SAVCILAR İÇİN AHLÂKÎ İLKELER
Adalet, adalet diye her gün yazılıp çiziliyor. Çöldeki insanın susuzluktan inlediği gibi adalet diye inliyoruz adeta. Bir filozof “Bir yerde bir şeyden çok bahsediliyorsa bahsedilen şey orada yoktur2 diyor. İnsan hayatında olduğu gibi; milletlerin, devletlerin hayatında da zaman zaman zorluklar, sıkıntılar oluyor mevsimler gibi. Her zaman bahar olmuyor. Kış yaman bastırıyor bazen.
Kaybedileni kaybedilen yerde aramak lâzım. Sıkıntıların içinden yine demokrasi ve adalet ile çıkacağız inşallah. O zamana kadar yazıp çizmeye, hak ve hukukumuza sahip çıkmaya, meşrû zeminde hak aramaya devam edeceğiz. Umudu karartmak yok.
Bu yazıda hukukun temel bazı prensiplerine ve hukukçuların vasıflarına göz atacağız. Mecelle’de ve milletler arası metinlerde hâkimin özellikleri, savcılar için oluşturulan ahlâkî kurallar, Kur’ân’da adalet vurgusu, cesur hukukçu örneğine değineceğiz. Bazı okuyuculara sıkıcı gelebilir bu kuru bilgiler. Meraklısı için ise ilginç olabilir. Yine de akademik olmaması için gerekli gayreti gösterip, gazete yazısı sınırlarını taşmadan, dipnotlardan, uzun açıklamalardan kaçınacağız. Sac ayağının üçüncüsü olan savunma mensupları avukatları ise inşallah başka bir yazıda ele alırız.
Adalet dağıtımında baş aktör olan, kuvvetler ayrılığının üç erkinden birini teşkil eden yargı mensupları hukukçuların özellikleri tarih boyu araştırılmış, tartışılmış ve evrensel nitelikte milletler arası metinler hazırlanmıştır.
Milletler arası metinlerin hazırlanmasında, konuyla ilgili ülke hukukları ve milletler arası düzenlemeler örnek alınmıştır. Dünyada bir çok ülkede, hukukçunun; hâkimin, savcının vasıflarının neler olması gerektiği hususunda fikri olarak çok müzakereler yapılmış, çözümler üretilmeye çalışılmıştır.
Evrensel Hâkimler Şartı, Hâkimlerin Statüsüne İlişkin Avrupa Şartı, Savcılar İçin Etik ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları “Budapeşte İlkeleri”, Bangolar Yargı Etiği İlkeleri bu konuda yol gösterici belgelerdir. Bunların dışında bu konuda çok sayıda belge bulmak mümkündür.
SAVCILAR İÇİN AHLÂKÎ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNE İLİŞKİN AVRUPA ESASLARI “BUDAPEŞTE İLKELERİ”
Bu ilkeler, savcılar yönünden ahlâkî ve davranış şekillerine dair Avrupa esaslarını ihtiva etmektedir. Bu ilkelerin hazırlanmasında, birçok tavsiye kararı, ilkeler ve kurallar etkili olmuştur.
Bu ilkeler şu şekilde özetlenebilir. Giriş kısmında, savcıların ceza, idarî ve özel hukuk konularında, adaletin tesisinde önemli bir görev üstlendikleri belirtilmiştir. Ayrıca; savcıların bir hukuk ihlâlinin, cezaî müeyyidesini gerektirdiği yerde; şahıs haklarının ve ceza adaleti sisteminin gerekli etkisini dikkate alarak, toplum adına ve kamu yararına hukukun uygulanmasını sağlayan kamu yetkilileri olduğu; savcıların adalet sistemindeki görevleri; kabul edilen ilkelerin iç hukukta bağlayıcı değil, bir rehber olarak düşünülmesi gerektiği; bütün savcıların için beklenen bir davranış şekli ve uygulama standardı olduğu gibi bazı hususlar vurgulanmıştır.
BÜTÜN KİŞİLERİN ADALET ÖNÜNDE EŞİTLİK HAKKI
Temel görevler kısmında, savcıların her zaman ve her durumda;
Millî ve milletler arası hukuka uygun olarak görevlerini icra etmeleri;
Görevlerini adil, tarafsız, tutarlı ve sür’atli şekilde yerine getirmeleri;
İnsan şerefi ve insan haklarına saygı duymaları, bu değerleri koruyup desteklemeleri gibi hususlara yer verilmiştir. Özetlemek gerekirse; savcılar, hukukî ve sosyal gelişmeler hakkında, eğitim ve bilgi düzeylerini daima muhafaza etmelidir.
Savcılar, bütün kişilerin adalet önünde eşitlik hakkına saygı duyarlar.
Savcılar cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasî veya diğer düşünceler, cinsiyet tercihleri, millî veya sosyal köken, millî azınlık, mülkiyet, doğum, sağlık, özürlülük veya herhangi bir diğer statü ile irtibat temelinde herhangi bir kişiye karşı ayrımcılıktan sakınmalıdır.
Adil yargılama ve diğer ilkelere uygun hareket etmelidir.
Masumiyet karinesi ilkesine saygı duymalıdır.
Silâhların eşitliği ilkesine riayet etmelidir.
SAVCILAR KAMU VE MEDYA BASKISININ ETKİSİNDE KALMAMALIDIR
Objektif olmalıdır. Adaletin yararına davranmalıdır.
Hukuka aykırı delillerden yararlanmamalıdır.
Sadece aleyhte değil lehte olan delilleri de toplamalıdır.
Kişilerin lekelenmeme hakkına özen göstermelidir.
Savcılar, şahsî veya belli bir kesimin menfaatlerinin, kamu ve medya baskısının etkisinde kalmamalıdır.
Kendilerinin, ailelerinin veya iş ortaklarının şahsî, özel ve malî menfaati ile ilgili olan dâvâlarda görev yapmaktan kaçınmalıdır.
Savcıların, uygun diyalog ve ekip çalışmasını sağlayarak, bağımsız, tarafsız ve tutarlı olmaya ve öyle anlaşılmaya gayret göstermeleri gerekir. Bağımsızlık ve tarafsızlık hukuk kuralları çerçevesinde bir bağımsızlıktır.
***
Görülüyor ki adalet dağıtmak kolay bir iş değildir. Hakikî adaleti tam olarak temin olmasa bile mümkün olanın en iyisini temin için gayret gösterilmelidir. Çünkü “Bir saatlik adalet yüz sene nafile ibadete bedeldir.” İnanıyoruz ki Adil ism-i âzamı âzamî mertebede mahkeme-i Kübra’da -ahirette- tecelli edecektir.
Bilgili, insana ve insan haklarına saygılı, cesur, objektif, adaletin tesisi için fedakârca çalışan, her türlü baskıya direnip göğüs geren kahraman hukukçulara selâm olsun.