"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bangolar yargı etiği ilkeleri

M. Said ZEKİ
11 Aralık 2017, Pazartesi
Hâkim ve savcılar cesur ve tarafsız olmak mecburiyetindedir - 3

Bütün çabalar kaliteli hukukçuların yetişmesi ve adaletin temin ve tesisi için. Çünkü insaniyeti ve devleti adalet ayakta tutar. Onun için insanlığın tecrübesine kulak veril- melidir. Devletlerin ve hukukçuların uzun yıllar sonucu elde ettiği tecrübeler ilkeler haline getirilip BM tarafından hukuk camiasına sunulmuştur.

Bangolar Yargı Etiği İlkeleri, Birleşmiş Milletler’in Şubat 2001 tarihinde Hindistan’ın Bangolar şehrinde gerçekleştirilen toplantıda taslak olarak kabul edilmiş, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edilmiştir. Bu ilkeler belli aşamalardan geçerek bugünkü halini almıştır.

Bangolar Yargı Etiği İlkeleri altı ana ilke ve her ilkeye ait alt ölçütlerden oluşmaktadır.

Bunlar; bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük, ehliyet ve liyakat, eşitlik, doğruluk ve tutarlı olmak üzere 6 ana ilkedir. Her birini ayrı ayrı incelemek şimdilik mümkün değil.

Bu prensipler, hâkimlere rehberlik edecek ve yargı etiğini düzenleyecek bir çerçeveyi yargıya temin edecek şekilde öngörülmüştür. Yine bu prensipler, yasama ve yürütme mensupları ile avukatların ve kamuoyunun, yargıya daha iyi destek olmalarına ve onu daha iyi anlamalarına yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır.

Ayrıca hâkimlerin; yargı mesleği standartlarını takviye etmek üzere oluşturulan ve bizzat kendileri de bağımsız ve tarafsız olan uygun kurumlar karşısında, meslekî davranışlarından dolayı sorumlu olduklarını varsayar ve bu prensipler, hâkimleri bağlayıcı mevcut hukuk ve davranış kurallarını değiştirmeyi değil, onları tamamlamak niyetiyle öngörülmüştür.

GÖREVİ İHMAL VE KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

Bangolar Yargı Etiği İlkeleri ve Savcılarla ilgili Budapeşte İlkeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (şimdi HSK) tarafından kabul edilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, bu ilkelere uyulması gerektiğine karar vermiştir.

“Hâkimler ve savcılar kendilerine verilen görev ve tanınan yetkileri, iç hukuk kuralları ile evrensel anlamda kendilerini bağladığında tereddüt bulunmayan Bangolar Yargı Etiği İlkeleri ile Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları ”Budapeşte İlkeleri” kurallarına tabi olarak yerine getirmelidirler”.

Anayasa Mahkemesi ise, çeşitli kararlarında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve Avrupa Konseyi İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşmeye yer vermiştir. Bu metinlere, hukukçuların kararlarında daha fazla yer vermeleri, evrensel hukuk kurallarına katkı sağlayacaktır.

Bu sebeple, iç hukuk açısından hâkimler ve savcılar, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen görev ve yetkileri, yazılı olan veya olmayan, ancak evrensel anlamda hâkim ve savcıları bağlayan ahlâkî kurallara uygun davranmalıdır.

Aksi halde görevi ihmal veya kötüye kullanma suçunu oluşturabilir.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIK

Yargı bağımsızlığı ilkesinin gereklerinden birisi, yargı faaliyetini yerine getiren hâkimlerin resmî ve özel her türlü kurum, kişi ya da müesseseden gelecek dış etkiden azade olarak karar vereceği bir hukukî ortamın sağlanmasıdır.

Dolayısıyla yargının, kurumsal olarak yasama ve yürütme organından, idareden, dâvânın taraflarından, her türlü baskı ve çıkar grubundan, basından ve kamuoyu baskısından bağımsızlığı, temel norm olan anayasa ile güvence altına alınmalıdır.

Anayasal teminatlar, hâkimlerin göreve alınma, atanma, yükselme, alacakları ücret, meslek içi eğitim ve disiplin süreçlerini bağımsızlık ilkesine uygun olarak düzenlemelidir.

Öte yandan, hâkimin maddî veya ekonomik olarak tatmin edilmesi de, bağımsız yargılamanın teminatlarından birisi olarak görülmektedir. Bu kapsamda, hâkimin adaleti tam bir iç huzuru ile dağıtabilmesi için maddî kaygı ve sıkıntılardan kurtulmuş, belirli bir refah seviyesine ulaşmış bulunması ve taraflarca ileri sürülebilecek her türlü mükâfat teklifine tamamen kapalı olması gerektiği, bu durumun ancak tatmin edici bir ücretle sağlanacağı ifade edilmektedir.

Yargı bağımsızlığı, tarafsız olmanın ön şartıdır. Bağımsız olmayan hâkim, zaten taraftır. Ancak bağımsız olmak, tek başına tarafsız olmanın garantisi değildir. Yargı erkinin kurumsal ve hâkimlerin kişisel bağımsızlığının sağlandığı durumlarda bile, her dâvâda dosyaya bakan hâkimin tarafsızlığını sağlayamama riski bulunmaktadır.

Bağımsızlık, hâkimin çevresel etkilere karşı korunması anlamına gelir.

Bağımsızlık mekanizmasıyla yar- gı içi ve yargı dışı, şahsî ve kurumsal etki ve müdahalelerden yalıtılan hâkimin, uyuşmazlık hakkında vicdanıyla baş başa kalarak karar vermesi beklenir.

Bu hâkimin yargılama faaliyetini yürütürken kendi zihnindeki, vicdanındaki önyargılardan kurtulup, yürürlükteki mevzuatı somut olaya uygulamasıdır.

Hâkim, önündeki uyuşmazlığı sadece anayasa, kanun ve hukukun genel prensiplerine uygun olarak vicdanî kanaatine göre çözümlemelidir.

Hâkimin kararına etki eden tek unsur, dâvâ dosyasında yer alan belge ve deliller olmalıdır.

Hâkimin tarafsızlığından bahsedilebilmesi için, dâvânın taraflarından herhangi birine karşı lehe veya aleyhe bir ön kabulü ya da önyargısı olmamalıdır.

Hâkimin dâvâ başlamadan önce, olaya ya da taraflara ilişkin dâvâyı etkileyecek bir görüşe sahip olmaması, kendi dinî, siyasî, ideolojik veya hukukî görüşünün aksine serdedilen görüş ve düşüncelere karşı da açık fikirli olması, tarafsız kalabilmenin ön şartıdır.

Taraflılık hali ise, hâkimin objektif davranmasını imkânsız hale getiren ve hükmü perdeleyen veya etkileyen bir davranış veya bakış açısı, zihnî durum veya şartlardır.

Taraflılık, duygu ve düşüncelerin beden dili ile dışa vurumu şeklinde olabileceği gibi, belirli söz ve söylemlerle de yansıtılabilir.

İdeal olan, hâkimin farklı kültür ve gelenek değerleri içselleştirmesi, tarafların şahsî, kültürel ve sosyolojik durumlarından etkilenmemesi, yargıladığı kim olursa olsun beğendiğini ya da garipsediğini vücut dili, tavır ve davranışları ile göstermemesidir.

Yargı sürecinde; hâkim tarafsız olmak zorunda olduğu gibi, tarafsız olarak da algılanmalıdır. Bunu sağlamanın yolu ise, yargılama sırasında hâkimin adil bir yargılamanın gerektirdiği her türlü hakkı taraflara sağlayarak usûl hükümlerini tam olarak uygulamasından ve tarafsızlık algısını zedeleyecek tutum ve davranışlardan kaçınmasından geçer.

Hâkimler tarafsız görünümleri açısından tehlike oluşturacak veya bağımsızlıklarını tartışılır kılacak herhangi bir siyasî aktiviteden kaçınmalıdır. Hâkimler her hal ve şartta, sadece normal zamanlarda değil zor zamanlarda da haktan, hukuktan, adaletten ayrılmamalıdır.

Okunma Sayısı: 4173
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı