"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hâkim ve savcılar hata yapar mı?

M. Said ZEKİ
07 Ocak 2019, Pazartesi
Son sözümüzü önceden söyleyelim; her insan hata yapar. Çocuğu da, genci de, ihtiyarı da hata yapar, kadını erkeği, işçisi, idarecisi, hâkimi savcısı da hata yapar.

Bu her insanın yapısında vardır. Kötü olan hata yapmak değil, hatada ısrar etmek, gerekli dersi çıkarmadan hata yapmaya devam etmektir.

Diğer yandan, bazı kişilerin hataları sadece kendisine zarar verirken; kamu hizmetinde görev alan, millet adına iş yapanların, yaptıkları hatalar sadece kendilerini değil, o hataya muhatap olan onlarca, yüzlerce bazen binlerce kişileri etkiler.

‘DEVLETİN DİNİ ADALETTİR’

‘Devletin dini adalettir.’ Bu adaleti; millet adına bağımsız mahkemelerde, hâkimler, savcılar sağlamaya çalışır. Avukatlar savunma gibi kutsal bir görevi üstlenir. İsimsiz, resimsiz kahramanlar olan personeller, işin ‘mutfağını’ teşkil ederler. Hâkim, savcı ve avukatlar eğitimlerini Hukuk Fakülteleri’nde alırlar. Bizim okuduğumuz yıllarda sadece İstanbul, Ankara ve İzmir’de üç hukuk fakültesi vardı. Şimdi bir rivayete göre 85, bir rivayete göre 105 hukuk fakültesi var. Ne kadar kaliteli eğitim verildiği ayrı bir konu.

Hukuk Fakültesi’nden mezun olanlar hâkim, savcı olabilecekleri gibi, avukat, noter, öğretim görevlisi, kaymakam, hukuk müşaviri, arabulucu da olabilir. İdarî yargı hâkimleri ise hukuk mezunlarının yanı sıra siyasal, iktisat, kamu yönetimi mezunları arasından da imtihanla alınabilir. Belli bir süre staj yaptıktan sonra mesleğe başlarlar.

HUKUKÇU OLMAK VEYA HUKUK TEKNİKERİ OLMAK

Merhum ‘hocaların hocası’ unvanına sahip Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer’in “Biz hukukçu yetiştiriyoruz, hukuk nosyonunu tam alan bir kişi seçtiği meslekte başarılı olur” mealindeki sözlerini, o zaman tam anlayamamıştık. Hukukçu ile hukuk teknikeri arasındaki farkı görünce, şimdi daha iyi anlaşılıyor merhum Hocanın sözleri.

Hukukçu her hadiseyi, vak’ayı, dâvâyı, dosyayı incelerken; hak, adalet, vicdan, insaf, nesafet, eşitlik, evrensel hukuk kuralları, fertlerin ve kamunun yararı gibi birçok unsurları nazara alır. Çeşitli süzgeçlerden geçirir. ‘Hukuk teknikeri’ deyimi ise, sadece kendisine verilen işleri yapan, öncesini, sonrasını düşünmeyen, yukarıda bahsedilen prensiplerinden habersiz veya kayıtsız uygulamacılar anlamında kullanılıyor. Katı ve şekilcidirler, esneme kabiliyetleri nerede ise hiç yoktur.

HAK VE NESAFET KURALLARI

Nesafet, “fertlerin kanun karşısında eşitliği ve onların haklarına riayetin zarurî bulunduğu esaslarından çıkarılan bir adalet prensibidir.” Nesafet kavramı, yüksek mahkeme kararlarında çatışan menfaatler arasında denge sağlamak ve hakka uygun bir çare bulmak amacıyla kullanılmaktadır. Çok ayrıntıya girmeden bir kaç cümleyle açalım.

Adalet ve nesafet kavramı aynı anlama sahip değildir. Nesafet, ideal bir hukuk düşüncesini ifade etmek için kullanılmaktadır. Nesafet, yazılı kuralların sert yönlerini yumuşatarak, akla ve vicdana uygun hale getirmek için kullanılan yazısız hukuk ilkesidir. Görevi soyut ve katı nitelikteki kuralların uygulamada doğurduğu haksız uygulamaları yumuşatarak adalet ve hakkaniyete uygunluğa yaklaştırmaktır.

TECRÜBE VE HUKUK

Geçen gün bir il merkezindeki adliyede havale için imza atmaya çekinen, yanlış bir iş yaparım diye korkup ürken, basit bir iş için en az on dakika tereddüt eden bir meslektaşla karşılaşınca meslek adına üzüldüm. Tecrübesizliğin yanına, hata yapma korkusu ve endişesi de eklenince; hem hayatı kendisine zindan ediyor, hem de kendisinden adalet bekleyen vatandaşları.

Biraz sohbet ettik. Yetersiz eğitimden, sembolik stajdan bahsettik. Ben üniversite olan şehirde akademik çalışma, yüksek lisans vs. yapabileceğinden, içtihatları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını takip ve incelemekten bahsedince; dosyalarla uğraşmaktan kendisine ve ailesine bile vakit ayıramadığından dert yandı. Cüzdan ve vicdan arasına sıkışma konularına hiç girmedik. Hukukçu olmamıza rağmen farklı dilleri konuşuyorduk sanki.

İKİ HUKUK FOTOĞRAFI VE TERCİH

Birinci fotoğraf: Kaliteli eğitim, verimli bir staj, mevzuat ve doktrini dikkatle takip eden, evrensel hukuk değerlerine açık, iyi hukukçular, adil hâkim ve savcılar, adaletin tecellisi için gayret sarfeden donanımlı avukatlar... Güler yüzlü ve saygılı iyi yetişmiş personel eşittir: Adalet, hak ve nesafete uygun kararlar. Hakkına razı olan ve adalete güvenen vatandaşlar...

İkinci fotoğraf: Para kazanmak için açılan hukuk fakülteleri, yetersiz öğretim elemanları ile verilen lâkayt eğitim, liyakata göre değil sadâkata göre yapılan sınavlar, verimsiz ve kısa bir staj sonrası mesleğe başlayan, karar vermeye korkan hukuk teknikeri tabirini hakeden hukukçular... Adaleti ayakta tutmaktaki görevini unutup, sadece para kazanmayı düşünen avukatlar... Vatandaşı horlayan, aşağılayan, fırça atan saygısız personel... Sonuç daha iddianamesi yazılmayı bekleyen bir-iki yıllık dosyalar, sürüncemede kalan dâvâlar, eşine ve çocuklarına bile vakit ayıramayan, mevzuat ve doktrinden, gelişmelerden, evrensel hukuktan uzak hukukçular.. Adalete güvenini yitirmiş ve perişan olmuş vatandaşlar...

Siz hangi fotoğrafı tercih edersiniz?

Okunma Sayısı: 5385
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı