Her nefis ölümü tadıcıdır,1 bizler uzun bir seferdeyiz. Buradan kabre, kabirden haşre, haşirden ebed memleketine gitmek üzereyiz.2
Son günlerde kaybettiğimiz büyük Demokratlardan olan eski reis-i Cumhur Süleyman Demirel musalla taşına getirildiğinde hüsn-ü şehadette bulunup iyi biliriz demek için Isparta’ya gittik. Bu zât hakkında âdet olduğu için değil yürekten hüsnü şehadette bulunduğumuzu tarihe not düşmek için burada alenen beyan etmek isteriz; ‘İyi biliriz’.
Yüzünü görmedik, kendisi ile konuşup muhavere etmiş değiliz. Onu uzaktan tanıdık. Resmini gazetelerde gördük, konuşmalarını ve icraatlarını gazetelerden okuduk, radyodan dinledik, internetten seyrettik. Fakat İslamköy’den başladığı yolculuğunda Reis-i Cumhurluğa kadar yükselmiş ve bütün bu vazifelerini şerefle ifa etmiş müstesna bir Demokrat olduğunu biliyoruz.
O ‘Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir’3 hadisini hayatına rehber edinmiş, Nurlara ve Nurculara dost, Türkiye’deki müsbet iman hizmetine gücünün yettiği kadar katkı sağlamış büyük bir Demokrattı.
En zor zamanlarda ‘Said Nursî büyük âlimdir, aksini iddia edenin alnını karışlarım’ diyerek safını belli etmiştir.
Köprü dergisine verdiği mülâkatları vefatı sonrası gazetemizden takip ettiğimizde, İslamköy’deki cenazesine katılanları gördüğümüzde, Demokrasi Müzesini gezdiğimizde, gazetemiz yazarlarının hatıralarını okuduğumuzda onu çok az tanıdığımı fark ettim. Etraftaki insanların nazar-ı sathi ile yaptığı menfi yorumları duyduğumda milletin bu konuyla ilgili yanlış bilgilendirildiğini gördüm. Yeni Asya’nın son günlerde çıkartmaya hazırlandığı ‘İslâm, Demokrasi ve Laiklik’ kitabı bu konuda önemli bir adım. Halil Uslu’nun vefatından önce yazdığı son yazıda ifade ettiği hatıraların da bir an önce yazılması ve Demirel’in bilinmeyen yönlerinin ortaya çıkartılması gerekmektedir. Bu konuda Yeni Asya camiasına büyük görev düşmektedir. Özellikle biz genç nesillere bu bilgileri aktarmanızı talep ediyoruz.
Merhum Süleyman Demirel’in Ayasofya’nın padişah mahfilini ibadete açması başta olmak üzere bütün hayırlı hizmetlerini Demokrat Nur Talebeleri unutmayacaktır.
Başörtüsüyle ilgili konuşmasının kısa özeti; Kuvvet kanunda olmalı, bizim vazifemiz müsbet harekettir menfi hareket değildir, medenilere galebe çalmak ikna iledir söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir.
Bu kısa özetle ikna olmayanlar, Demirel’in verdiği beyanatların tarihine, o sıradaki ülkenin durumuna ve Demirel’in vazifesine baksınlar. ‘Öyle ise, sözde, “Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?” ise bak, yalnız söze bakıp durma’.4
Bununla da ikna olmayanlar, Bediüzzaman’ın Münâzarât’ını bir kez daha okusunlar. Zira Zübeyir Abinin dediği gibi ‘Okumak birşeydir, fakat herşey ondan çıkıyor’.
Bununla da ikna olmayanlar, Ziya Paşa’nın ‘Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz, rütbe-i aklı görülür şahsın eserinde’ sözünde ifade edildiği gibi Demirel’in lâfına değil icraatlarına baksınlar.
Son olarak yine ikna olmayanlar, ‘Haccac-ı Zalim, Yezid ve Velid gibi heriflere ilm-i kelâmın büyük allamesi olan Sadeddin-i Taftazani, “Yezide lânet caizdir” demiş; fakat “Lânet vaciptir” dememiş. “Hayırdır ve sevabı vardır” dememiş.’5 kaidesine göre yanlış basmamak için dikkat etsinler.
Anadolu’nun böğrüne kıratın mührünü basan, ve musalla taşında bulunduğu sırada namazını kılan bizlere tevcih edilen suale cevabımızı bu sütundan bir kere daha ilân ediyoruz; ‘Merhum Süleyman Demirel’i iyi biliriz!’
Ruhuna Fatiha.
Not 1: Bu vesileyle vefası sarsılmış bu asırda vefasıyla insanlığa örnek olan Yeni Asya camiasını tebrik eder, emri hak vaki oluncaya kadar istikametten ayrılmamasını Erhamürrahimden niyaz ederim.
Not 2: Bu yazı Ekim 1972 Yeni Asya gazetesinde çıkan Bekir Berk Ağabeyin yazısından istifade edilerek yazılmıştır. Bu vesileyle Bekir Berk Ağabeyin de ruhuna Fatiha.
Dipnotlar:
1. Al-i İmran Sûresi,185; Enbiya Sûresi, 35; Ankebut Sûresi, 57.
2. Mesnevî-i Nuriye, s. 348.
3. Keşfü-l- Hafâ, 1:462, hadis no: 1515.
4. Sözler, s. 697.
5. Emirdağ Lâhikası, s. 351.