ünitelerdeki kadrolar, okuyucu kitlesinin de tam sahip çıkmasıyla, 15 Ocak 1990’da Yeni Asya’yı yeniden çıkarmayı başardı.

Kıssadan hisse... 

Şimdi, 48. senesine hazırlanan Yeni Asya’nın mâceralı serencamından alınacak bazı dersleri kısa notlar halinde takdim edelim

* * *

Cuntacıların gölgesinde 12 Mart 1971’de başlayan ara ve kara rejim döneminde, jakobenlerin çok rahatsız olduğu Yeni Asya gazetesi, o zaman da  birtakım baskı ve tehditlere maruz kaldı. Ancak, “tavizsiz istikrar çizgi”sini sürdürmekten yine de geri durmadı.

* * *

Esasen, asıl gaye için bir vasıta ve bir ilânat vesilesi olarak Risâle-i Nur’un nâşir-i efkârı olabilmeyi en büyük şeref addeden Yeni Asya’nın yayın çizgisi, 1960’ların tâ ilk yıllarından itibaren neşredilmeye başlanan haftalık Zülfikâr, Uhuvvet ve İttihad gazetesinin devamı mahiyetinde, çok şükür bugün de  devam edip gidiyor.

Dolayısıyla, zamanın seyri içinde gazete ve neşriyat ismi değişse de, misyon çizgisi ve ilânât hizmeti aynı fikir ve mânâ istikametinde devam ediyor denilebilir.

* * *

Evet, vesilenin ismine, cismine, şekline, mahiyetine değil, neticesine bakılır. Neticesi rızâ-yı İlâhi ise, onun aleyhinde bulunulmaz, bulunulmamalı.

Şu sebep ve hikmet dünyasında, acaba hiç vesilesiz-vâsıtasız bir hizmet düşünülebilir mi? Var mı böyle bir hizmet şekli? Yoktur, olamaz.

Bilinmeli ki, yapılan her hizmetin, şüphesiz bir sebebi, bir vesilesi vardır. Dolayısıyla, hizmete götüren bir vesileye, bir vasıtaya düşman olmak, bilerek-bilmeyerek asıl hizmete de düşmanlık hesabına geçer.

Hülâsa: Bir vesilenin, yahut bir vâsıtanın çalışanı, elemanı, okuyanı, taşıyanı, yansıtanı; gaye ve dâvânın ise, rütbesiz neferi, hademesi, talebesi, nihayet gönüllü efrâdı olunur, vesselâm.

Okunma Sayısı: 7280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • zeydanoğlu

    3.1.2017 22:23:53

    latif kardeş sahiden 3 ocak darbesi ve imha edilen kitaplar mevzuunda cemaatin bilgilenmesi için tavzihatta bulunur musunuz.buna ihtiyaç var zira kim sadık kim kazip kim tefrika peşinde kim ittihad peşinde bilmek iteriz.Zira bazı zihinler siyasi hastalıkla sakim ve bu hastalıkları da bazen bulaşıcı oluyor.tavzihat bekliyoruz

  • Semih

    3.1.2017 17:57:27

    Listeden silip attıkları kitap derken neyi kasteddiniz. Biraz daha açabilirmisin iz?

  • Said Yüksekdağ

    3.1.2017 17:31:56

    İyi ki varsın Yeni Asya.. Rabbim seni her türlü fitne fesad ve bozgunculuktan korusun ve aramıza ihtilaf sokan düşmanlarımızın planlarını tarumar etsin.. Rabbim nice hayırlı hizmet dolu seneler nasip etsin inşallah..

  • Rüstem Garzanlı

    3.1.2017 15:33:43

    Yolun, bahtın açık olsun Yeni Asya!... Sen memlekettin huzurunu, bekasını istedin... Sen her zaman mevcut hükümetlerin asayış ve emniyetine yardımcı oldun... Sen haksızlığa karşı daima hakkı savundun... Sen "Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez" dedin.... Sen 1982 Anayasasına "HAYIR" dedin. Tüm cuntacıları karşına aldın... Sen darbe ve darbecile karşı dik durdun... Seni manen cezalandırdılar, yazarlarını zindanlara koydular... Sen kimseye taviz vermedin, davanı bihakken devam etirdin. Sen bir dava naşirisin... Risale-i Nur'un medyadaki dilisin. Baş yazarın Bediüzzâmandır. Nice 48. Yıllara, Yeni Asya!...

  • CESUR ADAM

    3.1.2017 14:11:26

    Rabbim daha nice yıllar iman- ve kur'an davasının hadimi ve naşiri olmayı nasip eylesin.Hak dava yolunda sebat ve gayreti ziyadeleştirsin.Birilerinin çelme takmalarına,topuzla vurmalarına mukabil MUHABBET FEDAİLERİ ve 'HAK'KIN HATIRI ALİDİR,HİÇBİR HATIRA FEDA EDİLMEEZ,düsturundan ayırmasın.Değilmi ki 'Bir danei hakikat,bin hayalata müreccahtır,buyuran aziz üstadımızın bu ümitvar ifadeleri ve teşvikleri bizleri tek kalsak dahi bu davadan döndürmesin.

  • Latif Salihoğlu

    3.1.2017 13:02:32

    3 Ocak Darbecileri, Güya dahi iyi gazete çıkaracaklardı. Gazetenin yerinde yeller esiyor... Vaktiyle baskı rekoru kıran B. Berk, -Z. Gündüzalp, T. Mutlu, M. Fevzi gibi saff-ı evvelden zâtların biyografileri de dahil olmak üzere, listeden silip imha ettikleri kitap miktarını ise, emin olun tahmin dahi edemezsiniz.

  • Abdurrahman KOÇAK

    3.1.2017 10:29:31

    Yeni Asyanın geçmişini çok güzel özetlemişsiniz .Teşekkürler.1990 da yapılan darbenin aynısı zaman zaman yapılmak istendi ama bunun çare olmadığı görüldü.Farklı yollar denendi.Fakat amacı sadece hizmet olan kemmiyette az keyfiyette çok olan insanların gayretleriyle yıkılmadan son kale olarak yoluna devam ediyor..Cenabu Hak istikametten ayırmasın...Muarızlara,tezyif edenlere,tahkir edenlere,aleyhte olanlara fırsat vermesin...

  • bahadır

    3.1.2017 09:15:43

    Daha dün gibi aklımda .büyük abiler!!!!!Gazete çalışanlarını kapını önüne koyup,gazete binasına almamışlardı.Milli gazetede çıkan fotoğrafı hala saklarım..

  • Kehkeşan

    3.1.2017 02:04:51

    Rabbim size inşaAllah daha uzuuuun uzuuun yıllar Yeni Asya bünyesinde hizmet etmeyi nasip eylesin, bizleri de sizlerden sonra bayrağı devralan ve aldığı vazifeyi hakkıyla yerine getiren kardeşlerinizden :)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı