"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Af, adalet ve mağfiret

M. Said ZEKİ
08 Ekim 2018, Pazartesi
Af; günahları, kusurları ve suçları silmek, imha etmek, izale etmek, ortadan kaldırmak manasına gelir.

Allah’ın (cc) güzel isimlerinden olan Afüvv ise; kullarının günahlarını kendilerinde sorumluluk kalmayacak bir şekilde affeden, amel defterlerinden günahları silen, hatırlayıp da mahcup olmasınlar diye de kuluna o günahı unutturan demektir.

Afüv isminin Kur’ân’da geçtiği bazı âyetlerin mealleri şöyledir:

“Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır. “(4:99)

“Bir hayrı açıklar yâhut gizlerseniz, yâhut da bir kötülüğü bağışlarsanız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıcıdır, herşeye hakkıyla kadirdir.” (4:149)

“Bu böyledir, kim kendisine yapılan cezâya aynıyla karşılık verir de, sonra yine kendisine zulüm yapılırsa, muhakkak ki, Allah ona yardım eder. Allah şüphesiz çok af edicidir, çok bağışlayıcıdır.” (22:60)

Yine 99 Esma-i Hüsna’dan olan Tevvab ismi ise; ‘kullarının tövbesini kabul eden, kullarına tövbe kapılarını açan, onları tövbeye sevk edecek sebepler yaratan, kullarını cezalandırmayıp mağfiret eden’ anlamlarına gelmektedir, “Ancak, tövbe edip hareketlerini düzeltenler ve hakikati gizlemeyip açıklayanlara gelince; artık Ben onların tövbelerini kabul ederim. Ben, Tevvâb ve Rahîm’im.” (2/160)

Mağfiret ise: Günahları affetmekten başka, onları örtmek, gizlemek tamamen yok etmek manasına gelir.

AF İLE MAĞFİRET ARASINDAKİ FARK

Allah’ın Ğafur, Ğafir, Ğaffar isimleri, insanların günah ve kusurlarını örten, gizleyen, başkasına göstermeyen manasını ifade eder.

Demek ki Ğafur, Ğafir, Ğaffar isimleri, günah ve kusurları bütün bütün ortadan kaldıran, ke enlem yekün (hiç olmamış gibi) yapan, hatta onları Kiramen-kâtibin meleklerin defterlerinden bile silen, kıyamet gününde -hatırlayıp utanmamaları için- o günahları sahiplerinin kalplerinden çıkarıp, hafızalarından silip onlara unutturan manasına gelir.

Bu açıdan bakıldığında, mağfiret kavramı af/afv’dan, Ğaffar/Ğafur isimleri de; Afüv isminden daha kuvvetli bir bağışlamayı ifade etmektedir. Nitekim birçok âyette önce afv, sonra mağfiret gelir. (Bakara, 2/286; Teğabun, 64/14)

HELÂLLEŞME!

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar: “Bir kimse kardeşinin haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir.”

Evet, Peygamberimizin (asm) de tavsiyesine göre, bu durumda helâlleşmekten başka çıkar yol yoktur. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınızı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesini, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddî bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceği nisbette hakkını verirsiniz.

Buna imkân yoksa onun adına iyilik yapmak, duâ etmek Cenâb-ı Hakk’ın rızasını celbedip, dilerse hakkı olanı razı olacağı şekilde memnun eder ve sizi affedebilir. Hakkı ve adaleti ayakta tutmakta üzerimize düşen görevlerden biri, belki en önemlisidir.

ALLAH ZALİMLERİN YAPTIKLARINDAN HABERDARDIR

“Ey inananlar! Kendiniz, ana-babanız ve en yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsa -ki Allah onlara daha yakındır-, Allah için şahitlik ederek adaleti ayakta tutun. Âdil olmanız için heveslerinize uymayın. Eğer çarpıtırsanız veya aldırış etmezseniz bilin ki, Allah yaptıklarınızdan haberdârdır.” (4/135)

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size bununla, çok güzel öğüt veriyor. Allah işitmektedir, görmektedir.”(4/58)

“Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” (14/41)

***

Ey bağışlaması çok olan Rabbimiz! Bizi bağışla, bizi affeyle, bizi mağfiret eyle, bize merhamet eyle, bizi adaleti ayakta tutan kullarından eyle, bize adlinle değil, rahmetinle muamele eyle. ÂMİN.

Okunma Sayısı: 7100
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı