"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yıkılmayan kim var? (2)

M. Latif SALİHOĞLU
14 Ekim 2025, Salı
Bir önceki yazıyı Osman Yüksel’in Said Nursî hakkında söylediği “Üç devirde yıkılmayan kalmamış; yalnız bir adam var, o ayakta” şeklindeki senâkâr sözleriyle noktalamıştık. Yüksel, üç devirden şunları kast ettiğini ifade ediyor: Meşrutiyet, İttihat-Terakki, Cumhuriyet.

Gerçekte ise, Said Nursî 3 değil, tam 5 devir yaşamış bir şahsiyet: 

1. 1908’den önceki Mutlakiyet (tek adam-Sultan Abdülhamid) devri.

2. Temmuz 1908’de Meşrutiyetin ilânı ile başlayıp Ekim 1918’e kadar süren içerde komitecilik, cephede savaş ağırlıklı 10 yıllık İttihat-Terakki dönemi.

3. Kasım 1918’den Kasım 1922’ye kadar devam eden Mütareke, işgal ve Millî Mücadele dönemi.

4. 1923’te kurulan ve 27 sene devam eden zümre Cumhuriyeti, tek parti rejimi, istibdad-ı mutlak dönemi.

5. Mayıs 1950’de başlayan 10 yıllık Demokrasi dönemi.

İşte, bütün bu devirleri birden yaşayan, üstelik her dönemin şartlarına göre inisiyatif alarak aynı istikamette kudsî davasını hiç sarsılmadan sürdüren yegâne şahsiyettir, Bediüzzaman.

Öyle ki, tâ ilk gençlik yıllarından (1892) itibaren istibdat ve mutlakiyete karşı dirayetle durmuş, hürriyet ve meşrutiyeti bütün kuvvetiyle savunmuş, savaş çıktığında cepheye koşmuş, işgale karşı ilmî-fikrî mücadeleyi tesirli bir şekilde icrâ etmiştir.

Onun takdire şâyân bir özelliği de şudur: Şu 5 devrin bütün hercûmerci içinde iki mühim hususu hiç ihmâl etmemiş: 1) İlim tahsil etmek; okumak-yazmak. 2) Ders vermek; talebe yetiştirmek.

Nitekim, onun bu harikulâde hizmetini, sâdık Nur Talebeleri, dün olduğu gibi bugün de dirayetle ve İlâhî inayetle devam ettiriyor. 

«

Bu yazıyı yayına hazırlarken, Said Nursî’nin hayatına dair mühim bir nokta hatıra geldi. Şöyle ki: Said Nursî, modern anlamda iki askerî darbe arasında yaşamış:

1. 30 Mayıs 1876’da vuku bulan birinci darbe, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi ve birkaç gün sonra (4 Haziran) da katledilmesi ile neticelenen kanlı darbedir. Said Nursî, bu darbeden tahminen üç ay kadar sonra doğmuştur. Yani, Sultan Abdülhamid’in tahta geçtiği Eylül ayının ilk haftası. (Bkz: Ahmed Feyzi, Maidetü’l-Kur’ân.)

2. 27 Mayıs 1960’da yaşanan ikinci darbe, Menderes hükûmetinin devrilmesi ve bilâhare idam edilmesi ile sonuçlanan gaddarâne darbedir. Said Nursî, bu darbeden iki ay kadar önce vefat etmiştir. Vefatından dört ay kadar sonra da mezarı parçalanarak naaşı bir meçhule götürüldü.

Özetle, bir kanlı darbeden kısa sonra doğmuş ve bir başka kanlı darbeden kısa müddet önce vefat etmiş olduğu anlaşılıyor.

«

Son olarak mütefekkir Cemil Meriç’in Said Nursî hakkındaki iddialı bir tesbitine yer verelim. 9 Ocak 1981 tarihli Yeni Devir gazetesindeki röportajında şunları söylüyor:

“1839 Tanzimat’tan beri bizde İslâm tefekkürünün büyük isimleri çıkmadı. Said Nursî var. Hürmete lâyık başka bir adam tanımıyorum. `Müslüman mütefekkir` deyince, celâdetiyle-cihadetiyle onu tanıdım, başka tanımadım. 

“Evet, Tanzimat’tan sonra büyük İslâm mütefekkiri yok. Olsaydı, zaten bu hale gelmezdik. Yani olsaydı, bir mücadele olurdu. Hiçbir mücadele olmadı. Giyin dediklerini giydik, atın dediklerini attık. Dili de mahvettik.

“Bütün bu cinayetler olurken, herkes pustu, sindi. Tek sesini çıkaran Said Nursî oldu; o kadar.

“İslâm, celâdet demek, şahsiyet demektir. Hiçbir tehlikeye girmeden, hiçbir şey olmaz. 

“İslâm tefekkürü bakımından Said Nursî’nin değeri nedir? Benim ele aldığım davada, mühim olan insanların insan olması, şahsiyetli olması, kahraman olması, celâdet göstermesidir.”

İşte, Cemil Meriç gibi hakperest zâtların hemen tamamı, büyük yıkılışlar ve çöküşlerle dolu sâbık devirlerde, Said Nursî’in nasıl mağlup edilmez bir dava adamı ve nasıl müstakîm, nasıl celâdet sahibi bir kahraman olduğunu ittifakla tasdik ediyorlar.

Okunma Sayısı: 2609
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Necati

    25.10.2025 08:00:14

    Bediüzzaman hazretleri, tavizsiz istikâmetli duruşunu muhafaza ederek, zalimler ile, Süfyani faizsiz komiteler ile müsbet hareket çizgisini bozmadan cesaretle mücadele eden tek bir Yeni Asya var. Yeni Asya'nın bu duruşunu bozmaya kimsenin gücü yetmedi, yetmeyecektir inşaallah.

  • Nagehan

    14.10.2025 12:11:59

    Üstad Bediüzzaman -elbette hatasız kul olmaz- hakikî İslâm/Kur'an/peygamber savunucu benim naçizane bakış açımda.. Lâkin bildiklerim, gördüklerim -günümüz- talebeleri içinde, o'nu anlayan ve o doğrultuda hareket edeni ile halihazırda karşılaşmış değilim maalesef. Tıpkı şimdilerde, İslâm ülkelerin başında, İslâmî bir lideri de henüz görememe durumu gibi..// Hürmetler.

  • S. Pelin Kurukahveci

    14.10.2025 11:26:22

    Cemil Meriç'ten Allah razı olsun. Ancak bazı ifadelerini mutlak olarak almamak lazım. "Giyin dediklerini giyindik" sözü de öyledir. İçimizdeki gayri müslimleri saymıyorum ama Müslümanlar öyle kolay kolay benimsemedi bu işleri. Kemalistlerin Müslğmanları nasıl zorladığını sizler yazıyorsunuz. Şeyh Said huruç etti. Rejim için bahane oldu. Daha çok ezdiler. Esat Erbili merhumun dik duruşunu kim inkar edebilir. Yani güzel bir yazı. Ancak genelllemelere karşı teyakkuz halinde yaklaşmakta fayda olacaktır. Teşekkür ederim abi bu güzel yazı için.

  • Abdullah

    14.10.2025 10:19:44

    Hani manevi bir mecliste, bir zat Üstad'a hitaben; " Ey helâket ve felaket asrının adamı seninde bir reyin var beyan et demişt"ya! Hakikaten Üstad'ın yaşadığı devir tam bir helâket ve felaket devriydi! Katliamlar,iç ve dış karışıklıklar,darbeler, savaşlar bunun ispatıdır.Yıkılış ve çökülüşlerle doludur Bu kadar keşmekeşlikler içinde sarsıl Mamak,şaşırmamak, korkmamak, yıl Mamak, en çetin durumlarda, en tehlikeli hadiseler karşısında telaşa kapılmadan yaşamak, hiçbir zalim ve cebbarın karşısında eğilmemek ve hakkı söylemekten zerre kadar çekinmemek ve istikametini korumak ancak Bediüzzaman'a hastır.İkinci bir misâli yok.O ahirzamanda beklenen ve 33 ayat-ı kur'aniyenin işaretiyle teyid edilen bir zattır.Telif ettiği Risale-i Nur, kıyamete kadar beşeri İrşad ve tenvir edecek bir hakikat-ı Kur'aniyedir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı